Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/5727 E. 2020/4528 K. 06.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5727
KARAR NO : 2020/4528
KARAR TARİHİ : 06.07.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil (TMK 713/2)

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 421 sayılı parselin vekil edeninin murisi … tarafından yaklaşık 70 yılı aşkın süreden beri aralıksız çekişmesiz malik sıfatıyla kullanıldığını, olağanüstü kazanma yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğini belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile … mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu taşınmazın kayyımlık ile idare edildiğini, İstilyan Filbo vereselerine ait olduğunu, kayıt maliki ölmüş ve hiçbir mirasçı bırakmamış ise son mirasçısının Hazine olması gerektiğini belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, ilk olarak davanın niteliği gereği husumetin tapu malikine yöneltilmesi gerektiği açıklanarak sıfat yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı … vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 05.05.2014 tarihli ve 2013/14728 Esas, 2014/8798 Karar sayılı ilamı ile tüm mirasçılar adına tescil istendiğinden davacı tarafta aktif dava ehliyeti bakımından taraf teşkilinin sağlanması; tapu kayıt malikinin davalı olarak gösterilmediği, Mahkemece yeterli araştırma yapılmadığından tapu kayıt maliki sağ mı ölü mü bilinen bir kişi mi bilinmeyen bir kişi mi bu hususların bilinmediği, bu bakımdan kayıt malikinin hasımlı veraset belgesinin alınması için davacı tarafa süre verilmesi; HMK’nin 31. madde uyarınca davacı tarafa hangi hukuksal sebebe dayandığının açıklatılması ve kadastro tutanağının dosya arasına alınması gerektiğinden bahisle bozulması sonrasında, bozmaya uyularak devam eden yargılama neticesinde; davanın kabulüne, 421 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile İskenderun Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/293 E. ve 2005/260 K. sayılı veraset ilamındaki paylar oranında … mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş olup; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/2. maddesi uyarınca ölüm ve bilinmeme hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu 421 parsel sayılı taşınmazın 135 m2 kargir ev niteliğinde olduğu ve tesis kadastrosu ile 29.12.1926 tarihinde İstilyan Filbo Veresesi adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK’nin 713/2. maddesindeki düzenlemedir. Anılan madde de, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ….bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Kanundaki “…Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…” düzenlemesinden; tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, Yargıtay İçtihatlarına göre, tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden genel olarak gerekli dikkati gösteren kişilerin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller amaçlanmıştır. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir (Yargıtay HGK’nin 10.4.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar: 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Soyut ve nam-ı mevhum(sanal, mevcut olmayan hayali kişi) bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir.
Kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül(el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilemez.
Somut olayda; Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere tercüme edilen tapulama tutanağında “İstilyan Filbo Suriye ve İskenderun’da ikamet etmektedir. …” olarak belirtildiği anlaşıldığına göre; tapu kayıt malikinin bilinen bir kişi olduğu açıktır. O halde; bilinmeme sebebi uyarınca davanın redde mahkum olduğu tereddütsüzdür.
Ölüm sebebine gelince; Mahkemece davacı tarafa kayıt malikinin hasımlı mirasçılık belgesini almak üzere verilen sürede açılan İskenderun 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/609 Esas sayılı dosyasında 421 parsel sayılı taşınmazın maliki İstilyan Filbo (veresesi) mirasçıları tespit edilemediği gerekçesiyle mirasın tamamının TMK’nin 501 ve 594. maddeleri gereğince Devlete (Hazineye) intikal etmesine dair verilen kararın 19.03.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. O halde; Hazineye kalan dava konusu taşınmazın TMK’nin 713/2. maddesi gereğince ölüm nedenine dayalı olarak kazanılması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
06.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.