YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12373
KARAR NO : 2023/1241
KARAR TARİHİ : 06.03.2023
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2018/21 E., 2019/20 K.
KARAR : Davalı kabulüne
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz
davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı gerçek kişi vekili
tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı … İdaresi vekili 01.03.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile; davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı bulunan Yalova ili …. ilçesi … köyü 683 parsel sayılı taşınmazın, 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde olduğu halde, 2013 yılında 56 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan orman kadastro çalışması sonucunda orman sınırı dışında bırakıldığını, eylemli orman niteliğinde olduğunu belirterek, taşınmazın orman sınırı içine alınmasına, davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve el atmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
2. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 Sayılı Kanun) hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1951 yılında 5653 sayılı Orman Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesine Dair Kanuna (5653 sayılı Kanun) göre makiye ayırma işlemi, 01.02.2013 tarihinde 30 gün süre ile ilân edilip eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 3302 31.08.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3302 Sayılı Kanun ) ile değişik 2/B madde uygulaması, 1983 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
II. CEVAP
Davalılar cevaplarında; davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.02.2016 tarih ve 2013/88 Esas, 2016/18 Karar sayılı kararı ile, tapu iptali ve tescil davasının tefrikine, orman kadastrosuna itiraz davasının kabulü ile 56 numaralı Komisyonun orman sınırı dışına çıkarma işleminin iptaline ve taşınmazın orman sınırı içine alınmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 03.02.2016 tarih ve 2013/88 Esas, 2016/18 Karar sayılı kararı, davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2018/1744 Esas, 2018/4641 Karar sayılı ilamı ile “..hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritasındaki konumunun gösterilmemiş olması nedeniyle geri çevrildiği, Dairenin geri çevirme kararı üzerine hazırlanan ek rapor içeriğinde; çekişmeli taşınmazın her bir orman kadastro çalışmasındaki konumu ile ilgili hiç bir açıklamanın yapılmadığı, her bir çalışmaya ait orman sınır noktalarının yazılı olmadığı, ilk orman tahdit haritasında numaralandırılmış küçük yuvarlak boşlukların ne anlama geldiğinin açıklanmadığı, bu nedenle raporun denetlenemediği, geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen belgelerden; çekişmeli taşınmazın bulunduğu … köyünde, çekişmeli 683 parsel sayılı taşınmazın de içinde bulunduğu bir kısım taşınmazların “Dedekoru Devlet Ormanı-1” sınırları içindeyken, 2013 yılında 56 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca düzenlenen 6 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile önce orman sınırı dışına çıkarıldığı; daha sonra 8 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile “Denizgören Özel Ormanı” olarak sınırlandırıldığı; daha sonra 02/01/2013 gün ve 15 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile önceki tutanaklar iptal edilerek bu kez ekli listede yazılı – dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu- taşınmazların makiye ayrılmış ve iskanen tevzi edilmiş yerlerden olması sebebiyle orman sınırı dışında bırakılmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ancak sınır düzeltme tutanağı ekinde bu çalışmaya ilişkin bir harita bulunmadığı gibi; uzman bilirkişiler tarafından da gerek asıl; gerekse geri çevirme kararı sonrasında düzenlenen ek raporda çekişmeli taşınmazın, bu çalışmaların her birine ait birbiri üzerine çakıştırılmış haritalardaki konumunun ayrı ayrı gösterilmediği..” hususlarına değinilerek, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozma ilamına Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davaya konu … Köyü, … Mevkii, 683 parsel (341 ada 377 parsel) parselin kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında olduğu, halen orman örtüsü ile kaplı olduğu, 56 nolu orman kadastro komisyonu Başkanlığınca bu parsele yönelik çalışmasının yanlış olduğu, dava konusu yerin eğiminin %12’den fazla olduğu, 40-50 yaşlarında orman ağaçları ile kaplı olduğu, gerçeğin bir resmi niteliğindeki hava fotoğrafları ve memleket haritalarında orman olarak göründüğü, bilirkişilerin incelemelerinin teknik inceleme ile sınırlı olduğu, hukuki yönden taşınmazın vasfını belirlemenin Mahkemeye ait olduğu, teknik olarak bilirkişi raporunun yeterli olduğu, ilk orman tahdit çalışmasının tüm ormanları kapsamadığı, bozma ilamından önceki bilirkişi raporu ile bozma ilamından sonraki bilirkişi raporlarının teknik yönden uyumlu olduğu, dava konusu yerin “Dedekoru Devlet Ormanı-1” sınırları içindeyken, 2013 yılında 56 