Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/10667 E. 2023/3013 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10667
KARAR NO : 2023/3013
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki orman kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltilmesi işlemine karşı açılan itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Dava konusu … ili … ilçesi, … Mahallesinde bulunan çekişmeli taşınmazların 1940 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman tahdit çalışmalarında orman sınırları içerisinde bırakıldığı ve 26.07.1945 tarihinde “Karışık Baltalık” vasfı ile … adına tapuya tescil edildiği, 2896 ve 3302 sayılı Kanun uygulamalarında muhafaza orman statüsünde olduğu için 2/B uygulamasına konu edilmediği anlaşılmaktadır.

2. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine iskanen verilen 4 adet taşınmazın orman kadastro çalışmaları esnasında orman olarak tespit edildiğini, ancak söz konusu taşınmazların müvekkiller adına tescil edilmesi gerektiğini, taşınmazların iskan kaydının bulunduğunu ve 90 yılı aşkın zamandır müvekkilleri tarafından kullanıldığını beyanla orman kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltme işleminin iptal edilerek müvekkillerin taşınmazların adlarına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. 2016/45 Esas sayılı birleşen dosyada davacı taraf dava dilekçesinde ve yargılama safhasındaki beyanlarında özetle; İstanbul ili … ilçesi … Mahalle/Köy iki kemer arası mandıra civarı mevkiinde bulunan 20 dönüm tarla vasfındaki taşınmazın ise muris Mehmet Pehlivan (Tığrak), eşi Saide, oğulları Mustafa ve İbrahim, İbrahim’in eşi Makbule, İbrahim oğlu Abdi, Mehmet Tığrak kızı Şerife’nin oğlu Süleyman İstanbul ili … ilçesi … Başhavuz yolu altı 8 ada 25 parselde bulunan 14.500 metre karelik taşınmazın ise murisi İbrahim Tığrak adlarına tashihan tespitine tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde ve yargılama safhasındaki beyanlarında özetle; … bölgesinin tapulamasının 1960’lı yıllarda grafik yöntemle yapılarak paftaların karton olarak tanzim edildiğini, tapuda tescilli ve kadastro çalışmasına konu devlet ormanının orman kadastrosunun 1940’lı yıllarda o günün şartlarına göre teknik kabiliyeti olmayan bir sistemle yapıldığını, 6292 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin 10 uncu fıkrası ve 3402 sayılı Kanun’un ek 4 üncü maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmasının tamamen teknik bir çalışma olduğunu, tapuda düzeltilmesi gereken orman ve diğer tapulu parsellerdeki teknik düzeltmeleri yapmak işleminden ibaret olduğunu, devlet ormanlarının özel mülkiyete konu olamayacağını, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.

2. Davalı … İdaresi Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde ve yargılama safhasındaki beyanlarında özetle; … ilçesi … köyünde ilk orman tahdit çalışmalarının 1940 yıllarında 3116 sayılı Kanun’a göre yapıldığını, 08.08.1940 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, … Mimar Sinan ve … mahallelerinde Orman Genel Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arasında imzalanan 15.01.2013 tarihli Uygulama Talimatı kapsamında 6292 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin 10 uncu fıkrası gereği aplikasyon, ölçü, çizim, hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi çalışmalarının tamamlanarak 23.12.2015 ile 21.01.2016 tarihleri arasında askı ilanına çıkartıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Kadastro Mahkemesi 03.07.2018 tarihli ve 2016/35 Esas, 2018/103 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların 1960’lı yıllarda yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına tescil edildiği, dava dilekçesinde belirtilen tescil talebinin, özünde kesinleşen kadastro tespiti sonrası oluşan tapu kaydının iptali ve tescili talebine yönelik olduğu, somut olaydaki, “kesinleşen mülkiyet kadastrosu sonucunda oluşan tapu kaydının iptali” talebi