YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12533
KARAR NO : 2023/2647
KARAR TARİHİ : 02.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/50 E., 2017/495 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Kadastro sırasında, … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında bulunan 116 ada 11 parsel sayılı 7.049,89 metrekare yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2.Davacı vekili, tapuya kayıtlı taşınmazın 60-70 yıldır eklemeli zilyetliğinde olan çekişmeli taşınmazın kendisine taksimen kaldığını iddia ederek, taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, çekişmeli taşınmazın orman vasfında olan yerlerden olduğunun belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
… Asliye Hukuk Mahkemesi 15.03.2012 tarihli, 2011/373 Esas, 2012/131 Karar sayılı kararıyla, Mahkemece, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 120/1 maddesi gereğince 6100 sayılı Kanun’un Gider Avansı Yönetmeliğinin ilgili maddesi gereğince tespit edilen 627,20 TL gider avansını yatırması için 2 haftalık kesin süre verilip kesin süre içinde ara kararı gereği süresi içinde yerine getirilmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 114/g maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 13.10.2015 tarihli ve 2015/14462 Esas-2015/18242 Karar sayılı kararı “temyize konu davanın 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) yürürlükte bulunduğu tarihte açılmış bulunması, dilekçelerin sunulması aşaması tamamlanıp tahkikat aşamasına geçilmiş olması nedeniyle 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunu’nun 120 nci maddesinin eldeki davaya uygulanmasının söz konusu olmayacağı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddi ile … ilçesi, … Mahallesi 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 02.08.2017 tarihli teknik krokide, sarı renk ile taralı ve B harfi ile gösterilen 6,751,23 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile adanın son parsel numarası verilerek davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine, gerekçesiz ve denetime imkan vermeyen bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çekişmeli taşınmazın orman vasfı taşıdığını ve davacının bu tür yerleri zilyetlikle iktisap edebilmesinin mümkün bulunmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesince kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi sebeplere dayalı açılan tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesince, temyize konu ve 02.08.2017 tarihli teknik krokide (B) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaz üzerine çeşitli cins ve yaşta ağaçların dikildiği, 25-30 yıldır tarımsal amaçlarla kullanıldığı ve fındıklık olarak kullanıldığı ifade edilmiş ise de, taşınmaz üzerinde yer alan ağaçların yaşları itibariyle zilyetlikle iktisap süresini ispata elverişli olmadıkları anlaşıldığı halde, bu bölümlerin niteliği, öncesinden itibaren kullanım şekli ve süresi hususlarında dosyadaki tereddütleri ortadan kaldıracak şekilde kanaat belirtilmemiş, taşınmazın mevcut toprak yapısı ve eğiminin tarımsal niteliği üzerindeki etkisi tartışılmamış, zilyetliğin süresi ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve imar ihyadan sonra zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususunda son derece soyut ve yetersiz olan tek kişilik ziraatçı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması cihetine gidilmiş, 6100 sayılı Kanun’un 290/2 nci maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmamıştır. Öte yandan bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde Mahkemece hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, bu hususta incelenen tüm hava fotoğrafları üzerinde çekişmeli taşınmazın yerinin gösterildiği denetime elverişli bir kanaat belirtmekten uzak nitelikte son derece soyut ve genelgeçer ifadeler içeren rapora itibar edilmiş, hükme esas alınan bu rapor imar-ihyanın tamamlandığı tarih ile zilyetlik süresini belirlemekten uzak olduğu halde bu yön üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmaza komşu 116 ada 23 parselin tutanakları dosyaya celp edilmemiş ve bu taşınmaza ilişkin açılan bir dava olup olmadığı araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilemez.
O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmaz bölümünün bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç kişilik orman mühendisi bilirkişi kurulu, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyedlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli;fen bilirkişi ve harita bilirkişisinden bu parsele yönelik açılan tüm davalarda talep edilen yerleri birleşik krokide göstermesi istenmeli, taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.
Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, 6100 sayılı Kanun’un 290/2 nci maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı; bundan sonra toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
02.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.