YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11740
KARAR NO : 2022/2874
KARAR TARİHİ : 28.03.2022
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün müdahil davacılar Orman İdaresi vekili, Hazine vekili, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro tespit tutanağında davaya konu taşınmazın 08.01.1982 tarihli ve 12 sıra numara ile 1/8 hisse 456/3648 hisse kabul edilerek … oğlu …, 25.02.2005 tarihli ve 2 sıra numara ile 1824/3648 hissesi…, 684/ 3648 hissesi ise … Münir kızı … ve 23.12.2005 tarihli ve 3 sıra numara ile 684/3648 hisse olarak … kızı … adlarına tespit edildiği görülmüştür.
Davacı … vekili; … İli … İlçesi … Köyünde bulunan 335 ada 1 parsel sayılı taşınmazın vekil edeni adına kayıtlı olması gerekirken davalı … adına tespitinin yapıldığını, vekil edeninin davaya konu taşınmazı daha önceki maliki olan …’den 1997 yılında bedeli mukabilinde satın aldığını, satıl aldığı tarihten itibaren de malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu, vekil edeni ile … vekili… arasında … Köyü muhtarlığından alınmış olan 06.02.1983 tarihli zilyetlik belgesine istinaden zilyetliğin devri sözleşmesi yapıldığını, yine … vekili… ile vekil edeni arasında 18.12.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, … bu satış vaadi sözleşmesinde taşınmazın sınırları doğusu Şose, batısı, güneyi ve kuzeyi devlet ormanı ile çevrili tahmini 7.000 m2 ve 923, 924, 925 ve 926 … numaraları ile orman dışı olan gayrimenkul olarak belirlendiğini, satış ile ilgili olarak … Vergi Dairesi Müdürlüğüne 18.11.1997 tarihli ve cilt 29, sıra 4 ve 5 nolu makbuzlar ile tahakkuk eden alım satım tapu harcı, 18.11.1997 tarihli ve 363780 nolu makbuz ile satışı …, 363781 nolu makbuz ile alım satım harçlarının yatırıldığını belirterek kadastro tespit tutanağındaki tespitin iptali ile taşınmazın vekil edeni adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacısı …; … İli … İlçesi … Köyünde bulunan 335 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olmasına rağmen davalılar üzerine yazıldığını, davaya konu taşınmazı 28.03.2008 tarihinde 7.000 m2 olarak …’den satın aldığını, …’in elinde sattığı yerin ona ait olduğunu gösteren ve muhtarlıkça 06.02.1983 tarihinde düzenlenmiş bulunan zilyetlik belgesinin olduğunu, taşınmazı satın aldığı tarihten beri kendisinin kullandığını, eklemeli zilyetlik süresinin 100 yılı geçtiğini belirterek kadastro tespit tutanağındaki tespitin iptali ile davaya konu taşınmazın adına tespit ve tescilini talep etmiştir.
Müdahil davacı … vekili; davaya konu taşınmazın dört tarafı ormanla çevrili, orman içi açıklık vasfında olan, zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu belirterek kadastro tespit tutanağındaki tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tespit ve tescilini talep etmiş; yargılama aşamasında 27.01.2016 tarihli celsede taşınmazın orman vasfı ile tescilini talep etmediğini belirttiği görülmüştür.