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca düzenlenen 6 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile önce orman sınırı dışına çıkarıldığı; daha sonra 8 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile “Denizgören Özel Ormanı 2” olarak sınırlandırıldığı; daha sonra 02.01.2013 gün ve 15 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile önceki tutanaklar iptal edilerek dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu taşınmazların makiye ayrılmış ve iskanen tevzi edilmiş yerlerden olması sebebiyle orman sınırı dışında bırakılmasına karar verilmiş olduğu, bozma ilamında bahsedilen Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/260 Esas, 1997/227 Karar sayılı dosyasındaki mahkeme kararının dava konusu parselle herhangi bir bağlantısının bulunmadığı, dava konusu parselin komşu parseli dahi olmadığı belirtilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı gerçek kişi vekili temyiz dilekçesinde; 683 parsel ile bahse konu dava konusu 651 parsel arasında 652 parsel sayılı taşınmazın olduğunu, komşu parsellerinden biri hakkında verilen kesinleşmiş mahkeme hükmüne rağmen huzurdaki davada dava konusu alanın orman niteliğinde olduğunun kabul edilmesinin isabetsiz olduğunu, Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada davacı… adına taşınmazın orman niteliğinde olmadığından cihetle tapu iptal ve tescil kararı tesis edildiğini, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, bilirkişi raporuna karşı itiraz hakkı verilmeyerek hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6831 sayılı Orman Kanunu’ nun 1 inci ve devamı maddeleri,
3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli taşınmazın, orman tahdidine göre orman dışında görülmekte ise de, eylemli haliyle orman vasfında olup devlet ormanı olduğu, 56 nolu orman tahdit komisyonunun bu parsel hakkındaki çalışmasının yanlış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür.
Şöyle ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 tarih ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı içtihadında, 3116 sayılı Orman Kanunu’nun 5653 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesine Dair Kanunla (5653 Sayılı Kanun) değişik 1/e maddesine göre çıkarılan “Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tespitine Ait Yönetmelik” ile bu Yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonlarının yasal olduğu ve yaptıkları işlemlerin de geçerli olduğu kabul edilmiş ve söz konusu komisyonlar tarafından makilik alan olarak belirlenen taşınmazlar hakkında özel kanunlar gereğince oluşturulan tapular da yasal prosedüre uygun ve geçerli olduğundan bu tapulara değer verileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.04.2010 tarih ve 2004/1 Esas, 2010/1 Karar sayılı içtihadında da, maki komisyonlarınca 5653 sayılı Kanun’a göre yapılarak kesinleşen ve özel kanunlar gereğince tapu kaydı oluşan taşınmazlar hakkında 1993/5 Esas ve 1996/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının uygulanmasına devam olunacağı ifade edilmiştir.
2. Somut olayda; Dosya kapsamına ve uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmaya göre, çekişmeli taşınmazın tamamının 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman tahdidinde orman tahdit hattı içinde kaldığı, çekişmeli taşınmazların 5653 sayılı Kanun gereğince 20.10.1950 tarihinde makilik saha olarak tefriki yapılıp tutanağı düzenlenerek haritaya geçirildikten sonra 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu (4753 sayılı Kanun) gereğince topraksız köylüye tevzii edilmesi için Toprak Tevzii Komisyonuna teslim edildiği ve bilahare Toprak Tevzi Komisyonunca 1951 yılında tevzii edilerek gerçek kişi adına 1952 tarih ve 197 sıra numaralı tapu kaydının oluşturulduğu ve daha sonra taşınmazın, bu tapu kaydına dayalı olarak 1982 yılında yapılan arazi kadastrosu sonucu tapu maliki adına tespit ve tescil edildiği, akabinde satışlarla davalılılara geçtiği, yörede 2013 yılında yapılan ve dava konusu olan orman kadastrosu sırasında taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı ve Orman İdaresinin bu çalışmaya itiraz ederek taşınmazın orman sınırları içerisine alınmasını istediği anlaşılmıştır.
3. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın tamamının tevzi tapusu kapsamında kaldığı ve maki komisyonunca 5653 sayılı Kanun’a göre belirlenip 4753 sayılı Kanun gereğince tapuya bağlandığı sabit olduğundan, tapuya güven ilkesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 tarih ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı içtihadı uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünceyle yanılgılı değerlendirme sonucu kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, kabule göre de; dava konusu taşınmaza ilişkin 2/B madde uygulamasının iptaline karar verilmiş ise de, taşınmazın tamamı tahdidin dışında olduğu gibi 2/B uygulamasına da tabi olmadığının göz önünde bulundurulmaması da isabetsiz olduğundan, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.