Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2020/413 E. 2020/1834 K. 26.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/413
KARAR NO : 2020/1834
KARAR TARİHİ : 26.02.2020

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 22.09.2016 tarihli ve 2016/1107 Esas, 2016/1192 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine, 25.01.2017 tarihle ek karar ile temyiz talebi reddedilmiş olup, davacı üçüncü kişi vekilinin ek kararı temyiz etmesi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı üçüncü kişi vekili, 13.07.2016 tarihinde müvekkiline ait işyerinde haciz uygulandığını, haciz uygulanan işyerinin kurulduğu günden bu yana müvekkili şirkete ait olduğunu, İİK’nin 99.maddesi uyarınca 3.kişi elindeyken istihkaklı olarak haciz yapılması durumunda İcra Müdürlüğünce alacaklıya dava açmak üzere 7 günlük süre tanınması gerektiğini ancak Bursa 19. İcra Müdürlüğünün bunun yerine hatalı olarak İİK’nin 96-97. maddesindeki prosedürü işlettiğini ve dosyanın istihkak iddiası hakkında karar verilmek üzere İcra Mahkemesine sunulduğunu, bu işlemin kanuna aykırı olup, süresiz şikayete tabi olduğunu bildirerek, şikayetlerinin kabulü ile, alacaklıya “İstihkak davası açmak üzere 7 günlük süre verilmesi, dava açmadığı takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağı”nı bildiren muhtıra çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, İcra Müdürlüğünün henüz yapılan haczin İİK’nin 96-97 veya 99. maddesine göre yapılmış sayılacağı yönünde bir karar vermediği, davacının icra memur muamelesini hukuka aykırı buluyorsa mahkemeye dava açabileceği, İcra Mahkemesinin, İcra Müdürlüğüne haczin İİK’nin hangi maddesine göre yapacağına yönelik emir ve talimat vermesinin yasal olarak mümkün olmadığı, ancak icra memur işlemi şikayet konusu olabileceğinden, şikayetin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, 13.07.2016 tarihinde yapılan hacizde davacı üçüncü kişi şirketin istihkak iddiasında bulunması üzerine İcra Müdürlüğünce istihkak iddiası konusunda karar verilmek üzere dosyanın İcra Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği ve İcra Hukuk Mahkemesince takibin devamına karar verildiği, aynı dosyada 12.08.2016 tarihinde yapılan haciz sırasında davacı 3. kişi şirket vekili …’nun haciz mahallinde hazır bulunduğu, bu durumda, İcra Müdürlüğünün takibin devamına dair kararını ve dolayısıyla İcra Müdürlüğünün 13.07.2016 tarihli hacizle ilgili olarak İİK’nin 97. maddesi gereğince işlem yapılmasına dair 28.07.2016 tarihli kararını en geç bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerektiği, ancak bu tarihten itibaren yedi günlük şikayet süresini geçirdikten sonra 22.08.2016 tarihinde İcra Müdürlüğü işlemine dair şikayette bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin, 7 günlük yasal süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin tümden reddine ilişkin kararında yukarıda açıklanan gerekçelerle sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmadığından, davacının istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 20.12.2019 tarihli ek kararıyla, temyize konu karar kesin olup, temyiz kabiliyeti bulunmadığından davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş, bu kez temyiz isteminin reddine dair ek karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nin 96 ve 97. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayet istemine ilişkindir. Söz konusu kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğundan bahsedilemez. Bu sebeple, temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince şikayetin süresinde yapılmadığından bahisle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de, davacı üçüncü kişinin haczin İİK’nin 99. maddesi gereğince yapılması gerektiğine yönelik şikayeti, kamu düzeniyle ilgili olup süresiz şikayet niteliğinde olduğundan, üçüncü kişi vekilinin şikayeti ile ilgili olarak tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, talep hakkında karar vermek gerekirken, şikayetin süre yönünden reddine dair karar verilmesi gerektiğine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi doğru değildir.
2. Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nin 353/b maddesinde “2)Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yazılı olduğu şekilde kararın gerekçesi değiştirilmiş olduğundan, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken kararın sonuç itibari ile doğru olduğunun kabulü ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Üçüncü kişi vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.