Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/13626 E. 2023/6236 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/13626
KARAR NO : 2023/6236
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
EK KARAR TARİHİ : …
SAYISI : 2016/76 E., 2019/30 K.



KARAR : Davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine
vekili ile davalı … vekili

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından sonunda verilen karar, yapılan temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalılar … …, … … vekili, müdahil Hazine vekili, davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

İlk Derece Mahkemesince verilen önceki karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.06.2015 tarih ve 2015/9609 Esas, 2015/8842 Karar … ilamıyla; ” Mahkemece çekişmeli taşınmazların mera olmadığı ve adlarına tescil kararı verilen zilyetleri yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki;
1. Çekişmeli …,… ve 109 ada 2 parseller yönünden, mahkemece 01.07.2004 tarih 2002/47, 2004/55 Esas-Karar … ilamla taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına dair verilen karar davalı ve taşınmazın tespit maliki … tarafından temyiz edilmediğinden 01.07.2004 tarihli hüküm bu parsel yönünden kesinleştiği halde mahkemece bozma ilamı kapsamı dışına çıkılarak 114 ada 68 parsel … taşınmazın davalılar …,… ve … adlarına tesciline karar verilmiştir. Çekişmeli 109 ada 2 parsel … taşınmaz yönünden ise, çekişmeli bu parsel hakkında 01.07.2004 tarihinde verilen kararın katılan davacı Hazine tarafından temyizi üzerine; Hazine’nin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ancak pay ve payda eşitliği sağlanarak infazı mümkün doğru sicil oluşturulması gereğine değinilerek hüküm bozulmuş ve mahkemece de bozma kararına uyulmuştur. Buna rağmen mahkemece bozma kararı dışına çıkılarak ve … ‘ın mirasçıları arasında adına rastlanmayan esasen öncesinde dava açtığı veya açılan davaya bozma ilamı sonrası usulünce katıldığı belirlenemeyen bu nedenle de davada taraf olmayan … yararına tescil kararı verilmesi isabetsizdir.
2. 114 ada 10, 115 ada 2 ve 3 parsel … taşınmazlar yönünden; bu taşınmazlar evvelce eldeki dosyada davalı iken yargılamanın 27.05.2004 tarihli celsesinde tefrik kararı verilmiş ve bu taşınmazlara ilişkin dava mahkemenin 2004/47 Esas sırasına kaydedilerek mahkemenin 2004/47, 2012/6 Esas-Karar … ilamı ile taşınmazlar hakkında karar verilmiştir. Kısaca tefrik edilerek bu davada dava konusu olmayan taşınmazlar hakkında tutanak asılları dahi dosya içinde bulunmaksızın karar verilmiştir. Öte yandan temyize konu 2011/10 Esas … dosyada 115 ada 2 ve 3 parsellerin … …, 114 ada 10 parselin ise … ve … … adlarına tapuya tesciline karar verilmesine rağmen aynı mahkemenin 2004/47 Esas … dava dosyasında 115 ada 2 ve 114 ada 10 parsellerin tespit gibi tapuya tesciline, 115 ada 3 parsel … taşınmazın ise mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş, aynı taşınmazlar hakkında aynı mahkeme tarafından birbiri ile çelişkili hüküm oluşturulmuştur. O halde; mahkemece aynı iddialar öne sürülerek açılan davalarda birbiri ile çelişkili karar verilmesinin önüne geçilebilmesi için dava dosyalarının birleştirilerek birlikte görülmesi gerekirken ayırma kararı sonrasında dava konusu olmayan bu taşınmazlar yönünden hüküm kurulması isabetsizdir.
