Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/12371 E. 2023/1242 K. 06.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12371
KARAR NO : 2023/1242
KARAR TARİHİ : 06.03.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2018/48 E., 2019/12 K.
KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında görülen orman kadastrosuna itiraz davasında İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı … İdaresi vekili 01.03.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile; davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı olan Yalova ili … ilçesi … köyü 686 parsel sayılı taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde olduğu halde, 2013 yılında 56 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan orman kadastro çalışması sonucunda orman sınırı dışında bırakıldığını, eylemli orman niteliğinde olduğunu belirterek, taşınmazın orman sınırı içine alınmasına, davalılar adına olan tapu kaydının iptaline ve elatmanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

2. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 Sayılı Kanun) hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1951 yılında 5653 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesine Dair Kanuna (5653 Sayılı Kanun) göre makiye ayırma işlemi, 01.02.2013 tarihinde 30 gün süre ile ilân edilip eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 3302 sayılı 31.08.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla (3302 Sayılı Kanun) ile değişik 2/B madde uygulaması ve 1983 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.

II. CEVAP
Davalılar cevaplarında; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.10.2015 tarih ve 2013/89 Esas, 2015/143 Karar sayılı önceki kararı ile, davanın kabulüne, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonu çalışmasının iptali ile taşınmazın orman sınırı içine alınmasına, tapu iptali ve tescil ve elatmanın önlenmesi isteminin tefrikine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 14.10.2015 tarih ve 2013/89 Esas, 2015/143 Karar sayılı önceki kararı, davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 19.06.2018 tarih ve 2017/9676 Esas, 2018/4640 Karar sayılı ilamıyla; “..hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritasındaki konumunun gösterilmemiş olması nedeniyle dosyanın geri çevrildiği, dairenin geri çevirme kararı üzerine hazırlanan ek rapor içeriğinde; çekişmeli taşınmazın her bir orman kadastro çalışmasındaki konumu ile ilgili hiç bir açıklamanın yapılmadığı, her bir çalışmaya ait orman sınır noktalarının yazılı olmadığı, ilk orman tahdit haritasında numaralandırılmış küçük yuvarlak boşlukların ne anlama geldiğinin açıklanmadığı, bu nedenle raporun denetlenemediği ayrıca geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen belgelerden; çekişmeli taşınmazın bulunduğu … köyünde çekişmeli 708 parsel sayılı taşınmazın da içinde bulunduğu bir kısım taşınmazların “Dedekoru Devlet Ormanı-1” sınırları içindeyken, 2013 yılında 56 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca düzenlenen 6 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile önce orman sınırı dışına çıkarıldığı; daha sonra 8 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile “Denizgören Özel Ormanı” olarak sınırlandırıldığı; daha sonra 02.01.2013 tarihli ve 15 numaralı sınır düzeltme tutanağı ile önceki tutanaklar iptal edilerek bu kez ekli listede yazılı dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu-taşınmazların makiye ayrılmış ve iskanen tevzi edilmiş yerlerden olması sebebiyle orman sınırı dışında bırakılmasına karar verilmiş olduğu, ancak sınır düzeltme tutanağı ekinde bu çalışmaya ilişkin bir harita bulunmadığı gibi; uzman bilirkişiler tarafından da gerek asıl; gerekse geri çevirme kararı sonrasında düzenlenen ek raporda çekişmeli taşınmazın, bu çalışmaların her birine ait birbiri üzerine çakıştırılmış haritalardaki konumunun ayrı ayrı gösterilmediği açıklanarak, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesinin isabetsizliğine,” değinilerek ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozma ilamına Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, çekişmeli taşınmazın kısmen veya tamamen 3116 sayılı Kanuna göre yapılan ilk orman sınırı içinde kaldığının anlaşılması halinde; eğiminin yüksek ve eylemli orman olması nedeniyle, 5653 sayılı Kanuna ve 17.08.1950 tarihli Yönetmelikte Maki Komisyonlarının kesinleşmiş orman sınırı içinde maki tesbit işlemi yapacağı konusunda hiçbir hüküm bulunmadığı, ormanların ve orman muhafaza karakteri taşıyan makiliklerin hiç bir zaman makiye ayrılamayacağı, ayrılmış olsa bile yasaya aykırı olarak yapılan işlemin yok hükmünde olacağı, H.G.K’nın, Y.K.D’nin Ekim 2002 sayısında yayınlanan 27.02.2002 tarihli ve 2002/1-19/97 sayılı kararında kabul edildiği gibi, kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kalan taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtlarının hukuki değerini yitireceği, orman içinde kalan ya da orman sınırı dışına çıkartılan alanlarda tapu kayıtlarına değer verileceğine ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 45 inci maddesi Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli 31/13 ve 14.03.1989 tarihli 35/13 ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 sayılı kararları ile iptal edildiği, 56 numaralı Komisyonun yalnızca aplikasyon ve 2/B uygulaması yapmakla görevlendirildiği, aplikasyonun ilk tahdide aykırı olamayacağı ancak dava konusu yerin ilk orman tahdit çalışmasında orman sınırları içinde olmaması sebebiyle 56 numaralı Komisyonun yaptığı işlemin doğru olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı … İdaresi vekili temyiz dilekçesinde; eksik incelemeye dayalı farklı bilirkişi raporları esas alınarak ve bozma ilamı kapsamına aykırı olarak hüküm kurulduğunu, her Kanun veya Yönetmeliğin yürürlükte olduğu dönem itibariyle uygulanacağını, geçmişe etkili olarak uygulanmasının hukukun genel prensiplerine aykırı olacağının göz ardı edildiğini, kadastro davalarında açıldığı tarih veya zaman itibariyle yürürlükte olan hukuki normlara göre sonuçlandırılıp karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3116 Sayılı Kanun, 5653 Sayılı Kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438/son maddesi, 6831 sayılı Orman Kanunu’ nun 1 inci ve devamı maddeleri,

