YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1106
KARAR NO : 2021/4915
KARAR TARİHİ : 09.06.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkili ile davalının 249 ada 21 parsel sayılı taşınmazın müştereken maliki olduklarını, taşınmaz üzerine bina inşa edildiğini ancak henüz kat mülkiyetine geçilmediğini, taşınmaz üzerindeki binada bir adet dükkan olduğunu, dükkanın davalı tarafından kiraya verildiğini ve müvekkiline hiçbir surette ödeme yapılmadığını belirterek dükkana ait kira bedellerinden müvekkilinin hissesine düşen kısmın fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak suretiyle 5.000,00 TL’sinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu parsel üzerinde iki adet dükkan ve iki adet daire bulunduğu, tarafların murisinin ölümünden sonra, taraflar arasında yapılan şifahi ve fiili taksim neticesinde iki adet dairenin ve iki adet dükkandan birinin müvekkili, diğerinin de davacı tarafından kullanıldığını, tarafların bu duruma rıza ve muvafakat ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 10.620,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza yönelik ecrimisil istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir
Somut olayda; çekişme konusu 249 ada 21 parsel sayılı, A ve B bloktan oluşan altında dükkanları bulunan üç katlı apartman ve arsasının kayden tarafların murisi İsmail Şafak ile davada tanık olarak dinlenen … … ile … … arasında paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, İsmail Şafak’ın 23.12.1995 tarihinde vefatı üzerine davacı ile davalıyı mirasçı bıraktığı, keşfen yapılan belirlemeye göre zeminde fiilen zemin + 2 normal kattan oluşan 3 katlı betonarme binanın bulunduğu, bu binada yer alan dükkan ve daireler yönünden taksim savunmasında bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ve davalı taraf tanık deliline dayanmış, tanıklardan … … ile … … tarafların ortak tanığı olarak dinlenmiştir. Keşifte dinlenen tanık … …’ün “Söz konusu yer davacı ve davalıya babalarından kaldı. 1/4 hisseleri var. O hisse karşılığında 2 tane dükkan 2 tane de daire vardır. Şu anda yola cephesi olan dükkan ve daireyi davalı kullanırken, yola cephesi olmayan kuzey taraftaki daireyi davacı kullanıyor depoyu da müşterek olarak kullanıyorlar. Depoyu eşya koyma amaçlı olarak kullanmaktadırlar. Dükkanın yarısı benim yarısı da davalınındır. Dükkanın doğu tarafı benim batı tarafı davacınındır. Ben davalıya aylık 125 TL veriyorum. Ayrıca binanın bütün giderlerini karşılıyorum. Bu durumda kira bedeli yaklaşık 300-400 TL’ye tekabül eder. Örnek olarak geçenlerde 7.000 TL bakım masrafı yaptım. Babaları sağ iken davalı ön taraftaki dairede oturuyordu. Ön taraftaki dükkanı kullanıyordu. Davacıda arka taraftaki daireyi ve dükkanı kullanıyordu. Benim anladığım kadarıyla Aralarında paylaşım yapmadılar. Yapsalardı kat irtifakına çevirirlerdi. 1992 yılında bina yapıldı. O günden beri bu şekilde devam etmektedir. Ben aralarında bu yıldan beri aralarında ihtilaf çıkıp çıkmadığını bilmiyorum. Bir kavga dövüşleri olmadı.” şeklinde, tanık … …’in “Davalı ön tarafı, davacı arka tarafı kullanıyor. Senelerdir babaları olduğundan beri bu şekilde kullanırlar. Ben paylaşım olup olmadığını bilmiyorum. Babalarından beri böyle kullanıyorlar. Ben binanın diğer tarafını kullanıyorum. Bu sebeple biliyorum. Bizim buralarda adet erkeğe biraz daha iyi yer verilmesidir, zira erkek babasına anasına bakar. Ancak bu sebeple davalıya ön tarafın verilip verilmediğini ben bilemiyorum. Taraflar arasında rızai bir taksim olup olmadığını bilmem. 1993 yılından beri bu şekilde kullanıyoruz. Arka tarafta ki depoda davacının oğlunun eşyaları vardır. Davalı eskiden biraz kullanıyordu ancak şu anda bu depoyu kullanmıyor. Eskiden içeriye yorgan v.s bir şey olursa koyuyordu. En azından 2-3 veya 3/4 senedir davalı artık bu depoyu kullanmıyor. Dükkanın yarısı davacının yarısıda tanık …’ındır.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüş, dinlenen diğer tanıklarda dava konusu taşınmazda fiili kullanım biçimini doğrulamıştır.
Dosya içeriği ve tanık beyanlarından dava konusu binada yer alan 2 dükkan ile 2 dairenin tarafların murisine isabet ettiği, bu dairelerden birisinin çekişmesiz olarak davacı tarafından kullanıldığı, dava konusu dükkanın ise davalıya bırakıldığı sabittir. Bu durumda henüz kat mülkiyeti ya da kat irtifakına geçilmeyen dava konusu taşınmazda taraflar arasında fiili kullanım biçiminin oluştuğunun, dava konusu dükkanın davalı kullanımına bırakıldığının ve dava tarihine kadar da kullanımın bozulmadığının anlaşılması karşısında Mahkemece ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.