3. Çekişmeli 107 ada 9, 109 ada 3, 114 ada 5, 127 ada 54 ve 61 parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince, mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararında üç kişilik ziraat bilirkişi kurulu oluşturularak mera araştırması yapılması gereğine değinilmesine rağmen mahkemece tek kişiden oluşan ziraat bilirkişi aracılığıyla keşif yapılmış, ziraat bilirkişinin taşınmazlar arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın mera bütünlüğünü bozup bozmadığı hakkında komşu parseller ile karşılaştırmayı da içerecek şekilde düzenlenmeyen yetersiz raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ayrıca çekişmeli taşınmazlardan 127 ada 61 parselin tespitine esas 24.07.1970 tarih 73 … tapu kayıtları dosya kapsamına alınmamıştır. Dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları mera ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, komşu parsel tapu ve iskan kayıtlarının taşınmaz yönünü ne şekilde gösterdiği yönünde beyan içermediğinden yetersiz ve soyut niteliktedir. Böylesine yetersiz araştırma ile hüküm verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle 114 ada 10, 115 ada 2 ve 3 parsellere yönelik 2004/47 Esas … dava dosyası eldeki dosya ile birleştirilmeli, akabinde çekişmeli taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve tapunun oluşumu ile ilgili tüm kayıt ve belgeler, bu arada haritaları ve ifrazen oluşan kayıtların ifraz kroki ve haritası getirtilmeli, bölgede 4342 … Yasa’ya göre mera çalışması yapıldığından buna ilişkin tüm belgeler getirtilmeli, komşu parsellere uygulanan tapu kayıtları iskanen oluştuğundan bunlara ait iskan kayıtları ve tapunun oluşumu ile ilgili tüm belge ve kayıtlar varsa kroki ve haritası getirtilmeli, komşu kayıtlara dava konusu taşınmazı ne şekilde sınır gösterdiği araştırılmalı, sonrasında mahallinde yeniden olabildiğince yaşlı davanın sonucunda menfaati bulunmayan yansız komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yöntemle seçilecek taraf tanıkları, mera komisyonunda dinlenen bilirkişi ve tanıklarla refakate alınacak üç kişiden oluşan zirai bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi ile keşif yapılarak; tespitlerine tapu kayıtları esas alınan taşınmazlar yönünden tespit tapu kaydı ve ifraz haritası mahalline uygulanıp tapu kaydı kapsamı tereddüde yer vermeyecek şekilde kesin olarak saptanmalı, bilinmeyen sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanı verilmeli, komşu parsellerin kayıt ve belgelerinde bu taşınmazın ne gösterildiği belirlenmeli, tespitine tapu kaydı esas alınan taşınmazların tapu kaydı miktar fazlası kısımları ya da belgesiz zilyet nedeniyle tespit edilen taşınmazların öncesinin mera olup olmadığı, ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, mera ile aralarında ayırıcı unsur ve sınır bulunup bulunmadığı, komşu parsel tapu ve iskan kayıtlarının bu yeri ne olarak sınır gösterdiği hususlarında yerel bilirkişileri, taraf tanıkları, müdahil ve davalının zilyetlik tanıklarından bilgi alınmalı, beyanları çeliştiği takdirde, yüzleştirilerek çelişki giderilmeye çalışılmalı, üç kişiden oluşan zirai bilirkişi kurulundan taşınmazın mera olup olmadığı, mera bütünlüğünü bozup bozmadığı, mera sınırı ile arasında ayırıcı sınır bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fen bilirkişisine kadastro paftası ile mera paftasının ölçeklerini eşitliyerek çakıştırıp dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığını gösterir denetime elverişli keşfi izleme olanağı veren krokili rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle katılan davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi. ” denilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu … ilçesiada 5 parsel için Van Kadastro Mahkemesinin 01.07.2004 tarihli ve 2002/47 Esas, 2004/55 Karar … ilamı ile davacıların davalarından 02.05.2002 tarihinde feragat etmeleri ile reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiği, 02.07.2009 tarihli bozma kararın da açıkça bozma konusu edilmediği, yapılan keşifte de dava konusu yere davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutlarının uyduğu ve yaklaşık 60 yıldır davalının zilyetliğinde olduğu gerekçesiyle 107 ada 5 nolu parselin tespit gibi tesciline; davacılar … ve arkadaşlarının davasının feragat ve tapu kaydı ile davalının lehine zilyetlik koşullarının oluşması nedeni ile reddine; 107 ada 9, 109 ada 2, 109 ada 3, 115 ada 2, 115 ada 3, 127 ada 54, …,… ada 5, 114 ada 10 ve 113 ada 2 parsel … taşınmazlar yönünden davacılar … ve arkadaşlarının aktif dava ehliyetleri bulunmadığından davalarının reddine, 107 ada 9 parselin 1958 tarihli hava fotoğraflarında sürülü olduğu, davalının da 30, 40, 60 yıl öncesinden itibaren zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle dahili davacı Hazinenin davasının reddi ile bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 109 ada 2 parselin davalının dayandığı tapu kaydı sınırları içinde kaldığı, kaydın bu yeri kapsamadığı, 1958, 2001, 2012 tarihli hava fotoğraflarında sınırları belirgin ve sürülü olup yaklaşık 40 yıl öncesinden günümüze kadar davalının zilyetliğinde