Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/10593 E. 2023/2534 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10593
KARAR NO : 2023/2534
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaş Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ek kararla temyiz talebinin miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili 07.04.2017 havale tarihli dava dilekçesinde; … Mahallesi sınırları dahilinde yapılan 2/B uygulama çalışmaları esnasında, dava dilekçesinin ekinde yer alan ve müvekkilinun zilyetliğinde bulunan yaklaşık 24.400, m2 lik alanın orman kadastro komisyonu tarafından ilk aşamada 2/B vasfı ile orman sınırları dışarısına çıkarıldığını, ancak daha sonra düzeltme tutanağı ile arazinin yaklaşık 22.528 m2 lik kısmının yangın sahasında kaldığından bahisle yeniden orman sınırları içerisine dahil edildiğini, dava konusu taşınmaz kısmının 1960 yıllarında müvekkilinin kök murisi … tarafından imar-ihya edildiğini, murisin ölümü ile mirasçıları arasında yapılan paylaşım uyarınca taşınmazın müvekkilinin annesine düştüğünü, müvekkilinin de taşınmazı annesinden 1986 yılında satın aldığını, o tarihten bu yana tarım arazisi ve zeytin bahçesi olarak kullanılageldiğini, taşınmazın 1960 yıllarında yani 31.12.1981 tarihinden önce orman vasfını kaybettiğini, tamamının orman sınırları dışarısına çıkarılması gereken taşınmazlardan olduğunu, müvekkilinin kullanımın da olan taşınmaz kısmında yangın meydana gelmediği gibi … mahallesinde meydana gelen yangının 31.12.1981 tarihinden çok sonra 2004 yılında gerçekleştiğini öne sürerek 2/B uygulama tespitinin, özellikle sonradan yapılan düzeltme işleminin iptaline, 2/B uygulama çalışmaları esnasında sehven orman sınırları dışarısına çıkarılmayan kısmın tespiti ile bu kısmın P.XCII nolu taşınmaza dahil edilmek sureti ile 2/B vasfı ile orman sınırları dışarısına çıkarılmasına ve bu taşınmaza müvekkilinin zilyet olduğunun tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … İdaresi vekili cevap dilekçesinde; davacının, halen tahdit içinde olan yerlerin, hangi nedenle olursa olsun orman sınırları dışına çıkartılması için idareyi zorlayıcı nitelikte dava açma hakkı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, öncesi orman olan bir yerin 2/B uygulaması ile ancak Hazine lehine orman sınırı dışına çıkarılabileceği, bu nedenle şahısların orman tahdidi içinde kalan bir taşınmazın 2/B uygulamasına konu edilerek orman sınırları dışına çıkartılmasını talep etme olanağının bulunmadığı, hangi nedenle olursa olusun, orman rejimi dışına çıkartma konusunda, orman yönetimini zorlayıcı nitelikte dava açılamayacağı, yine davacının beyanlar hanesine zilyetlik şerhi konulması talebinin, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılıcak 2/B arazileri hakkında daha sonra yapılacak kullanım kadastrosu çalışmalarına karşı öne sürülebileceği, dosyada dava konusu taşınmazın bulunduğu … Mahallesinde Ek 4 üncü madde kapsamında kullanım kadastro çalışmalarının değil, yalnızca Hazine adına orman sınırları dışarısına çıkarma işleminin yapıldığı, 2/B uygulamasına konu olmayan taşınmaz hakkında 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 sayılı Kanun) 5831 Sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (5831 sayılı Kanun) 8 inci maddesi ile eklenen Ek-4 maddesi gereğince işlem yapılmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince keşif kararı verilmiş olmasına rağmen keşif kararından herhangi bir ara karar ile dönülmeksizin ve keşif icra edilmeksizin doğrudan davanın reddine karar verilemeyeceğini, dava konusunun 2/B vasfı ile orman sınırları dışına çıkartılmasından ziyade 2/B vasfı ile orman sınırları dışarısına çıkartılmış olan bir alanın sınırlarına ve m²’sine yönelik bir itiraz olduğunu, davacının davalı idare tarafından yapılan bu işleme karşı dava açma hakkının kanunda açık olarak belirtildiğini, mahkemece keşif yapılması ve yapılacak olan keşif sonucu taşınmazın değerinin tespiti ile eksik harcın davacı tarafından ikmalinin gerektiğini, bu sayede taşınmazın değerine göre davacının temyiz yoluna başvuru yapıp yapamayacağı hususunun tespit edilerek davacının hak kaybınını önüne geçilmiş olacağını, mahkemece eksik inceleme yapıldığını öne sürerek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus olmadığı açıklanarak, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinini 2019/497 Esas, 2019/640 Karar sayılı dosyasında, benzer mahiyyette ve değer olarak dava konusu taşınmaza yakın değerde taşınmaz için verilen karar sonucunda temyiz yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş olmasına rağmen; iş bu dosyada kararın kesin olduğunun belirtildiği, müvekkilin hak kaybının önlenmesi açısından iş bu dosya için de temyiz yoluna başvurulduğu açıklandıktan sonra, istinaf dilekçesinde belirtildiği üzere eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayalı olarak kurulan hükmün hatalı olduğunu öne sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Ek Karar
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 02.01.2020 tarihli ek kararı ile dava konusu taşınmazın harca esas değerinin hüküm tarihi itibarı ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesi uyarınca belirlenen kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

D. Ek Kararın Temyizi
Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesince temyiz yoluna başvuru talebinin, emsal olarak belirtilen aynı Dairenin 2019/497 Esas, 2019/640 Karar sayılı ilamına değinilmeksizin, gerekçesiz olarak reddedildiğini, oysa ki; aynı bölgede bulunan benzer mahiyetteki ve benzer değerdeki taşınmaz için Bölge Adliye Mahkemesinin aynı dairesi tarafından verilmiş olan 2019/497 Esas, 2019/640 Karar sayılı kararda temyiz yolunun açılmış olmasına rağmen, iş bu kararda temyiz yolunun kapatıldığını, aynı bölgede bulunan aynı değere sahip her iki taşınmaz için ayrı karar verilmiş oluşunu anlamanın güç olduğunu, içtihat birliği açısından benzer mahiyete olan her iki taşınmaz için temyiz yolunun açılması gerektiğini belirterek ek kararı temyiz etmiş; asıl karara yönelik temyiz itirazlarını da tekrarlamıştır.

E. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek-4. Maddesi,

3. Değerlendirme
Anayasa’nın 36. maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36 ıncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ıncı maddesinde de herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmıştır. Buna göre, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.

28.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen Ek 6 ıncı maddesi ile “Kadastro Mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar ve değere bakılmaksızın 12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir.” hükmü getirilmiştir. Hükmün gerekçesinde belirtildiği üzere, bu madde ile söz konusu davaların miktar veya değerine göre istinaf veya temyiz yoluna tabi olup olmadığıyla ilgili uygulamada oluşan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuk güvenliği ile hukuki belirlilik ilkesi, 28.07.2020 tarihli ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen Ek 6 ıncı maddesi karşısında, tereddüte yol açan usul kurallarının hakkaniyete halel getirecek kadar aşırı şekilci olarak uygulanmaması ve adalet duygusunun rencide edilmemesi gerektiği de gözetildiğinde, 03.10.2019 tarihli karara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek kararın kaldırılarak istinaf talebinin esastan reddine dair kararın incelenmesine geçildi.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

54,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.