Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/13000 E. 2021/10603 K. 19.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/13000
KARAR NO : 2021/10603
KARAR TARİHİ : 19.10.2021

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı … ve asli müdahil Hazine vekillerince temyizi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R
Kadastro sırasında, … İli … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 114 ada 1 parsel sayılı 3.676,52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle; 114 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, 638,37 metrekare yüzölçümü ile … adına; 114 ada 4 parsel sayılı taşınmaz, 484,18 metrekare yüzölçümü ile … adına; 114 ada 5 parsel sayılı taşınmaz, 1.364,75 metrekare yüzölçümü ile … adına; 133 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, 375.12 metrekare yüzölçümü ile … adına ve 133 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ise 1.103 metrekare yüzölçümü ile … adına tespit edilmiştir.
Davacı … tarafından, davalı … Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve müdahil … ve …’ ın katıldığı müdahalenin men’i davası, davaya konu taşınmaz hakkında 114 ada 1 parsel sayısı ile tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası ve … tarafından 133 ada 1, 3, 114 ada 3, 4 ve 5 parseller hakkında tespit malikleri aleyhine açılan davalar birleştirilmiş ve müdahil Hazine, tüm taşınmazların mera vasfında olduğu ileri sürülerek davaya katılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, 114 ada 1 parselin mera vasfı ile tesciline,114 ada 3-4-5 ve 133 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların … adına tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, asli müdahil Hazine vekili ile davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı …, tapu kaydına dayanarak taşınmazların adına tescilini talep ettiği halde dayanak tapu kaydının revizyon görüp görmediği araştırılmamış, söz konusu tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosya içerisine alınmamış ve mahallinde yöntemince uygulanmamıştır. Ayrıca, müdahil Hazine tarafından, taşınmazların tamamının mera vasfında olduğu ileri sürüldüğü halde yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu kapsamda, keşifte ziraat bilirkişi bulundurulmamış, taşınmazların niteliğinin ve sınırlarının belirlenmesi amacıyla hava fotoğraflarından yararlanılmamış ve tanık ve yerel bilirkişilerin soyut içerikli ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı …’ın dayandığı Temmuz 1323 tarihli ve 62 sıra numaralı tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası getirtilmeli, tapu kaydının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği araştırılmalı, varsa revizyon gördüğü parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtları celbedilmeli, dava konusu taşınmazların tespit tarihinden 15-20-25 yıl yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, memleket haritaları, en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ile ortofoto ilgili kurumlardan temin edilerek dosya arasına alınmalı, bundan sonra taşınmazların bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından ayrı ayrı seçilecek yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinin tamamı ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca davacı …’ın dayandığı tapu kaydı ve varsa krokisi yerel bilirkişi yardımı ve uzman teknik bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı; uygulama yapılırken 3402 sayılı Kanun’un 20. maddesi gereğince haritası bulunan kayıtların kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirleneceği gözetilmeli; haritası bulunmayan kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı; bu kapsamda, kayıtlarda yazılı hudutlar mahalli bilirkişilere tek tek okunmak sureti ile zeminde gösterilmeleri istenilmeli; kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, taşınmazların tapu kaydı kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde, yerel bilirkişi ve tanıklardan, tüm çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, taşınmaz bölümleri üzerinde sürdürülen zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte başladığı, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, öncesinin kamu orta malı mera niteliği taşıyıp taşımadığı ve meradan açma yapılıp yapılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; tapu kayıt maliki ile davacı … arasında akdi ya da ırsi ilişki bulunup bulunmadığı gerek nüfus kayıtlarından yararlanılmak, gerekse de bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle kesin olarak tespit edilmeli; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların mera parselleri ile karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığını, mera ile aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını ve taşınmazların meradan açılan bir yer olup olmadığını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden, hava ve uydu fotoğrafları ile memleket haritaları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazların hava fotoğraflarının çekildiği tarihlerdeki niteliği, sınırları, kullanım şekli ve mera alanları ile arasında ayırt edici unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisine, tapu kaydının revizyon gördüğü parsellerin de dikkate alındığı, komşu parsellerin dayanağı kayıtların dava konusu taşınmaz bölümler yönünü ne okuduğunun belirlendiği ve kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle kayıtların sınır denetiminin yapıldığı ve kayıtların kapsamlarının kesin olarak gösterildiği, keşfi izlemeye imkan veren ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki düzenlettirilmeli; taşınmazların meradan açma olup olmadıkları, kayıt kapsamı dışında kalıyorlarsa kadim mera olup olmadıkları ve davacılar yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği duraksamasız şekilde belirlenmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, davacı … tarafından açılan davaya … ve …, birleşen dosyada … tarafından açılan davaya ise Hazine katılmış olup, her bir davacı ve müdahilin talebi yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken ve dava konusu 114 ada 1 parsel yönünden müdahil Hazine’nin talebinin kabulüne karar verilip, 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesine aykırı şekilde hangi davacı ya da müdahilin talebinin kabul ya da reddedildiği yazılmadan davanın reddine denilmekle yetinilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı … ve asli müdahil Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 19.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.