YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1122
KARAR NO : 2021/4745
KARAR TARİHİ : 03.06.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, dava konusu 4 parça taşınmazın taraflara murislerinden intikal ettiğini, dava dışı bir kısım mirasçıların da hisselerine isabet eden taşınmaz bölümlerini kendisine kiraya verdiklerini, ancak taşınmazlardan davalının engellemesi nedeni ile yararlanamadığını öne sürerek. 2011-2015 yıllarına ilişkin olarak toplam 6.950,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazlardan 485 parselin çorak olup 25-30 yıldır ekilmediğini, 1128 parselin 7 dönümünün dava dışı mirasçı … … tarafından, geriye kalan 19 dönümünün ise kendisi tarafından kullanıldığını, kendisinin kullandığı kısmın kıraç vasıflı olduğunu, tamamını kendisinin kullandığı taşınmazlardan, kıraç olan 1337 parsel sayılı taşınmaza iki yılda bir arpa buğday ekildiğini, 1775 parsel sayılı taşınmazı kendisinin kullandığını, bir yıl ekip bir yıl nadasa bıraktığını, davacının kendisi aleyhine ihtar çekmediğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 6.950,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar, verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki bentlerin dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalının yasal süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazlardan 485 parsel sayılı taşınmazın çorak olduğu için 25-30 yıldır kullanılmadığını beyan ettiği, beyanları hükme esas alınan davacı tanıklarının da aynı şekilde anılan taşınmazın 25-30 yıldır ekilip biçilmediğini beyan ettikleri, tüm bunların yanısıra ziraat mühendisi bilirkişinin yıllardır ekilip biçilmediği için taşınmazın zirai gelirinin olmadığını bildirdiği anlaşılmıştır.
O halde, Mahkemece davalının kullanımında olmadığı sabit olan bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş,hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3. Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin hak sahibi olmayan zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut uyuşumazlıkta ise, ecrimisil miktarının tayin ve tespiti için, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Mahkemece dosya içerisine getirtilen ilçe tarım müdürlüğünün verilerinin esas alınmadığı, bunun yanısıra hangi verilerin hesaplamada esas alındığı açıklanmadan soyut olarak ecrimisil bedelinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
O halde, Mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak, ilçe tarım müdürlüğü verileri uyarınca ecrimisil hesabı yapan bilirkişi raporu alınarak, davacının pay oranı ve dava dışı paydaşlarla yaptığı kira sözleşmesi de gözetilerek, toplanmış ve toplanacak dellilere göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.