olduğu ve çayır olarak kullanıldığı gerekçesiyle dahili davacı Hazinenin davasının reddine, ayrıca Yargıtay bozma ilamında Hazinenin temyiz talebinin yerinde olmadığı belirtildiğinden ilgili parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 109 ada 3 parselin, 1958, 2001, 2012 tarihli hava fotoğraflarında sınırları belirgin ve sürülü olduğu, yaklaşık 30, 40, 45 yıl öncesinden günümüze kadar davalının zilyetliğinde bulunduğu ve davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutlarının bu yere uyduğu gerekçesiyle, dahili davacı Hazinenin davasının reddine ve bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 115 ada 2 parsel yönünden, dahili davacı …’ nin davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davasının reddine, bu parsele uygulanan tapu kaydının bu yeri kapsadığının anlaşılması ve 1958 tarihli hava fotoğraflarında sınırları belirgin ve sürülü olup kısmen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile de davalının zilyetliğinde olduğunun anlaşılması nedeniyle dahili davacı Hazinenin ve Belediyelerin davalarının reddine ve bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 115 ada 3 parsel yönünden, dahili davacı …’ nin davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davasının reddine, keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarında çelişkilerin tam olarak giderilememesi, bazı mahalli bilirkişi beyanlarında dava konusu parselin davalı …’ e ait olduğu, ancak bu yeri ekip biçtiklerini görmedikleri yönündeki beyanları ve komşu parsellerinin de mera arazisi olması, önceki keşif zabıtlarında dinlenen mahalli ve tespit bilirkişi beyanlarında da 1982 yılından itibaren bu yerin mera arazisi olarak kullanıldığının belirtilme olması karşısında bu yerin mera vasfı taşıdığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle dahili davacı Hazinenin ve belediyelerin davalarının kabulü ile ilgili parselin mera vasfıyla Hazine adına özel sicile kaydına, ilgili kadastro tutanağının iptaline; dava konusu 127 ada 54 parselin davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutları kapsamında kaldığı, 1958, 2001, 2012 tarihli hava fotoğraflarında sınırlarının belirgin ve sürülü olduğu, tarla vasfında olup uzun süre davalıların zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle, dahili davacı Hazinenin davasının reddine, bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 127 ada 61 parselin davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutlarında kaldığı, 1958 tarihli hava fotoğraflarında sürülü olmayıp, 2001 ve 2012 tarihlerinde sürülü olduğu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile de uzun süredir davalı zilyetliğinde olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, dahili davacı Hazinenin davasının reddine ve bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 114 ada 5 parselin davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutlarında kaldığı, 1958 tarihli hava fotoğraflarında sınırlarının belirgin ve sürülü olduğu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile de davalının zilyetliğinde olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, dahili davacı Hazinenin davasının reddine, bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 114 ada 10 parselin davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutlarında kaldığı, 1958, 2001, 2012 tarihli hava fotoğraflarında sınırlarının belirgin ve sürülü olduğu, kısmen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile de davalı zilyetliğinde olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, dahili davacı Hazine ve belediyelerin davalarının reddine, bu parselin tespit gibi tesciline; dava konusu 114 ada 68 parselin mahkemenin 2002/47 Esas, 2004/55 karar … ilamı ile mera olarak sınırlandırıldığı, bu kararın … tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle 01.07.2004 tarihli kararın bu parsel yönünden kesinleştiği gerekçesiyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına; dava konusu 113 ada 2 parsel yönünden, tespit maliki olan davalı … … un 02.05.2002 tarihli celsede davayı kabul ettiği ve bu yerin mera olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle, dahili davacı Hazine dışında dava açan ya da davaya müdahil olan başkaca kişi bulunmadığından bu parselin mera kaydı ile Hazine adına özel sicile yazılıp dahili davacı Hazinenin davasının kabulüne; dava konusu 109 ada 17 parsel yönünden mahkemenin 01.07.2004 tarihli 9 nolu kararında bu parsel hakkında açılan davanın reddine karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmediği anlaşıldığı gerekçesiyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu parselin tespit gibi tesciline” karar verilmiş; hüküm, davalılar … … ve … … vekili, davalı … vekili ve davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 … Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 … Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, dava konusu 107 ada 5 ve 9, 109 ada 2, 113 ada 2, 114 ada 5 ve 10, 115 ada 3 parsel … taşınmazlar yönünden temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu parseller yönünden onanmasına karar verilmiştir.

