Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/10534 E. 2023/1614 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10534
KARAR NO : 2023/1614
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1939 E., 2019/633 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan redddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2016/37 E., 2018/34 K.

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. … ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında yapılan tesis kadastrosu sırasında, 3946 pasel sayılı 605,43 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı yasanın 18. Maddesine istinaden, bahçe vasfıyla, … adına tespit edilmiştir.

2. Davacı … dava dilekçesinde; … ili … ilçesi … Mahallesi 3946 parsel no.lu 605,43 m² yüzölçümlü taşınmazın ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiğini, taşınmazın 1970’li yıllardan beri … ‘in açtığı lokanta ve mesire yeri, piknik alanı ve benzeri amaçlarla kullanılmakta olduğunu, taşınmazın bir kaç kez el değiştirdiğini, 03.11.1998 tarihinde Hayrettin Büyüktepe ve … zilyetliğinde ve fındıklık iken, … ile kendisi tarafından bu yerin köy senedi ile satın alındığını, daha sonra kendisinin bu taşınmazı …’dan tümü ile satın aldığını belirtilerek, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle taşınmazın belgesizden adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalılar cevaplarında; davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden itibaren kanunun aradığı 20 yıllık zilyetliğin nizasız ve fasılasız olarak davacı lehine gerçekleşmediği, bu zilyetlik süresinin gerçekleşmiş olması ihtimalinde dahi evveliyatı orman olan bir taşınmazın zilyetlikle kazanımının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın bulunduğu yerde arazi kadastrosunun 1954 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık sürenin geçtiğini, taşınmazın hiçbir zaman orman olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın 1954 arazi kadastrosunda orman olarak tapulama dışı bırakıldığı, Maşukiye Beldesinde ilk orman kadastrosunun 1984 yılında yapılarak, sonuçlarının 03.04.1986 ila 03.10.1986 tarihleri arasında ilan edildiği, itirazsız yerlerde 03.10.1986 tarihinde kesinleştiğine, davacının, dava konusu yerle ilgili kadastro tespitinden önce 17.12.2002 tarihinde … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu tescil davasının takip edilmediği gerekçesiyle 20.05.2004 tarihinde işlemden kaldırılmasına, 29.09.2004 tarihinde ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 409/5 inci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, açılmamış sayılmasına karar verilen davaların, 3402 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinde tanımlanan görülmekte olan davalar mahiyetinde olmadığına, orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden itibaren 20 yıllık süre geçmeden … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/930 Esas, 2009/288 Karar sayılı dosyasında açılmış olan davanın lehe bilirkişi raporları, mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarına rağmen 20 yıllık sürenin geçmediğinin fark edilmesi nedeniyle davanın takipsiz bırakılmış olmasına, davacının tespitten önce açtığı bu dava nedeniyle 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde yazılı nizasız 20 yıllık malik sıfatıyla zilyet bulunma şartının davacı lehine gerçekleşmemiş olmasına göre İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen belirlenecek nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’ nun 14 ve 17 nci maddeleri ile 6831 sayılı Orman Kanunu’ nun 1 inci ve devamı maddeleri,

3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında da kabul edildiği üzere dava konusu taşınmaz, 1954 yılında orman vasfıyla tescil harici bırakılmış ise de, orman sınırları dışında bırakıldığı 1986 yılında kesinleşen orman tahdidi sonrasında, koşullarının gerçekleşmesi halinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma imkanı bulunduğuna, somut olayda gerek eldeki dosya, gerekse … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin açılmamış sayılmasına karar verilen 2002/930 Esas sayılı dosyasında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları karşısında taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğunun ve davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun belirlenmiş olmasına ve her ne kadar İlk Derece Mahkemesince nizasız (davasız) koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, hükme konu edilen … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/930 Esas sayılı dosyanın 20.05.2004 tarihli celsesinde dosya işlemden kaldırıldıktan sonra 29.09.2004 tarihinde 1086 sayılı Kanun’un 409/5 inci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olduğunun belirlenmemiş olması karşısında, bu kararın, taşınmazın üzerindeki zilyetliğin nizasız (davasız) sürdürülmesi koşulu yönünden aleyhe hüküm ifade etmeyeceğinin anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesince, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.