Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/12347 E. 2023/1379 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12347
KARAR NO : 2023/1379
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/450 E., 2018/349 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, … ilçesi, … Köyü … Mahallesinde (mevkinde) 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro çalışmalarının tamamlandığını, bu çalışmalar sırasında müvekkilinin zilyet ve tasarrufunda bulunan kısımların 238 ada 43 parsel olarak tespit edildiğini, müvekkilince bu kısımların Devletin verdiği haktan yararlanılarak satın alındığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında 238 ada 43 parsel sayılı taşınmaz ile zeminde bir bütün halde müvekkilinin zilyet ve tasarrufunda bulunan yaklaşık 250-300 m2 yüzölçümlü dava konusu yerlerin yol ve yol boşluğu olarak tespit harici bırakıldığını, müvekkillerinin …’da yaşadıklarından daha önce bu durumdan haberdar olamadıklarını, dava konusu alanın tapuda müvekkili adına kayıtlı bulunan 238 ada 43 sayılı parsel ile zeminde bir bütün halde ve bu taşınmazın batı ve güney batısında yaklaşık tahmini yüzölçümü 250-300 m2 olduğunu, bu alanın batı ve güney batısında bulunan …, … ve …’lara ait taşınmazlara kadar uzandığını, müvekkili ait taşınmaz ile bu kişilere ait taşınmaz arasında gerçekte yol bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazı bu kişilere ait taşınmaz sınırlarına kadar dayandığını, müvekkiline bu taşınmazın dava konusu taşınmazlar ile bir bütün olarak eşi … İktu tarafından verildiğini, öncesinde uzun yıllardır … İktu tarafından zilyet ve tasarruf edildiğini, bu taşınmaz üzerinde kargir iki katlı ev ve ahşap samanlık ve arsa ve bahçe olarak kullanılan kısımlar olduğunu, dava konusu kısımların ana taşınmaz ile bir bütün halde uzun yıllardır müvekkili ve eşi … İktu tarafından zilyet ve tasarruf edildiğini, bu kısımların yol ve yol boşluğu olmadığını, bu kısımlar üzerinde ne davalıların ne de üçüncü şahısların herhangi bir hakkı olmadığını açıklayarak, … ili, … ilçesi, … Köyü … Mahallesi (mevkii) 238 ada 43 parsel sayılı taşınmaz ile zeminde bir bütün halde müvekkilinin zilyet ve tasarrufunda bulunan, ancak kadastro tespitlerinde yol ve yol boşluğu olarak bırakılan yaklaşık 250-300 m2 yüzölçümlü dava konusu yerlerin kadastro tespitlerinin iptali ile bu kısımların müvekkiline ait taşınmazla birleştirilerek bir bütün halde müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde yer alan ancak 1990 yılında yapılan 2/B çalışmalarında orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunu ve bu sebeple taşınmazın mülkiyetinin Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini açıklayarak, açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuş, taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Simav Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve 2014/504 Esas, 2015/397 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulü ile … ili, … ilçesi, … Köyü, … mevkii, 238 ada 43 parsel sayılı taşınmazda yol olarak tescil harici bırakılan ve 12.06.2015 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 258,42 m2 lik kısmın, … ili, … ilçesi, … Köyü, … mevki, 238 ada 43 parsel sayılı taşınmaz ile tevhidi (birleştirilmesi) ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 29.06.2017 tarihli ve 2016/535 Esas, 2017/6006 Karar sayılı kararı ile “Çekişmeli tescil harici bölümün devamı olduğu iddia edilen davacıya ait 238 ada 43 parsel sayılı taşınmazın, Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olması nedeni ile yörede 3402 sayılı Kanun’un ek 4 üncü maddesine göre yapılan çalışmalarda davacı lehine kullanım şerhi verilmek sureti ile tespit edildiği, tespitin kesinleşmesinden sonra 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) gereği davacıya satışla tescil edildiği, buna rağmen yörede yapılan orman kadastrosuna ilişkin evrak ve haritaların dosya içerisine getirtilmediği, çekişmeli taşınmazın orman tahdit hatı içinde kalıp kalmadığı ve davacı adına tesciline karar verilen taşınmazın orman tahdit hattı içinde ya da Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalıp kalmadığının araştırılmadığı gibi taşınmaz orman sınırı dışında kalsa dahi davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edinme koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmediği” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının bitişik 238 ada 43 parseli satın aldığı, ancak dava konusu edilen 226,94 m2’lik yerin 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi kapsamına dahil edilmediği, yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri neticesinde bu taşınmaz bölümünün orman niteliğinin kalmadığı, hava fotoğrafları ve memleket haritalarında açık alanda kaldığı, orman emvali bulunmadığı, tarımsal faaliyet yürütülmediği, köy yerleşim alanı içinde olduğu ve yol olarak da kullanılmadığı gerekçesiyle, davacıya ait 238 ada 43 parsel sayılı taşınmaza bitişik vaziyette yol olarak tescil harici bırakılan ve 17.04.2018 tarihli teknik krokide A harfi ile gösterilen 226,94 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli yerin davacı tarafından kullanıldığının tesis edilecek tapu kaydının beyanlar hanesine şerh olarak işlenilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescil edilmesinin hukuka uygun olduğunu ancak tapu kaydının beyanlar hanesine davacının kullanımında olduğuna dair şerh konulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, öte yandan davanın niteliği gereği Hazine aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini açıklayarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapuya tesciline karar verilen dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde davacı lehine kullanım şerhi verilip verilemeyeceği, sonucuna göre Hazine aleyhine yargılama giderlerine hükmedilip hükmedilemeyeceğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilinin aşağıdaki husus dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2. Ne var ki dava, 4721 sayılı Kanun’un 713/1 inci maddesi gereğince açılan kadastro çalışmalarında tescil dışı bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasıdır. Aynı Kanun’un 713 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri bu tür davalarda kanuni hasım durumunda bulunduklarından harç ve her türlü yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumlu tutulamazlar. Niteliği itibariyle harca tabi bulunan tescil davasının kabulü veya reddi halinde karar ve ilam harcının davacı taraftan alınmasına, yargılama giderlerinin ise davacı üzerinde bırakılmasına karar verilir. Davanın davacı yararına olumlu veya olumsuz sonuçlanmasının açıklanan ilkeye ve sapma göstermeyen uygulamaya etkisi bulunmamaktadır. Sapma göstermeyen Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması da bu yöndedir. Bu bakımdan davanın niteliği itibarıyla İlk Derece Mahkemesince yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılarak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yargılama giderinden kanuni hasım konumunda bulunan davalıların sorumlu tutulması ve davalılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası affıyla uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca harç ve yargılama giderlerine ilişkin bu bentlerin hüküm fıkrasından çıkarılarak İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1. (V.C.3.1) no.lu bentte yazılı nedenlerle davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazı (V.C.3.2) no.lu bentte yazılı nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünde yer alan 4, 5 ve 6 ncı fıkraların hükümden çıkarılarak yerine “4-Karar ve ilam harcı 176,52 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 151,32 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davanın niteliği gereği davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davanın niteliği gereği davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer almadığına,” fıkralarının eklenmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA,,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.