2. Müdahil davacı Hazine vekili ve davalı … vekilinin, dava konusu 109 ada 3 parsel … taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesince, bu parselin, 1958, 2001, 2012 tarihli hava fotoğraflarında sınırları belirgin ve sürülü olduğu, yaklaşık 30, 40, 45 yıl öncesinden günümüze kadar davalının zilyetliğinde bulunduğu ve davalı lehine uygulanan tapu kaydı hudutlarının bu yere uyduğu gerekçesiyle, dahili davacı Hazinenin davasının reddi ile taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazın tespitine esas alınan tapu kaydı “hark ve çayır” hudutları itibariyle değişir sınırlı olup, miktarıyla geçerlidir. Taşınmaza ait kroki incelendiğinde ise, güney sınırında komşusu olan 109 ada 17 parsel … taşınmazın hükmen mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, taşınmaza uygulanan K.Sani 1943 tarihli ve 239 sıra numaralı tapu kaydının miktar fazlasının komşu mera parselinden kazanıldığının kabulü gerekir. Meraların, süresi ne olursa olsun zilyetlikle iktisap edilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, öncelikle, tespite esas tapu kaydının revizyon durumu ve tapu kayıt malikleri ile tespit malikleri arasındaki akdi ve ırsi bağlantılar araştırılarak, tapu kaydının dava konusu yere uyup uymadığı yöntemince yapılacak kayıt uygulaması ile kesin olarak tespit edildikten sonra, tapu miktar fazlasının komşu mera parselinden kazanıldığının kabulü gerektiği ve meraların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gözetilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar düşünülmeden, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3. Müdahil davacı Hazine vekili ve davalı … vekilinin, dava konusu 115 ada 2 parsel … taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesince, bu parsele uygulanan tapu kaydının bu yeri kapsadığının anlaşılması ve 1958 tarihli hava fotoğraflarında sınırları belirgin ve sürülü olup kısmen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile de davalının zilyetliğinde olduğunun anlaşılması nedeniyle davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesnce, gerek asıl dosya olan 2002/47 Esas … dosyada, gerekse eldeki dosyadan tefrik edilip, bozma sonrası birleştirilen 2004/47 Esas … dosyada yapılan keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarının beyanlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde, bir kısım beyanlarda taşınmazın davalının babası tarafından kullanıldığı, bir kısım beyanlarda davalının babasının bir süre taşınmazı kullandığı, 1982 tarihinden itibaren ise, taşınmazın mera olarak terk edildiği ve bu tarihten itibaren kullanılmadığı, bir kısım beyanlarda ise taşınmazın mera olduğunun belirtildiği, mahallinde 05.10.2018 tarihinde yapılan keşifte beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesine çalışıldığı ancak çelişkinin giderilemediği; yine 2004/47 Esasında yapılan 22.09.2011 tarihli keşif sonrası alınan 12.10.2011 tarihli ziraat bilirkişi raporunda, dava konusu 115 ada 2 parsel … taşınmazın (aynı zamanda 115 ada 3 parselinde), tarımsal faaliyette kullanılmadığı, parseller üzerinde 30 – 40 yıldan beri tarım alet ve makinesinin işlenmediği, toprak zemininin ham ve üzerindeki üniform doğal çayır ve mera bitkisi örtüsünün varlığı sebebi ile tarım ve kültür arazisi (tarla ) vasfında olmayıp, hali hazır durumu ile mera sayılan yerlerden olduğu yönünde tespitlere yer verildiği; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 16.01.2018 tarihli 3 kişilik ziraatçi bilirkişi heyet raporunda ise, dava konusu 115 ada 2 parsel … taşınmazın çayır vasfında olduğunun belirtildiği, bu heliyle ziraatçi bilirkişi raporlarında da taşınmazın niteliği konusunda çelişkiler bulunduğu anlaşılmaktadır. Böylesine yetersiz araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemecesince öncelikle, çekişmeli taşınmazın tespitine esas alınan 15.12.1952 tarihli ve 22 numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve tapu kaydının oluşumu ile ilgili tüm kayıt ve belgeler dosya arasına getirtilmeli, komşu kayıtların dava konusu taşınmazı ne şekilde sınır gösterdikleri araştırılmalı, bu şekilde dosyanın ikmal edilmesinden sonra mahallinde, olabildiğince yaşlı, davanın sonucunda menfaati bulunmayan, yansız ve komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları, mera komisyonunda dinlenen bilirkişi ve tanıklarla üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, tespite esas alınan tapu kaydı yöntemince uygulanıp dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı tereddüde yer vermeyecek şekilde saptanmalı; bilinmeyen sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanı verilmeli; komşu parsellerin tespitlerine esas alınan kayıt ve belgelerde bu taşınmazın ne gösterildiği belirlenmeli; taşınmazın tespitine esas alınan tapu kaydının tamamen veya kısmen taşınmazı kapsamadığının anlaşılması yada kayıt miktar fazlası kısmın bulunması halinde, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, mera ile aralarında ayırıcı unsur ve sınır bulunup bulunmadığı, komşu parsel tapu ve iskan kayıtlarının bu yeri ne olarak sınır gösterdiği hususlarında yerel bilirkişiler ve tanıklardan olaylara dayalı, somut bilgi alınmalı; beyanları çeliştiği takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; zirai bilirkişi kurulundan, taşınmazın mera olup olmadığı, mera bütünlüğünü bozup bozmadığı, kuzeyindeki mera parseli olan 4 parsel … taşınmaz ile arasında ayırıcı sınır bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı ve bilirkişi heyetinden önceki ziraatçi bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin nedenlerinin açıklanması ve söz konusu çelişkinin giderilmesi istenilmeli; fen bilirkişisine, kadastro paftası ile mera paftasının ölçekleri eşitlenmek suretiyle çakıştırma yapılarak dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığını ve tapu kayıt uygulamasın gösterir, denetime elverişli ve keşfi izleme olanağı veren krokili rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul yasaya uygun bulunmamıştır.