açısından da İlk Derece Mahkemesinin görevsiz olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin görevsizliğine, talep edilmesi halinde tescil talebi açısından dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Nöbetçi Mahkemesine gönderilmesine, 6292 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmasının düzeltilmesi davasının reddine, davacı taraflar adına tescil talepleri açısından, 6100 sayılı Kanun 114/1-c ve 115 inci maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile İlk Derece Mahkemesinin görevsizliğine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
1. Dahili davacılar vekili … istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davaya konu taşınmazların maliki ve yıllardır o taşınmazları kullanan …’nın mirasçılarından olduklarını, davaya dahili davacı olarak katılan müvekkillerinin gerekçeli kararda davalı olarak gösterilmelerinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, dava dosyasının aynı taşınmazlarda hak iddia eden başka davacıların ikame ettiklerini ve yine aynı mahkemede görülmekte olan 2016/45 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesinin de usule ve yasaya aykırı olduğunu, keşif mahallinde beyanları alınan yerel bilirkişilerin de taşınmazların malikinin murisleri olan …’a ait oluğunu açıkça beyan ettiklerini, davaya konu taşınmazların 90 yılı aşkın bir süredir müvekkilleri tarafından kullanılmakta ve yakın tarihe kadar da tarla vasfında olduklarından ekilip biçilmekte olduğunu, muris …’dan müvekkillerine miras yolu ile geçen dava konusu olan ve haritalarda belirtilen yerlerin 17.12.2015 tarihli 6292 sayılı Kanun’un 11/10 uncu maddesinin uygulamasına ilişkin İstanbul ili, … İlçesi, … ve Mimarsinan Mahallesi Orman Kadastro haritalarındaki teknik hataları düzeltme raporu kapsamı çalışmalarında orman sınırları içerisinde bırakıldığını, ilk yapılan kadastro çalışmaları sınırları bu çalışma ile sonuçlandığından 1938-1939 kadastrosu kesinleşmediğini, dosyaya ibraz ettikleri 1942 yılı hava fotoğrafları ile 1956 yılı memleket haritasına göre dava konusu taşınmazların tahdit arasında ziraat arazisi özelliğinde açık alanda kaldığını, üzerinde bitki örtüsünün bulunmadığını, daha sonraki yıllarda uydu görüntülerinde bu özelliğini koruduğunu, bu nedenle 2015 yılında Kadastro çalışması sonucunda Teknik hataların düzeltilmesi adı altında yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İstanbul Kadastro Mahkemesinin 2016/35 Esas, 2018/103 Karar sayılı kararının kaldırılmasını ve yeniden duruşmalı yargılamasının yapılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2. Davacılar vekili … istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul ili … ilçesi … Semti’nde bulunan ve ek olarak İlk Derece Mahkemesine sunulan iskan tapu kayıtlarında yer alan taşınmazların müvekkillerinin yasal maliki olduklarını, müvekkillerinin murisi …’dan müvekkillerine miras yoluyla geçen dava konusu olan ve haritalarda belirttikleri arsa, 17.12.2015 tarihli 6292 sayılı Kanun’un 11/10 uncu maddesinin uygulamasına ilişkin İstanbul ili … ilçesi … ve Mimarsinan mahallesi Orman Kadastro Haritalarındaki Teknik Hataları Tespit ve Düzeltme raporu (teknik rapor) kapsamı çalışmalarda orman sınırları içerisinde bırakıldığını, ilk yapılan kadastro çalışmaları sınırları bu çalışma ile sonuçlandığı 1938-1939 kadastrosunun kesinleşmediğinin ortada olduğunu, orman kadastrosuna ilişkin olarak dava konusu arsanın bulunduğu bölgedeki yapılan tüm çalışmalara itiraz ettiklerini, 15.