Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/11751 E. 2021/11120 K. 10.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11751
KARAR NO : 2021/11120
KARAR TARİHİ : 10.11.2021

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

K A R A R
Davacı vekili 2.9.1975 tarihli dilekçesinde, vekil edeninin 1941 tarihli köy senedi ile sattığından bahisle; Zonguldak İli Merkez İlçesinde kain 11, 22, 29, 38 nolu parsellerin …, 912, 1699, 1966, 1639, 1637, 1375, 1288, 1246, 1211, 1205, 1173, 1169, 840, 954, 936, 919, 1700 nolu parsellerin … ve … , 119 nolu parselin …ve … , 123 nolu parselin … ve … , 122 nolu parselin …ve … , 939 nolu parselin …ve …, 12 nolu parselin …, 13, 140, 124, 104, 74, 72, 21, 161 nolu parsellerin … , …, ……, … , … , … , 152, 73, 120, 121 nolu parsellerin … , …, …, …, 775, 1247, 842 nolu parsellerin …, … ve …, 1746, 911, 918, 933, 1055, 1145, 1179, 1936, 1734 nolu parsellerin …, 1364, 1297, 1295, 1210, 1638 nolu parsellerin …, 1287, 1296, 1298, 1653, 1698, 1691, 1217, 1747 nolu parsellerin … adlarına tespit ve tescillerinin yapıldığını belirterek, Tapulama Müdürlüğünün davalılar adına yaptığı vaki tespit ve tescilin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş; davacı … ise 28.07.1981 tarihli duruşmada alınan beyanında, Orman İdaresinin orman tahdidine göre yerlere müdahalesi varsa da kendisinin ormanla bir ilgisinin bulunmadığını, davayı vekili aracılığıyla açtığını, davalılar ile birlikte kendisinin de müşterek murisin mirasçısı olduğu halde, tapulama tespiti sırasında kendisinin tespit maliki olarak gösterilmediğini, bu yüzden davacı olduğunu, babalarının dört kardeş olduğunu, taşınmazların hepsinin kendi adına yazılması iddiasıyla dava açmadığını, dava dilekçesini bu şekilde düzelttiğini, vekilinin dava dilekçesinde belirttiği senet iptali davasını bilmediğini, tespit maliki davalı …’nin köy senedi ile 1941 yılında yeri aldım demesine karşılık kendisinin 1941 yılında asker olduğunu beyan etmiş ve davacı asilin 31.01.1992 tarihinde ölümü sonrası, 23.09.1995 tarihli oturuma katılan mirasçılardan Kamuran, Haşmet ve … davadan feragat etmiştir.
Mahkemece verilen 01.02.1978 tarihli ve 1975/2-1978/3 karar sayılı ilk kararda, tüm taşınmazlar için düzenlenen tapulama tutanaklarının kesinleştiği ve bu kesinleşmeye istinaden Tapulama Müdürlüğünce taşınmazların tapuya tescil edilmiş olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olup, bu hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 15.05.1978 tarih ve 1978/5182-7412 sayılı ilamı ile davanın süresinde açıldığı belirtilerek, işin esasının incelenmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
Bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sürecinde; müdahale talep edenlerden, Orman Genel Müdürlüğü vekili 02.06.1981 tarihli dilekçesinde, dava konusu 119, 120, 121, 122, 123 ve 124 parsel sayılı taşınmazların kesinleşmiş orman tahdidinde kaldığından bahisle tespit dışı bırakılmasını istemiş; … vekili 19.03.1991 tarihli dilekçesi ile, 119, 120, 121, 122, 123, 124 nolu parsellerin 12 nolu tahdit komisyonu kararı ile … lehine Orman tahdidi dışına çıkartıldığını ileri sürerek, davalılar lehine yapılan tespitin iptali ile bu parsellerin Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş; Maliye Hazinesince aynı Mahkemede dava konusu taşınmazlardan 121 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan 2004/43 Esas sayılı, 122 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan 2004/40 Esas sayılı, 120 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan 2004/41Esas sayılı, 123 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan 2004/45 Esas sayılı ve 124 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan bozma öncesi 2004/44 Esas (bozma sonrası 2006/12 Esas numarasını almıştır) sayılı dava dosyaları eldeki dava dosyası ile birleştirilmiş; 18.03.2015 tarihli keşif neticesinde, dava konusu 11, 12, 13 parsel sayılı taşınmazlardan karayolunun geçtiğinin tespit edilmesi üzerine, dava Karayolları Genel Müdürlüğüne ihbar edilmiş ve Karayoları Genel Müdürlüğü vekili sunduğu 17.04.2015 tarihli beyan dilekçesinde, dava konusu taşınmazlardan 11, 12 ve 13 parsel hakkında 26.03.1977 tarih ve 1977/136 sayılı kamu yararı kararı alındığını belirterek, sözkonusu taşınmazların idare lehine tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, kadastro tespitlerinin iptali ile dava konusu 11, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların … adına yol olarak terkinine; 119, 120, 121, 122, 123 ve 124 parsel sayılı taşınmazların 2/B vasfı ile … adına tesciline; 140 parsel sayılı taşınmazda tarafların hak sahibi olmadığı, taşınmazın dava dışı …’e ait olduğunun keşfen tespit edildiği gerekçesiyle bu kişi ölmüş olduğundan, … mirasçıları adına tesciline, diğer taşınmazlar yönünden de tespit maliklerinin ölmüş olduğu ve taşınmazların mirasçıları arasında taksim edildiği belirtilerek, keşfen belirlenen malikleri adına tesciline karar verilmiş; hüküm, dava kendisine ihbar olunan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 10. Maddesinde, tebligatın ilk olarak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı; anılan Kanunun 21.maddesinde ise, kendisine tebligat yapılacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, bilinen son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin bilinen en son adresi kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı ifade edilmiş olup, mernis adresine yapılan tebligatın da iade edilmesi halinde, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligatın yapılması gerekir.
Somut olayda; gerekçeli karar ve Karayolları Genel Müdürlüğünün temyiz dilekçesi, taraflardan …, …, …, …, …, … , …, … , …, …, … ve …’a Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup, tebligat evrakının incelenmesinde, tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini, muhatabı bildirecek komşunun bilgilerini tevsik etmeden gerekçeli karar ve temyiz dilekçesini muhtara tebliğ ettiği ve 2 no’lu fişi kapıya yapıştırarak tebliğ işlemini tamamladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, anılan tebligatların, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca usulsüz olduğu açıktır.
Hal böyle olunca; gerekçeli karar ile Karayolları Genel Müdürlüğünün temyiz dilekçesinin, taraflardan …, …, …, …, …, … , …, … , …, …, … ve …’a, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmesi, temyiz süresinin beklenmesi ve bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.