4. Müdahil davacı Hazine vekili ve davalı … vekilinin, dava konusu 127 ada 54 ve 61 parsel … taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Kural olarak, bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki, hükmüne uyulan bozma ilamında, dava konusu taşınmazların dayanak tapu kayıtlarının dosya arasına alınarak, tapu kayıtlarının kapsamının tereddüde yer vermeyecek şekilde kesin olarak saptanması, bilinmeyen sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanı verilmesi, komşu parsellerin kayıt ve belgelerinde bu taşınmazın ne gösterildiği belirlenmesi gereğine işaret edilmiş ise de, İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 127 ada 61 parsel … taşınmazın dayanak tapu kaydı olan 24.07.1970 tarih ve 73 … tapu kaydının revizyon durumu araştırılmamış, ilk tesisinden itibaren tüm kayıtlar getirtilerek taşınmaza uygulanmamıştır.
Yine, çekişmeli 127 ada 54 parsel … taşınmazın dayanak kaydı olan 8.T.Sani 1943 tarih ve 25 sıra numaralı tapu kaydı yönünden, mahallinde 05.10.2018 tarihinde ve 24.09.2003 tarihinde yapılan keşiflerde uygulanan tapu kayıtlarının ve miktarlarının farklı olduğu anlaşılmakta ise de, söz konusu tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri sıralı bir şekilde dosya arasına alınmadığından, uygulanan kayıtların revizyon durumu, sınırları ve doğru tapu kaydının uygulanıp uygulanmadığı denetlenememektedir. Bu haliyle, dava konusu 127 ada 54 ve 61 parsel … taşınmazlar yönünden yapılan tapu kayıt uygulamasının yöntemine uygun olduğundan ve kapsam tayini için yeterli olduğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle, tespite dayanak tapu kayıtlarının, tesisinden itibaren tüm dayanakları varsa haritası ile birlikte dosya arasına getirtildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, tapu kayıtlarının varsa haritası yöntemince uygulanıp kapsamı 3402 … Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının haritasının mevcut olmaması yahut uygulama kabiliyetinin bulunmaması halinde, kaydın sınırlarına itibar edilmeli, bu amaçla dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup, kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların dava konusu yeri ne şekilde sınır gösterdiği üzerinde durulmalı; yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli; kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve böylelikle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, tapu kayıtlarının ihdası, intikali, intikal sırasında hudutlarında ve miktarında değişiklik varsa bu değişikliğin nedeni, hudutların arz ettikleri özellikler hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, tapu kaydının revizyon gördüğü parseller varsa, bunlardan hükmen kesinleşenlerin dava dosyalarındaki kayıt uygulamaları tapu kaydına kapsam tayin edilirken göz önünde bulundurulmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların, tapu kayıtlarının uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu, komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; fen bilirkişisinden, uygulanan tapu kaydının haritası ve ölçeğini kadastro paftasının ölçeği ile eşitleyerek zemine uygulanmak suretiyle kaydın kapsamını belirlemesi ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlenmesi istenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmeden, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar … … ve … … vekili, davalı … vekili ve davacı Hazine vekili tüm temyiz itirazlarının reddi ile dava konusu 1…,… 115 ada 3 parseller yönünden hükmün ONANMASINA;

Yukarıda (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, dava konusu 109 ada 3, 115 ada 2, 127 ada 54 ve 61 parsel … taşınmazlar yönünden, davalı … vekili ve davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK’nin Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile HUMK’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 225,45 TL’nin temyiz eden davalı ve davacıdan ayı ayrı alınmasına,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

29.11.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.