Müdahil davacı … İdaresi vekili; dosya kapsamında mevcut orman bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazın bir kısmının orman tahdit sınırları içerisinde kaldığının ve tamamının orman içi açıklık vasfında olduğunun tespit edildiğini, orman olan yerlerin hiçbir surette özel mülkiyete konu edilemeyeceğini belirterek kadastro tespit tutanağındaki tespitin iptali ile taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Müdahil davacılar …, …, … Öğe ve …’ın; davaya konu taşınmazın kayıt maliki olan … mirasçısı olarak davaya konu taşınmazda mülkiyet ve tasarruf haklarının olduğunu belirterek davaya katıldıkları görülmüştür.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacılar … ve … ile müdahil davacı Hazinenin davalarının reddine, müdahil davacı … İdaresi, …, …, … ve …’ın davalarının kısmen kabulüne, … İli … İlçesi … Köyü … Mevkiinde bulunan davaya konu 335 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağındaki tespitin iptaline; … İli … İlçesi … Köyü … Mevkiinde bulunan davaya konu 335 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 11.02.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 524.26 m2 yözölçümündeki bölümün aynı adada başka parsel numarası verilerek orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tapuya tesciline, taşınmazın l. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine; krokide (A) harfi ile gösterilen 4.482.85 m2 yözölçümündeki bölümün aynı ada ve parsel numarası ve kadastro tespit tutanağındaki vasıf ile kadastro tutnağında adı geçen kişiler/mirasçılar adına tespit ve tapuya tesciline, davaya konu taşınmazın l. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir. Hüküm; davacılar, müdahil davacı … İdaresi vekili, müdahil davacı … vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre gerçek kişilerin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Müdahil davacılar Orman İdaresi vekili, müdahil davacı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, dava konusu taşınmaz mahallinde yapılan keşif neticesinde dosyaya sunulan orman ve jeodezi bilirkişilerinin 03.06.2014 tarihli raporunda “1959 tarihli 1/25000 ölçekli Askeri topoğrafik haritalar, 1962 tarihli orman kadastrosuna esas 1/20000 ölçekli hava fotoğraflarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda dava konusu yerin haritada ve fotoğrafta açık alan olduğu, çevresinin kızılçam ağaçları ile kaplı orman olduğu, taşınmazın güneyinde ve güneydoğusunda dere olduğu, kuzeyinde ve kuzeydoğusunda dağ (sahipsiz boş arazi) olduğu, fakat haritada ve hava fotoğrafında herhangi bir yolun görülemediği”; jeoloji bilirkişisi ise 04.02.2013 tarihli raporunda “dava konusu yerin dere yatağı olduğu, dereye dolgu yapılmak suretiyle düzeltilerek yer kazanılmaya çalışıldığı belirtilmiştir.
Öte yandan Eylül 1336 tarihli ve 32 sıra numaralı tapu kaydının davaya konu taşınmaza miktar ve sınırlar itibariyle uyduğu belirtilmiş ise de tapu uygulamasında tapu kaydının 4 hudut itibariyle her yere uyabileceği, yapılan uygulamanın dava konusu yere uyduğunun kesin olarak kanıtlanamadığı, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre çıkartılan 1940 tarihli Tahdit Talimatnamesinin 38. maddesi ile orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinin 40. ve 61. maddelerine göre çekişmeli taşınmazın fiili durumu tespit edilerek orman sınırı dışında bırakıldığı. ancak bu şekildeki bir tespitte bulunulmasındaki amacın hak sahiplerinin geçerli bir tapusu varsa o tapuya dayanarak orman kadastrosuna itiraz davası açmalarına imkan vermek olduğu ve fakat aslında taşınmazın orman kadastrosu içinde bırakıldığı, hak sahipleri tarafından davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak orman kadastrosunun iptali için hak düşürücü süre içinde herhangi bir dava da açılmadığı, bu sebeple taşınmazın esasında halen orman sınırları içerisinde bulunduğu, yine çekişmeli taşınmazın güncel durum itibariyle dört tarafının orman parseli ile çevrili olduğu, netice itibariyle çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanun’un 17/2. madde hükmüne göre orman içi açıklık niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmakla müdahil davacılar Orman İdaresi ve Hazinenin davasının kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar vermek yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahil davacılar Orman İdaresi ve Hazine vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 51,50 TL’nin temyiz eden davacı taraflardan ve bir kısım davalı taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 7139 sayılı Kanun’un 33. maddesi uyarınca Orman İdaresinden ve yine harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 28.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.