YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11586
KARAR NO : 2023/812
KARAR TARİHİ : 20.02.2023
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2017/9 E., 2019/4 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasındaki görülen kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkeme kararı davalı … Köyü Tüzel Kişiliği vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Kadastro sırasında, … ili … ilçesi Köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 17 parsel sayılı 8.113,64 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadimden beri köy tarlası olarak kullanıldığından bahisle, davalı Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir.
2. Davacı … dava dilekçesinde özetle; … ili … ilçesi … Mevkii 113 ada 17 parseldeki taşınmazın 1971 yılında …, …, … ve … tarafından …’na satıldığını, bu anlaşma neticesinde taşınmazların malik sıfatı ile nizasız fasılasız 36 yıldan beri kendisi tarafından kullanıldığını, bu yerlerin kadastro tespit çalışmaları sonucunda haksız ve mesnetsiz olarak davalı adına tespit gördüğünü ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevabında; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.01.2015 tarih ve 2007/84 Esas, 2015/4 Karar sayılı kararı ile, davacının, verilen kesin süre içerisinde keşif avansının eksik kalan miktarını yatırmadığı, bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı ve davanın mevcut delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 14.01.2015 tarih ve 2007/84 Esas, 2015/4 Karar sayılı kararı, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.06.2017 tarih ve 2015/9553 Esas, 2017/4661 Karar sayılı ilamıyla; “Mahkemece, 17.09.2008 tarihli celsede ilk kez keşif ara kararı kurulduğu, davacı tarafından keşif avansı yatırılmasına rağmen 12.11.2014 tarihli celseye kadar keşif yapılmadğı, 12.11.2014 tarihli celsede keşif avansının eksik olduğundan bahisle yeniden keşif ara kararı kurulduğu ancak hükme esas alınan bu ara kararda keşif gün ve saatinin belirlenmediği, taşınmazın niteliği ile tarafların iddia ve savunmalarına göre keşfe inşaatçı bilirkişi alınması gerekmediği halde inşaatçı bilirkişi için ücret takdir edilerek avansın gereksiz artışına neden olunduğu, bu nedenlerle keşfe dair ara kararın yasaya uygun bulunmadığı, yasada öngörülen şekle uygun olmayan bir ara kararına dayanılarak keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilemeyeceği, yapılamayacağı önceden belli olan keşif için taraflara külfet yüklenmesinin isabetsiz olduğu açıklanarak, yöntemine uygun şekilde keşif ara kararı kurulması ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozma ilamına Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, “davacı asilin talep ettiği kısma ilişkin tapu kayıtları satış senedi ve zilyetliğe ilişkin yerel bilirkişi beyanları doğrultusunda KK.14md ilişkin şartlar oluşmuş, 15.08.2019 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide 113/7/A harfi ile gösterilen 837,55 m2’lik kısmının kabulüne dava konusu … ili, … ilçesi, Köyü, 8.113,64 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki 113 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, dava konusu … ili, … ilçesi, Köyü, 8.113,64 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki 113 ada 17 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişileri … tarafından düzenlenen 15.08.2019 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide 113/7/A harfi ile gösterilen 837,55 m2’lik kısmının, adanın son parsel numarası verilmek suretiyle ve tarla vasfıyla davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu … ili, … ilçesi, Köyü, 8.113,64 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki 113 ada 17 parsel sayılı taşınmazın Fen Bilirkişileri … tarafından düzenlenen 15.08.2019 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide 113/7/A harfi ile gösterilen 837,55 m2’lik kısmının dışında kalan davacı tarafından feragat edilen 7.276,64 m2’lik kısmının adanın son parsel numarası verilmek suretiyle ve tarla vasfıyla davalı Köyü Tüzel Kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline,” karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davalı Köyü Tüzel Kişiliği vekili tarafndan temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Köyü Tüzel Kişiliği vekili temyiz dilekçesinde özetle; göleti tüm köy halkının kullandığını, kavak ağaçlarını köylülerin diktiğini, davacının beyanını destekleyen hiç bir delil yokken lehine karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ileri sürerek, res’en dikkate alınacak diğer sebeplerde gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyup uymadığı ve dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyet şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’ nun 14, 17 ve 20 nci maddeleri,
3. Değerlendirme
Davacının dayandığı, geldisi Mayıs 1961 tarihli 38 sıra numaralı, Nisan 1963 tarihli 217 sıra numaralı ve Kasım 1970 tarihli 10 sıra numaralı tapu kayıtları olan Nisan 1971 tarih ve 38 sıra numaralı tapu kaydının, mahallinde yapılan keşifte uygulandığı ve dinlenen mahalli bilirkişilerin, tapu kaydının sınırlarını ve tapu kaydında malik olarak olarak kişileri bilmediklerini beyan ettikleri anlaşılmakta olup, bu haliyle söz konusu tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğundan söz edilemez.
Öte yandan; yine keşifte dinlenen mahali bilirkişiler ve tanıklar beyanlarında, dava konusu taşınmazın herkes tarafından kullanıldığını ifade etmişler; keşif sonrası dosyaya sunulan 19.08.2019 havale tarihli ziraat bilirkişi raporunda da, dava konusu taşınmazın doğu ve batısının eğimin %50 olduğu, kuzey ve güney kısmının eğiminin ise %12 olduğu ve işlemeli tarıma uygun olmadığı belirtilmiştir.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı ve taşınmaz üzerinde davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap koşullarının oluşmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin hatalı değerlendirilmesi sunucu, yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesinin 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.