Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/591 E. 2019/3732 K. 04.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/591
KARAR NO : 2019/3732
KARAR TARİHİ : 04.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan Ahmet, Münir, Fahrittin vekili ve davalılardan Çağdaş, Fatma, Yetkin, Müzeyyen vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili, tarafların ortak murisleri Ahmet Yokuşoğlu’nun 02/11/2002 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılarına Çine ilçesi Evciler köyü 337, 569, 570, 573, 585, 595 ve 896 parsel sayılı taşınmazların kaldığını, ancak bu taşınmazların mirasçılar arasında paylaşılmasının mümkün olmaması, diğer paydaşların gayrimenkulu ücretsiz olarak kullanmaları ve müvekkilerinin kullanmasına izin vermemeleri sebebi ile ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini ileri sürerek, 5 yıl için 10.000,00 TL ecrimisilin mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir .
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır .
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı … vekili, davalılardan Ahmet, Münir, Fahrittin vekili ile davalılardan Çağdaş, Fatma, Yetkin ve Müzeyyen vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elbirliği malikleri arasındaki ecrimisil istemine ilişkindir .
Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazlarda tarafların iştirak halinde malik oldukları sabittir. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olayda, hangi davalının hangi taşınmazı kullandığı, tarafların taşınmazlarda kullandığı ya da kullanabileceği bölümlerin tespit edilmediği açıktır. Mahkemece, uzman bilirkişi heyeti marifetiyle mahallinde keşif yapılması, hangi davalının taşınmazların hangi bölümüne ne kadar müdahalesi olduğunun belirlenmesi, denetime elverişli, infazı mümkün kroki ve rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Yine mahkemece, ecrimisil hesaplaması yapılırken davacıların payının gözetilmemesi doğru olmadığı gibi davacıların dava dilekçesindeki 10.000 TL’lik talebi ıslah yoluyla 16.421 TL’ye yükseltmelerine karşın yapılan ıslah dikkate alınmaksızın hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … vekili; davalılardan Ahmet, Münir, Fahrittin vekili ile davalılardan Çağdaş, Fatma, Yetkin ve Müzeyyen vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi .