YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/217
KARAR NO : 2021/5414
KARAR TARİHİ : 23.06.2021
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul 14. Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul 14. Aile Mahkemesinin 05.03.2019 tarihli ve 2018/284 Esas, 2019/175 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Dava dilekçesinde, çocuk mahkemesinin koruma ve bakım tedbiri kararı gereği koruyucu aile yanına yerleştirilen …’ün evlat edinilmesinde ana/baba rızasının aranmamasına karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, evlat edinmede ana baba rızasının aranmamasına karar verilmesi istenen küçük, kuruma yerleştirilmiş olduğundan TMK’nin 312/1 hükmü gereği rızanın aranmaması kararının ancak evlat edinme işlemleri sırasında verilmesinin mümkün olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince istinaf isteminin esastan red kararı temyiz edilmiştir.
Dava, küçüğün gelecekte evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılacağı ileri sürülerek TMK’nin 309.madde kapsamında anne rızasının tespiti, olmadığı takdirde TMK’nin 311. maddesindeki sebepler ile annesinin evlat edinmede rızasının aranmamasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir.
Üzerinde durulması gereken husus; TMK’nin 312.maddesinde çocuğun evlat edindirilmesinde eksik olan ana ve/veya babanın rızasının aranmaması için davanın ne zaman açılabileceği ve bu kapsamda madde metninde ifade edilen “…kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce,” ibaresinden ne anlaşılması yani bu yerleştirme ile kast edilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı kapsamında çocuğun resmî veya özel bakım yurduna ya da koruyucu aile yanına yerleştirilmesi mi yoksa Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük (R.G. 15.03.2009 tarihli ve 27170 sayılı) hükümleri çerçevesinde evlât edinilecek küçüğün, bakım ve eğitimi için evlât edinme başvurusu uygun görülen kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi mi anlaşılmalıdır.
Öncelikle Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzüğün “Tanımlar” başlıklı 2.maddesindeki “Geçici bakım sözleşmesi” ile “Küçüğün yerleştirilmesi” başlıklı 11. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; yerleştirilmeden kast edilenin evlât edinilecek küçüğün, en az bir yıl süreyle bakım ve eğitimi için uygun görülen kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu, Tüzükte 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı kapsamında çocuğun resmî veya özel bakım yurduna yada koruyucu aile yerleştirilmesine dair herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanacak TMK’nin 312.maddesinde; küçüğün, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, düzenlemesi ile rıza aranmaması davasının gelecekte evlat edinilmek için kuruma yerleştirilen çocuk yönünden ana ve babadan birisinin rızasının eksik olması halinde bu rızanın aranmaması için dava açma imkanı tanındığı, maddenin devamında kural olarak açılacak davanın küçüğün yerleştirilmesinden önce açılması gereğine işaret edilirken bunun kuruma yerleştirme olarak anlaşılmasının maddenin amacına ters düşeceği, madde metninde iki farklı yerleştirme kelimesinin kullanıldığı, bu durumun da karışıklığa sebebiyet verdiği, ancak madde metni bir bütün olarak ve tüzük hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde “…kural olarak açılacak davanın küçüğün yerleştirilmesinden önce…” ibaresi ile kastedilenin evlât edinilecek küçüğün, en az bir yıl süreyle bakım ve eğitimi için uygun görülen kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim bu husus; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.12.2020 tarihli ve 2017/1926 Esas, 2020/1057 Karar sayılı ilamında tartışılmıştır. Buna göre; “…madde metninde geçen ikinci “yerleştirilme” ifadesinin küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesi olarak anlamak gereklidir. Diğer bir deyişle, bu fıkra kapsamında düzenlenen ana ve/veya babanın rızasının aranıp aranmayacağına yönelik karar, aracı kuruma yerleştirilen küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesinden önce verilmelidir. Nitekim burada amaç, devletin koruması altına alınmış olan küçüğün, evlat edinilmek üzere aile yanına yerleştirilmesinden önce, rızanın aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olması, küçüğün evlat edinme amacıyla yerleşmesinden sonra olumsuz bir karar verilmesi hâlinde doğacak zararların önlenmesidir. Küçük, Tüzük hükümleri gereğince, evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise, rızanın aranıp aranmaması kararı artık TMK’nin 312/2 maddesi gereğince evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir. Zira bu kararın evlat edinme işlemleri başlamadan önce yani kurumdaki evlat edinilecek küçük evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmeden önce verilmesi, evlat edinme sürecini hızlandıracak ve bu durum da küçüğün yararına olacaktır (Er, s. 73).”
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 24.01.2010 tarihinde evlilik dışı birliktelikten doğan …’ün 05.03.2010 tarihli koruma kararı ile kuruma, 11.05.2012 tarihinde ise koruyucu aile yanına yerleştirildikten sonra küçüğün evlat edindirilmesinde ana/babasının rızasının aranmaması konulu eldeki davanın açıldığı, Mahkemece, rıza aranmaması davasının kuruma yerleştirilmeden önce veya evlat edinme davası ile birlikte istenmesi gerektiği, kuruma yerleştirilmiş küçük için rıza aranmaması davası açmanın mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere TMK’nin 312. maddesin de yerleştirmeden kast edilenin, geçici bakım sözleşmesi ile küçüğün, evlat edinecek kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu, kuruma veya koruyucu aile yanına yerleştirilmenin evlat edinme davasında önce açılacak rıza aranmaması davasına engel teşkil etmediği, bu kapsamda evlat edinme davalarının kamu düzeninden olduğu ve re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu da gözetilerek küçükleri evlat edinme amacı ile evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmelerinin mevcut olup olmadığı, kurum kayıtları celp edilerek irdelenmesi, bu kapsamda bir yerleştirme mevcut değil ise, taraflara delillerini bildirmesi için süre verilip bildirmeleri halinde delillerin toplanması ve TMK’nin 311. madde kapsamında işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (38.) Hukuk Dairesinin 17.10.2019 tarihli ve 2019/1149 Esas, 2019/1562 Karar sayılı istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nin 373/1.maddesi gereği kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (38.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise İlk Derece Mahkemesi İstanbul (14.) Aile Mahkemesine gönderilmesine, 23.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.