Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2020/4539 E. 2021/763 K. 02.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4539
KARAR NO : 2021/763
KARAR TARİHİ : 02.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Terkin

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan …, …, davalılardan … vekili, davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı Hazine vekili, dava konusu 1105 parsel sayılı taşınmazın tahmini 3.176,47 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını açıklayarak, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının tapusunun iptaliyle tapu sicilinden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … vekili ile davalılardan …, …, … davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile 1105 parsel sayılı taşınmazın jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi …’ın 15.02.2015 tarihli raporunda kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasında kalan ve (A) harfi ile gösterilen 1.551,82 m2 miktarındaki kısmının ve (B) harfi ile gösterilen 1.144,74 m2 miktarındaki kısım ile (C) harfi ile gösterilen 466,63 m2 miktarındaki Akdeniz içerisinde kalan kısımların tapusunun iptali ile tapu sicilinden terkinine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan … vekili, davalılardan … ve … vekili ile davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu’nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ile sicilden terkini isteklerine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılardan … vekili, davalılardan … ve … vekili ile davalılardan … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Bilindiği üzere; 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun “kıyı kenar çizgisini” belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddelerinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında “kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine” işaret edilmiştir. 3621 sayılı Kanun’un 5. ve 9. maddelerine göre de kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur. Uzman bilirkişilerin Yasa’nın ve İçtihadı Birleştirme Kararları’nın emredici hükümleri dışında, hiçbir bilimsel incelemeye, araştırmaya ve verilere dayanmaksızın belirlenen kıyı kenar çizgisine itibar etmek doğru değildir. Değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamı ve 3621 sayılı Kanun’un 5. ve 9. maddelerinde öngörüldüğü biçimde üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda bilimsel verilerden de yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur.
Somut olayda; bilirkişi heyetinin oluşumunda 3621 Sayılı Kanun’un aradığı koşullara uyulmadığı gibi, dosyaya ibraz edilen raporlarda da, az yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde herhangi bir araştırmaya yer verilmemiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece yeniden yapılacak keşifte 3621 sayılı Yasa’nın 9/2. maddesi ile 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif icra edilmesi ve kıyı kenar çizgisi araştırmasının yapılması, idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin krokinin de uzman bilirkişilerce uygulanması, mahkemenin bu çizilen kıyı kenar çizgisi krokisi ile bağlı olmayıp bizzat bilirkişi kurulu aracılığıyla kıyı kenar çizgisini belirlemeye yetkili olduğunun gözetilmesi, bilirkişiler tarafından belirlenecek kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisinin kroki üzerinde farklı renkler ile gösterilmesi, bu çizgiler arasında farklılık bulunduğu takdirde bu farklılığın nedenlerinin bilimsel gerekçelerle açıklığa kavuşturulması, dava konusu taşınmazın tamamen veya kısmen kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, yapılacak incelemede komşu ve yakın parsellere ilişkin kıyı çizgisi belirlemelerinin de gözönününde bulundurulması, raporda kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle, davalılardan … vekili, davalılardan … ve … vekili ile davalılardan … vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalılardan … vekili, davalılardan … ve … vekili ile davalılardan … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 02.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.