YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/714
KARAR NO : 2021/4900
KARAR TARİHİ : 09.06.2021
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.09.2018 tarihli ve 2014/1301 Esas, 2018/364 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili; dava konusu taşınmazın 1/4 hissesinin … adına kayıtlı olmasına rağmen taşınmazın tamamının zilyetliğinin 20 yılı aşkın süredir vekil edeninde olduğunu TMK’nin 713/2. maddesindeki kazanma koşullarının gerçekleştiğini ve bu maddede yer alan “maliki tapu kaydından anlaşılamayan ” veya “20 yıl önce ölmüş” hukuki nedenlerine dayandıklarını bildirerek … adına kayıtlı 1/4 hissesinin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 30/05/2016 tarihli harita ve fen bilirkişisi raporunda A harfi ile gösterilen 3.130,99 m2’lik taşınmazın davalı adına olan hissesi oranındaki tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olup, davacı … davalı … vekillerinin istinaf yoluna başvurması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesince davacı tarafın istinaf başvurusunun reddi, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile davanın tümden reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/2. fıkrasında yer alan; “…maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan..” ve “ …maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
1.Davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre yerinde görülmemiştir.
2.Davacı vekilinin “maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK’nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. TMK’nin 713. maddesinin 1.fıkrasında; ” tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Tapu iptali ve tescil davalarında, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılır. TMK’nın 713/2. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesi mümkündür. Çünkü bu tür davalar kamu düzeni ağırlıklı davalar olup, bir bakıma re’sen araştırma ve inceleme ilkesine tabi bulunmaktadır. Bu nedenle TMK’nın 713/2. maddesindeki nedenlere dayanılarak açılan iptal ve tescil davalarında tapu maliki ölü ise mahkemece sonradan belirlenecek mirasçılarına davanın yöneltilmesi mümkündür. Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamaları bu yöndedir.
O halde Mahkemece; davada TMK’nın 713/2. maddesinde yer alan “bilinmeme” sebebinin yanında ”ölüm” nedenine de dayanıldığı hususu da gözetilerek, davacı vekiline Hazine de hasım gösterilmek suretiyle tapu maliki …’nın veraset ilamını sunması için süre ve imkan tanındıktan ve usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle reddine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.