Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2020/370 E. 2020/1864 K. 26.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/370
KARAR NO : 2020/1864
KARAR TARİHİ : 26.02.2020

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, hükmün kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olup, hükmün davalı alacaklı vekili ile davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, 22.07.2008 tarihinde haczedilen menkulün, müvekkili ile borçlu Şirket arasında aktedilen Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında kaldığını, 3226 sayılı Yasa’nın 19. maddesi gereğince haczedilemeyeceğini ileri sürerek, istihkak davasının kabulü ile haczin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, haczin borçlu Şirketin faaliyet adresinde gerçekleştirildiğini, haciz esnasında üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulmadığını, davanın borçlu ile danışıklı olarak açılarak alacaklının alacağına ulaşmasının engellenmeye çalışıldığını, Finansal Kiralama Sözleşmesinin yasaya uygun olup olmadığı konusunda fikir edinemediklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda, davalı alacaklı tarafından davacı … Şirketine ait makina üzerindeki haczin yargılama sırasında kaldırıldığı, davalı alacaklının haczi üçüncü kişiye zarar vermek amacı ile kötü niyetli olarak yaptığına ilişkin bir delil bulunmadığı da gözönünde tutularak konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı alacaklı yararına vekalet ücretine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi üzerine Dairemiz 2013/17438 Esas, 2014/19180 Karar sayılı, 24.10.2014 tarihli karar ile, dava konusu hacizli taşınır mallar üzerindeki haczin 17.06.2011 tarihinde kaldırıldığının anlaşıldığı, bu durumda “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak yargılama giderinin, bu arada avukatlık ücretinin alacak miktarı ile haczedilen taşınır malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak, davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerektiği, bunun ise tarafların hangisinin haklı olduğu hususunda gerekli araştırmanın yapılarak kanıtların toplanması ve değerlendirilmesi ile mümkün olduğu, davanın konusuz kalması halinde, mahkemenin yargılamaya devam ederek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi gerekteğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, Mahkemece, davalı tarafın davaya konu mahcuzlar üzerindeki haczi kaldırdığı dolayısıyla davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla açılan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davanın açılmasında davalı tarafa atfı kabil bir kusur bulunmadığı kanaatine varılarak davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, ayrıca dosyanın mahiyeti ve dava konusu icra takibine ilişkin olarak taraflara karşılıklı kusurları bulunmadığı gerekçeleri ile taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş, karar davalı alacalı vekili ve davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nin 96. ve devamı maddeleri gereğince üçüncü kişi tarafından açılmış istihkak davasıdır.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya kapsamına göre borçlu ve üçüncü kişi vekilleri takip dosyasında istihkak iddasında bulunarak dilekçeye Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi, sözleşmenin feshine ilişkin Noter ihtarı gibi belgeler eklenmiş, alacaklı vekilince istihkak iddiası kabul edilmemiş ve eldeki dava açılmıştır. Bu durumda davacı üçüncü kişinin davanın başındaki haklılık durumu göz önüne alınarak lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılıp yine taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenler ile davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenler ile davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 25,20 TL’nin temyiz eden davalı alacaklıdan alınmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı üçüncü kişiye iadesine, 26.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.