Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2020/901 E. 2020/7294 K. 17.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/901
KARAR NO : 2020/7294
KARAR TARİHİ : 17.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Tazminat

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, dava konusu 103 ada 34 parsel sayılı taşınmazın malikinin vekil edenlerinden … Köyü Tüzel Kişiliği olduğunu, yine vekil edenlerinden … Çelik Kapı İnş. Çelik Konstrüksiyon Mühendislik Danışmanlık Lojistik San. Ve Tic. Ltd. Şti’ nin ise dava konusu taşınmazı 16.06.2011 tarihinde 6 yıllığına … Köyü muhtarlığından tesis yapmak amacı ile kiraladığını, davalılardan …’nün sorumluluğunda bulunan söz konusu taşınmazın bulunduğu mevkide, davalılardan … İnşaat Nak. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yol çalışması yapıldığını, yol çalışması sonucu çıkan hafriyatın vekil edenlerinin rızası olmaksızın dava konusu taşınmaza döküldüğünü, söz konusu hafriyatın taşınmazın büyük kısmını kapladığını, yapılan çalışmalardan vekil edenlerinin zarara uğradıklarını belirterek, dava konusu taşınmaza davalılar tarafından yapılan müdahalenin önlenmesi ile vekil edenlerinin uğradıkları zararın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu taşınmazın bulunduğu yolda vekil edeni … ile diğer davalı … İnş. Nak. Ve Tic. Ltd Şti (… İnşaat ) arasında yol yapımı çalışması nedeni ile sözleşme yapıldığını, şirketin çalışmalarına başladığını, sözleşmenin 35. maddesi gereğince yol yapım çalışmaları süresince vuku bulacak kazalardan ve bu kazaların sebep olduğu zararlardan yüklenici firmanın doğrudan doğruya sorumlu olduğunu, dava konusu yerin …’nün kamulaştırma ağında olmadığı gibi taşınmaza elatmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın kendileri yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … İnşaat Nak. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili, yetkisizlik, hak düşürücü süre yönünden itirazları olduğunu, davacı şirketin dosyaya kira sözleşmesi sunmadığını, yer teslimi de yapılmadığını, dava konusu yerde vekil edeni şirketin değil … İnşaat şirketinin yol yapım çalışması yaptığını, yapılan yol yapım çalışmaları sırasında … İnşaat şantiye şefi ile … Kalkındırma Kooperatifi Başkanı ve aynı zamanda … Köyü Muhtarı …’nin rızalarıyla 15.05.2011 tarihinde yapılan anlaşmaya göre şantiye kurulup hafriyat çalışması yapıldığını, bu çalışmaların tamamen iyi niyetli ve izin alınarak yapıldığını, … İnşaat ile imzalanan sözleşme ekinde Kooperatif Tüzel Kişiliğine ait tapu kaydı olduğunu, bu tapu kaydına güvenerek dava konusu yeri kullandıklarını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk hükümle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, 1 Hukuk Dairesi 14.05.2015 tarihli ve 2014/7051 Esas 2015/7384 Karar sayılı ilamı ile ‘…öncelikle davada ileri sürülen isteklerden elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir…’gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkemece, bozmaya uyma kararı verilerek, yeniden yapılan yargılama neticesinde, davacıların taleplerinin TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kurallarına aykırı olduğu ayrıca Karayolları ile … şirket arasında Eser sözleşmesi gereğince sorumlu olmayacağı ve davacı … Çelik kapı ve … Köyü Tüzel Kişiliğince ispatlanmış bir somut bir zararın olmadığı gerekçesi ile her iki davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 103 ada 34 parsel sayılı taşınmazın 10.825,30 m2 yüzölçümünde ve kargir bina ve tarla niteliğinde, davacılardan … Köyü Tüzel Kişiliği adına tam payla 19.08.1997 tarihli kadastro işlemi ile tapuya tescil edildiği, davacılardan … Köyü Muhtarlığı ile davacı şirket arasında 16.01.2011 tarihinde mevkii belirtilen yere ilişkin şirket çalışanları için kullanılmak üzere 6 yıllık kira sözleşmesi imzalandığı, davalıların ise 15.05.2011 tarihli … Köyü Muhtarı ve … İnşaat Şantiye Şefi arasında imzalanan tutanağı dosyaya sunduğu, yine davalılardan … ile … İnşaat arasında 06.08.2008 tarihinde … arası toprak işleri, sanat yapıları ve üst yapı işleri için yapım işlerine ait tip sözleşme imzalandığı, davalıların tapuda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının olmadığı anlaşılmaktadır.
Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.
Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.
Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, her ne kadar, Mahkemece, davalı şirketin çalışmalarını sürdürdüğü süre zarfında gerek … köyü gerek … inşaatın Davalı … ve … inşaata resmi olarak dava konusu yeri boşaltmaları için herhangi bir başvurularının olmadığı, davalı … inşaatında … köyü muhtarı ile yaptığı anlaşmaya güvenerek iyiniyetli olarak o yerde şantiye kurup çalışmalarını yaptığı, davacıların taleplerinin MK 2 dürüstlük kurallarına aykırı olduğu ayrıca Karayolları ile … şirket arasında Eser sözleşmesi gereğince sorumlu olmayacağı ve davacı … Çelik kapı ve … Köyü Tüzel Kişiliğince ispatlanmış bir somut bir zararın olmayışı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu 103 ada 34 parsel sayılı taşınmazın malikinin davacılardan … Köyü Tüzel Kişiliği olduğu tapu kayıtları ile sabittir. Yine davacı şirketin dava konusu yere ilişkin, tapu maliki ile yaptığı kira sözleşmesi dosyada mevcuttur. Davalıların ise kayıttan ve mülkiyetten bir hakları olmadığı gibi, dosyaya sunulan ve malik olmayan kişi/tüzel kişi ile imzalanan tutanağın da, az yukarıda bahsedilen açıklamalar ışığında, davacının mülkiyet hakkından üstün sayılamayacağı ortadadır. O halde, Mahkemece, yapılması gereken iş, dava konusu yere ilişkin davacı şirket tarafından sunulan kira sözleşmesinin, davalı şirketin çalışmalarına ne zaman başladığı da tespit edilerek, bu çerçevede irdelenmesi, davalılardan … ile … İnşaat arasında yapılan sözleşmenin dava konusu yere ilişkin olup olmadığının, yine … şirketi ile davalı şirketin aynı şirket olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi, eser sözleşmesinin, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. ve devamı maddeleri (6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddeleri) uyarınca, tarafları bakımından bağlayıcı olacağı, ancak sözleşmenin tarafı olmayan, eserin yapımından zarar gören bakımından hüküm ifade etmeyeceği hususlarının davalı … Müdürlüğüne yöneltilen dava yönünden düşünülmesi, tüm bunlar bir bütün halinde değerlendirildikten sonra, toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi olmalıdır. Bahsi geçen hususlar düşünülmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yanlış olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.