Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/12348 E. 2023/1397 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12348
KARAR NO : 2023/1397
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/496 E., 2014/1010 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile men’i müdahale davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı dahili davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı … İdaresi vekili dava dilekçesinde; davalılar adına tapuda kayıtlı bulunan … Merkez … Köyü 120 ada 1 parsel sayılı 4.208,62 m2 yüzölçümlü taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığını, her nasılsa tapulama çalışmalarında gerçek kişiler adına yolsuz tescil edildiğini ve miras ve satış yoluyla davalılara geçtiğini, öncesi itibarıyla ve halen de eylemli orman olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline ve davalıların el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.

2. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 1947 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu’na (3116 sayılı Kanun) göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1959 yılında arazi kadastrosu, 02.11.1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 3302 sayılı 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3302 sayılı Kanun) ile değişik 2/B maddesi uygulaması çalışmaları bulunmaktadır.

II. CEVAP
Dahili davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın bir çok paydaşının olduğunu, öncelikle taraf teşkilinin sağlanmasının gerektiğini, esasa ilişkin olarak ta taşınmazın orman olmadığını, tarım arazisi vasfında olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuş , taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi durumunda ise müvekkili olan davalının zararlarının tespitine ve makul bir tazminat ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bilirkişi raporları doğrultusunda … ili … Köyü 120 ada 1 parselde kayıtlı fen bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği şekilde davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile eylemli orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, meni müdahaleye ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, dahili davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Dahili davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulduğunu, taşınmazın kadimden beri tarım arazisi olduğunu, mülkiyet hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğunu, bunun devlet eliyle bedelsiz olarak gasp edilmesinin söz konusu dahi olamayacağını açıklayarak, hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali – tescil ve el atmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 114 ve 115’inci maddeleri,

3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; tapu iptal ve tescil davalarında, husumetin tapu malikine, tapu malikinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında re’sen dikkate alınması gerekir.

2. Eldeki davada, İlk Derece Mahkemesince; davacı … İdaresi vekiline 10.08.2012 tarihli tensip kararı ile, tapu maliklerinden …, … kızı …, … kızı … ve … kızı … isimli şahısları davaya dahil etmek üzere veraset davası, kimlik bilgilerine ulaşılamadığı takdirde kayyım davası açmak üzere yetki verildiği, daha sonra 26.02.2013 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında, 2 nolu ara kararla, “Tapu kaydında hisse maliki olan nüfus kayıt bilgileri ve varisleri tespit edilemeyen …, …, … ve …’e kayyım atanması için Sulh Hukuk Mahkemesine açılan 2012/1003 esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenilmesine, dava dosyası sonuçlandığında kayyım adına gün beklenmeksizin meşruhatlı davetiye çıkarılmasına” şeklinde ara karar kurulduğu ve buna istinaden, … Sulh Hukuk Mahkemesinin anılan esasında yapılan yargılama sonucunda 20.04.2017 tarihinde verilen kararla tapu maliklerinden … ile … çocukları …, … ve … isimli şahıslarla ilgili yapılan kolluk araştırması ve bilgi sahibi olabilecek kişilerin tanık sıfatı ile beyanları alınarak yapılan soruşturma neticesinde kayyım tayini istenilenlerin nüfus kayıt bilgilerine ve adreslerine ulaşılamadığından eldeki davada temsil edilmesi için 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un (3561 sayılı Kanun) 2 nci maddesi gereğince kayyım tayini talebinin kabulüne karar verildiği ve … Defterdarının yönetim kayyımı olarak atandığı anlaşılmaktadır.

3. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, yukarıda adı geçen tapu maliklerine kayyım atanması için açılan davanın sonucunun beklenilmesi ve atanan kayyımın davaya dahil edilerek yargılamanın sürdürülmesi yönünde ara karar kurulmuş olmasına rağmen, kayyım davasının sonucu beklenmeksizin 09.12.2014 tarihinde esas hakkında karar verildiği, dolayısıyla dava şartlarından olan taraf koşulu sağlanmadan işin esasına girilerek sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,13.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.