Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2020/2692 E. 2020/7736 K. 01.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2692
KARAR NO : 2020/7736
KARAR TARİHİ : 01.12.2020

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde bedelinin tamamı davacı tarafından ödenerek satın alınan ancak tapuda davalı adına tescil edilen taşınmazlar bulunduğunu açıklayarak; mal rejiminin tasfiyesini ve davacı tarafından davalıya devredilen taşınmazın bedelinin tamamı, diğer taşınmazlar yönünden ise katkısı belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla TMK’nin 227. maddesi hükmü gereği tespit edilecek şimdilik 10.000,00 TL katkı payı alacağının davalıdan faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. 26.11.2015 havale tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazlar yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağının tahsili olarak taleplerini ıslah etmiş, bilirkişi raporu sonrası sundukları 28.01.2016 havale tarihli dilekçelerinde dava konusu olup alacak hesaplanmayan 391 ve 392 parsel sayılı taşınmazlara yönelik itiraz etmekle birlikte bilirkişi raporunda dava konusu 3295 ada 1 ve 2 parseller ile 3180 ada 15 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tespit edilen 199.276,66 katılma alacağı miktarına göre bakiye harcı tamamlamıştır.
Davalı … vekili, davacının malvarlığının edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını, taşınmazların davalının kişisel mallarından gelen para ile alındığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, TMK’nin 202 ve devam eden maddeleri kapsamında davacının talebinde haklı olduğu değerlendirilmekle, davanın kabulüne 199.276,66 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde, Dairenin 05.12.2017 tarihli ve 2016/8131 Esas, 2017/16135 Karar sayılı ilamıyla dava konusu 3295 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar ile 3180 ada 15 parsel sayılı taşınmazda davalı lehine denkleştirme yapılması gerektiği, kabule göre de davacı tarafın dava dilekçesinde konu ettiği ancak alacak hükmedilemeyen taşınmazlar bulunmakla davanın kabulü değil davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik hüküm tesis edilmesi gerektiğine işaret edilerek, hükmün açıklanan yönlerden davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından yapılan karar düzeltme isteği ise yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, davacının dava konusu edilen 3295 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar için toplam 27.000,00 TL ve dava konusu edilen 1380 ada 15 parsel numaralı taşınmaz için 136.101,70 TL katılma alacağı olduğunun tespitine, karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dava konusu edilen 392 parsel ve 391 parsel sayılı taşınmazlar açısından davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin 3180 ada 15 parsel sayılı taşınmaza yönelik ve davacı vekilinin katılma alacağında faiz başlangıç tarihine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava hakkında verilen karar yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Yerel Mahkeme tarafından Daire bozmasına uyulmuşsa da, hüküm ve esas alınan hesap raporu incelendiğinde bozma gereğinin dava konusu 15 parsel sayılı taşınmaz yönünden tam yerine getirilmediği, denkleştirmenin hatalı yapıldığı ve katılma alacağı için kararlaştırılan faiz başlangıç tarihinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde denkleştirme, TMK’nin 230. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir. Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır. Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.”. Mal rejimi sona erdiğinde mevcut mallar yönünden tasfiye hesaplamasında malın edinilmesinde, iyileştirilmesinde veya korunmasında yapılan katkı yönünden denkleştirme yapılabilmesi için öncelikle katkının yapıldığı tarihte malın değerinin tespitine ve katkının bu değer içindeki oransal karşılığının belirlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Katkı oranı bu şekilde belirlendikten sonra, bu oranla paylaşıma konu malın tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri çarpımı sonucu eş lehine denkleştirilecek miktar tespit edilir.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde, tasfiye konusu 1 ve 2 parseller yönünden davalı kadının kişisel malı olup satılan araç bedelinin denkleştirmesinin Kanun’a ve yerleşik içtihatlara uygun yapıldığı anlaşılmaktadır. Hesaplamada, aynı gün satın alınan 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların 13.10.2014 tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda belirlenen edinme tarihi itibariyle toplam değerleri içinde davalı kadının kişisel malı niteliğindeki aracın satış bedelinin oransal karşılığı bulunmuş, bu katkı oranı 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların yine aynı teknik raporda belirlenen tasfiye tarihindeki sürüm değerleriyle çarpımı sonucu denkleştirme miktarı tespit edilmiştir. Davacı lehine, bu parseller yönünden sonuç olarak hesaplanan 27.000,00 TL katılma alacağı isabetlidir.
Tasfiye konusu 15 parsel sayılı taşınmaz yönünden hesaplamada ise parselin teknik bilirkişi heyet raporunda tespit edilen 27.04.2004 tarih itibariyle değerinin içinde dava dışı 8 nolu meskenin satış değeri olarak tapu senedinde geçen 27.000,00 TL bedelin oransal karşılığının bulunduğu, bu oran ile 15 parselin tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri çarpımı sonucu denkleştirme miktarının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belge incelendiğinde 15 parsel sayılı taşınmazın edinme tarihinin 27.04.2004 olmadığı, 23.05.2005 olduğu sabit olup; bu tarih itibariyle taşınmazın değerinin ne olduğu hususunda bir rapor aldırılmamıştır. Ayrıca, yine dosya kapsamından taşınmazların satış-alış tarihleri, para yatırma ve çekilmesine dair davalının … Bankası 429373 nolu hesap hareketleri gözetilerek, davalının kişisel malı dava dışı 8 nolu mesken satımından ele geçen paranın 27.000,00 TL değil 40.000,00 TL olduğu da gözetilmemiştir.
Mahkemece, öncelikle 15 parselin edinme tarihindeki değeri hususunda rapor aldırılmalıdır. Belirlenecek bu edinme tarihi itibariyle değer içinde dava dışı 8 nolu meskenin satımından gelen para olarak 40.000,00 TL paranın oransal karşılığı bulunmalıdır. Bu katkı oranı 13.10.2014 tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda belirlenen taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri çarpımı sonucu davalı lehine denkleştirilecek meblağ tespit edilerek sonrasında davacının 15 parsel sayılı taşınmaz yönünden katılma alacağı hesaplanmalıdır. Mahkemece, 15 parselin edinme tarihindeki değeri belirlenmeden, dava dışı 8 nolu mesken satımından gelen para 27.000,00 TL olarak esas alınıp yapılan denkleştirme sonucu belirlenen alacağa hükmedilmesi doğru değildir.
Faiz başlangıç tarihi yönünden hüküm incelendiğinde ise mahkemenin, davacı lehine belirlenen katılma alacağına bozma sonrası verilen karar tarihi 12.03.2020 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Katılma alacağında, malların kural olarak tasfiye anındaki (TMK mad. 227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK mad. 232, 239/1) hesaba katılır. TMK’nin 239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” kuralı hüküm altına alınmıştır. Yargıtayın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir.
Somut olayda, bozma öncesi verilen karara en yakın tarihteki sürüm değerleri üzerinden katılma alacağı belirlendiğine göre tasfiye tarihinin bozma öncesi karar tarihi olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, 1 ve 2 parseller yönünden belirlenen 27.000,00 TL ile 15 parsel yönünden bozma sonrası yapılacak hesaplamayla belirlenecek toplam katılma alacağı miktarına tasfiye tarihi olan 05.02.2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Katılma alacağına bozma sonrası verilen karar tarihi 12.03.2020 tarihinden itibaren faiz işletilmesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece, açıklanan eksiklik ve hatalar giderildikten sonra temyiz edenlerin sıfatları ve kazanılmış haklar gözetilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere açıklanan yönlerden davacı ve davalı taraf lehine hüküm bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 01.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.