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın bulunduğu 1940 yılında 3116 sayılı Kanun’a göre yapıldığı ve ilan edilerek kesinleştiğini, kesinleşen bu tahdide göre dava konusu yerin Belgrad Devlet Ormanı sınırları içerisinde kaldığına ilişkin görüş bildirildiğini, 1940 yılında yapılan kadastro çalışmaları 6292 sayılı Kanun ile yapılan çalışmalar ile kesinleşmediğini, bu dava neticesinde sunmuş oldukları itirazların geçmişe dönük olarakta dikkate alınmasını, 1942 yılı hava fotoğrafı ile 1956 yılı memleket haritasına göre dava konusu taşınmazın tahdit sırasında ziraat arazisi özelliğinde açık alanda kaldığını, üzerinde orman bitki örtüsünün bulunmadığını, daha sonraki yıllardaki uydu görüntülerine göre bu özelliğini koruduğuna ilişkin görüş bildirildiğini, taşınmazların doksan yılı aşkın senedir müvekkilleri tarafından kullanılmakta olduğunu, bu taşınmazların yakın tarih evveline kadar tarla vasfında kullanılarak müvekkiller tarafından ekilip biçilmekte olduğunu, bu beyanlarının alınan bilirkişi ve yerel mahalle bilirkişileri ve yerel halkında beyanlarında sabit olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve duruşmalı yargılama yapılarak yeniden talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının eksik ve yetersiz araştırma sonucu verildiğini, davaya konu parsel hakkında davalı kurum dosyalarının istenmediğini, bilirkişi dilekçelerine karşı verilen dilekçelerin ve itirazların dikkate alınmadığını, bilirkişi heyeti tarafından eski tutanakların ve haritaların zemine yeniden aplike edilerek Müfettiş Heyetinin iddia ettiği beyanların gerçekliğinin kontrol edilmesinin gerektiğini, devlet ormanlarının bu tip hatalar yüzünden şahsi mülke çevrilmemesinin gerektiğini, 6831 sayılı Orman Kanun’un 11 inci maddesi hükmü gereğince Hazine ile ilgili olarak davanın husumetten reddine karar verilmesinin gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın reddedilmesini savunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 08.10.2019 tarihli ve 2019/335 Esas, 2019/2320 Karar sayılı kararı ile; dava konusu edilen ve bilirkişi raporlarında (C, D, E ve F) harfleri ile gösterilen taşınmazların, 1940 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman tahdit çalışmalarında orman sınırları içerisinde bırakıldığı ve 26.07.1945 tarihinde “Karışık Baltalık” vasfı ile … adına tapuya tescil edildiği, 2896 ve 3302 sayılı Kanun uygulamalarında muhafaza orman statüsünde olduğu için 2/B uygulamasına konu edilmediği, dava konusu edilen 6292 sayılı Kanun çalışmalarında da taşınmazın sınırlarında herhangi bir değişiklik yapılmadığı, bu itibarla İlk Derece Mahkemesi kararının dayandığı gerekçeye göre vakıa ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle 6292 sayılı Kanun’un 11 inci maddesine göre yapılan orman kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltilmesi işlemine karşı yapılan başvurunun; yine 6292 sayılı Kanun kapsamında yapılan çalışmanın yeni bir orman kadastro ve /veya 2B uygulama çalışması olmayıp orman kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltilmesine yönelik bir çalışma olduğu, bu çalışma ile orman sınırları içerisindeki bir taşınmazın orman dışına çıkarılmasının ve şahıslar adına tescilinin mümkün olmadığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde arazi kadastro çalışmalarının 1962 yılında yapıldığı, bu itibarla İlk Derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararının dayandığı gerekçeye göre vakıa ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından tescil talebi yönünden yapılan başvurunun da esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde de belirtildiği üzere İlk Derece Mahkemesi kararının eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince gerekli orman araştırmasının yapılmadığını, taşınmazın tamamının uzun yıllardır tarım arazisi olduğunu, çelişkili raporlar ile poligonların yanlış aplikesi sonucu davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, böylece, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6292 sayılı Kanun’un 11 inci maddesine göre yapılan orman kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltilmesi işlemine karşı açılan itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6292 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin 10 uncu bendi.

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 135,50 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.