YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1233
KARAR NO : 2022/10261
KARAR TARİHİ : 14.12.2022
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Galle Fazlasına Müstehak Vakıf Evladı Olduğunun Tespiti
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında … 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş olup, bu kez davacılar vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davacılar …ün babaları …’in, … … ……, Bini…Vakfı’nın galle fazlasına müstehik evlat olduğu ileri sürülerek davacılarında vakfın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti istenmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıların … ….., Ağa Bini…Vakfı’nın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmiş, hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince galle fazlası için batın şartı olduğu ve davacılara göre ön batında vakıf evladı bulunduğu gerekçesi ile istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, bu kez davacılar vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dava, galle fazlasına müstehakdan vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 3. maddesinde, mülhak vakıf mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun’un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların … tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun’un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.
Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda, galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacı ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
Bir vakfın evladı olunabilmesi için vakfın kurucusuna kadar soy bağının götürülmesi zorunlu olmayıp, daha önceden kesinleşmiş mahkeme kararı ile evlat olduğuna karar verilen kişilerle veya 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre tevliyeti evlada bırakılan vakıflarda mütevellilik yapan kişilerle yöntemince kanbağı ilişkisinin kurulması yeterlidir. Dolayısı ile idarenin (… veya Mülhak Vakıf Yönetiminin) tek taraflı olarak evlat listesine yaptığı dayanaksız bir kayıt yeterli olmayıp, açıkça galle fazlasını almaya hak kazanıldığını gösterir bir mahkeme ilamına dayalı olarak vakıf evlat listesine eklenen kişiler, daha sonra açılacak vakıf evlatlığı davalarında kesin hüküm olmasa da güçlü delil olarak değerlendirilebilecektir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu ….., Bin…Vakfı’nın Hicri 19… 1217 / Miladi 15 Aralık 1802 tarihli, Hicri 19… 1222 /Miladi 15 Ekim 1807 tarihli, Hicri 19 Cemaziye’l evvel 1229 /Miladi 9 Mayıs 1814 tarihli ve Hicri 1235 / Miladi 1819 tarihli olmak üzere dört farklı vakfiyesinin olduğu, galle fazlasına dair sadece Hicri 19… 1217 / Miladi 15 Aralık 1802 tarihli ilk vakfiyede hüküm olduğu, diğer üç vakfiyede ise ilk vakfiyeye atıf ve akar (mal) ilavesi olduğu, galle fazlasına dair hüküm içeren Hicri 19… 1217 / Miladi 15 Aralık 1802 tarihli vakfiyenin 9. sayfasında; “…bâkî galle her ne kalur ise evlâdlarım beyninde li’z-zekeri mislü hazzi’il-ünseyeyn taksîm oluna hisse-i tevliyyetden mâ’adâ evlâdlarımdan mütevelli olan kimesne gallenin bakâyâsın evlâda taksîm itdikde evlâdlarım ile beraber kendi hissesine dahî mutasarrıf ola…” denildikten sonra 10 sayfada ise; “…ve dahî evlâd beyninde butûn ve kurûn i’tibâr olunmayup birisi fevt oldukda nefsî evlâd-ı sulbiyyesi var ise kendi hissesi evlâdlarına li’z-zekeri mislü hazzi’il-ünseyeyn taksîm oluna ammâ evlâd-ı vâkıfdan olmayan verereseye nesne virilmeye ammâ evlâd-ı vâkıfdan evlâd-ı sulbiyyesi kalmaz ise ânın hissesi yine evlâd-ı vâkifdan vârisi var ise hisselerine göre taksîm oluna eğer evlâd-ı vâkıfdan vârisi yok ise evlâd-ı vâkıfdan olan sâir evlâdlar ki ol vakitde mevcûd ola hisselerine zamm oluna ammâ evlâdımdan olup hissedâr olan babaları yahud anaları yahud ikisi dahi hayâtda iken anların evlâdlarına eğer sığâr ve eğer kibâr mücerred evlâd-ı vâkıfdan oldığı içün hisse virilmeye ebeveynin vefâtlarında hisselerine mutasarrıf olalar ammâ evlâd-ı vâkıfdan olup ebeveyni hayâtda olmak mülâbesesiyle menâfi’-i vakfdan bir şeye müstahik olmadan fevt olup evlâdı kalur ise ol evlâdı müteveffa olan ebeveyni hayâtda ola yine müstahik olur ise ol hisseye ol evlâdı mutasarrıf ola…” şeklinde ibarelerin mevcut olduğu, vakfiyedeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde galle fazlasının vakfedenin vefatından sonra evlatları arasında erkeğe iki, kız evlada bir hisse şeklinde paylaştırılması, tevliyet görevini üstlenen evladında bu hisseden payını alması, evlatlardan birisi vefat ettiğinde batın tertibi olmaksızın, kendi sulbünden kendi evladı var ise hissesi evlatları arasında ikili birli taksim edilmesi, vakıf evladı olmayana hisse verilmemesi, vefat eden vakıf evladının alt soyu yok ise hissesi diğer vakıf evlatlarının hisselerine eklenmesi, vakıf evladı olan anne/baba yahut her ikisi de hayatta ise ister küçük ister büyük olsun bunların evlatlarına vakıf evladı olsalar dahi pay verilmemesi, ebeveynlerin vefatı halinde hisseleri üzerinde tasarruf edecekleri, ebeveynleri hayatta olduğu için pay alamayan evlad vefat eder ve geriye evladı kalır ise bu defa vefat eden ebeveyn hayatta olsaydı galleden pay alacaktı ise o hissenin evladına verilmesinin şart koşulduğu; vakfiyenin tevliyete ilişkin düzenleme bulunan 10. sayfada; “…ve dahî umûr-ı tevliyyet ba’de vefâtî sûlbî evlâd-ı zükûrumdan es-……, …’ye şart eyledim ve ba’de vefâtihi sulbî evlâd-ı zükûrumdan ekber ve esenn ve erşed ve aslah vc a’kaline batnen ba’de batnin vc karnen ba’de karnin evlâd-ı evlâd-ı zükûrumun zükûrunda bu şart riayet oluna…” denilerek tevliyetin vakfedenin vefatından sonra kendi evladı Dervîş Ebubekir …’ye, onun vefatından sonra ise batın tertibi üzerine erkek evladın erkek evladlarından en büyük, en olgun, en salih ve en akıllı olanına şart kılındığı, vakfiyenin devamında ise erkek evladın soyunun tükenmesi halinde tevliyetin yine batın şartı ile kız evladın erkek çocuklarına, kız evladın soyunun tükenmesi halinde ise vakfedenin kardeşi … …’nin erkek evlatlarına zikredilen şartlar mucibince şart kılındığı, dolayısı ile batın şartının tevliyet için öngörüldüğü, galle fazlası için batın şartının bulunmadığı, iç batın olarak adlandırılan vakıf evladı olan anne/baba hayatta ise kendi evlatlarına pay verilmemesinin şart koşulduğu, vakıf evladı olan anne/babanın vefat etmesi durumunda ise hissesinin kendi evlatlarına dağıtılmasının öngörüldüğü, davacıların vakıf evladı olan babaları …’nun dava tarihinden önce 2014 yılında vefat ettiği anlaşılmakla davalı … vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi (16.) Hukuk Dairesinin 16.12.2020 tarihli ve 2018/2685 Esas, 2020/1580 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın HMK’nin 373/2.maddesi gereği kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi (16.) Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.