Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2020/1340 E. 2020/2755 K. 01.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1340
KARAR NO : 2020/2755
KARAR TARİHİ : 01.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davalı …Yapı Elemanları ve İnş. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki davanın kabulüne, davalı … Plastik Boru İnş. Yapı Malz. İmalat ve San. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı …Yapı Elemanları ve İnş. Tic. Ltd. Şti. vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili; davalının vekil edeninin murislerinden intikal eden ve hissedarı olduğu … Köy 1760 parsele aralarında sözleşme bulunmadığı halde uzun süredir tecavüz ettiğini, bu nedenle davalı … Plastik Boru İnş. Yapı Malz. İmalat ve San. Ltd. Şti.’nden davacının hissesine vaki müdahalenin menine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla geriye dönük 5 yıl için şimdilik 1.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile hissesi oranında tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, davacı vekili dava dilekçesinde maddi hata olduğunu beyan ederek davasını ıslah dilekçesi ile davasını …Yapı Ele. ve İnş. Tic. Ltd. Şti.ne yöneltmiş, bu şekilde davaya devam edilmiştir.
Davalı … Plastik Boru İnş. Yapı Malz. İm. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin cevap dilekçesinde; davalı şirket aleyhine dava açılmış ise de söz konusu adresin bulunduğu bölgede herhangi bir plastik borusu veya yaptığı iş konusunda eşyalarının ve müdahalenin mevcut olmadığını, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini, müdahalenin de henüz ispat edilmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı …Yapı Ele. ve İnş. Tic. Ltd. Şti. vekilinin 01.12.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde; vekil edenin taraf olarak davaya dahil edilmesinin adil yargılanma haklarının zedelediğini, davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, yargıtay içtihatlarınında bu yönde olduğunu, esas yönünden de davanın reddi gerektiğini, yapılan hesaplamaların doğru olmadığını, davanın kötü niyetli olup reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, açılan davanın davalı … Plastik Boru İnş. Yapı Malz. İmalat ve San. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumetten reddine; davalı …Yapı Elemanları ve İnş. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki davanın kabulü ile “19.000,00 TL’nin 1.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 17.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ıslah edilen kısım için faiz istenmediğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmiş; hüküm, davalı …Yapı Elemanları ve İnş. Tic. Ltd. Şti. ve davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz başında fen ve hukukçu bilirkişilerin katılımıyla keşif icra edildiği, fen ve hukukçu bilirkişilerin ayrı ayrı hazırladıkları raporları dosyaya ibraz ettikleri, mahkemece hukukçu bilirkişinin ecrimisil hesaplamasına yönelik raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması (taraflara emsal kira sözleşmesi sunmaları için de süre ve imkan tanınmak suretiyle) mahallinde yeniden keşif yapılarak, gayrimenkul değerlendirme uzmanı, Elmakçı bilirkişisi ve ziraat mühendisinden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda, (taşınmazın büyüklüğü, niteliği, yöredeki rayiç ve çevre özellikleri de nazara alınarak) bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde davalı vekilinin müktesap hakkı saklı kalmak kaydıyla karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 01.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.