3. Değerlendirme
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında davacı … İdaresi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın, ilk orman tahdit çalışmasında orman sınırları içinde olmadığı ve bu nedenle 56 numaralı Komisyonun yaptığı işlemin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmazın, 5653 sayılı Kanun gereğince makilik saha olarak tefriki yapılıp maki tutanağı düzenlenerek haritaya geçirildikten sonra 4753 sayılı Kanun gereğince topraksız köylüye tevzii edilmesi için Toprak Tevzii Komisyonuna teslim edildiği ve bilahare tevzi edilerek gerçek kişi adına 18.12.1952 tarih ve 105 sıra nolu tapu kaydının oluşturulduğu ve dava konusu taşınmazın bu tapu kaydına dayalı olarak 1983 yılında kesinleşen arazi kadastrosu sonucu tapu maliki gerçek kişi adına tespit ve tescil edildikten sonra davalıya intikal ettiği, yörede 2013 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı ve davacı … İdaresinin bu çalışmaya itiraz ederek taşınmazın orman sınırları içerisine alınmasını istediği anlaşılmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 tarih ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı içtihadında, 3116 sayılı Orman Kanunu’nun 5653 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesine Dair Kanunla (5653 Sayılı Kanun) değişik 1/e maddesine göre çıkarılan “Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tespitine Ait Yönetmelik” ile bu Yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonlarının yasal olduğu ve yaptıkları işlemlerin de geçerli olduğu kabul edilmiş ve söz konusu komisyonlar tarafından makilik alan olarak belirlenen taşınmazlar hakkında özel kanunlar gereğince oluşturulan tapular da yasal prosedüre uygun ve geçerli olduğundan bu tapulara değer verileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.04.2010 tarih ve 2004/1 Esas, 2010/1 Karar sayılı içtihadında da, maki komisyonlarınca 5653 sayılı Kanun’a göre yapılarak kesinleşen ve özel kanunlar gereğince tapu kaydı oluşan taşınmazlar hakkında 1993/5 Esas ve 1996/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının uygulanmasına devam olunacağı ifade edilmiştir.
Bu itibarla; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın tamamının, tespite esas tevzi tapusu kapsamında kaldığı ve maki komisyonunca 5653 sayılı Kanun’a göre belirlenip 4753 sayılı Kanun gereğince tapuya bağlandığı sabit olduğundan, tapuya güven ilkesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 tarihli ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı içtihadı uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünceyle yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle ret kararı erilmesi usul ve yasaya aykırı ve bozmayı gerektirmekte ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğince, sonucu itibarıyla doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının, gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR
Yukarıdaki (V.C.3.1) bendinde açıklanan nedenlerle davacı … İdaresi vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

Davacı … İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının yukarıdaki (V.C.3.2) bendinde açıklanan nedenlerle kabulü ile sonucu itibarıyla doğru bulunan İlk Derece Adliye Mahkemesi kararının, gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

7139 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.