Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/5496 E. 2019/11595 K. 19.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5496
KARAR NO : 2019/11595
KARAR TARİHİ : 19.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 20.03.2019 tarihli ve 2016/20162 Esas, 2019/2982 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, tapuda davalıların mirasbırakanı adına kayıtlı 1269 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 2.750 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını açıklayarak bu kısmın tapu kaydının iptaline, üzerindeki yapıların kal’ine ve davalıların elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.03.2019 tarihli ve 2016/20162 Esas, 2019/2982 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Dava, 3621 sayılı Yasa’dan kaynaklanan tapu iptal, sicil kaydından terkini ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davanın kabulü ile davaya konu 1269 parsel sayılı taşınmazın 2879 m2’lik kısmın tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına, bu alan içindeki muhdesatların yıkımına ilişkin olarak verilen (ilk) karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince; “….çekişme konusu taşınmazın öncesini teşkil eden 709 sayılı parsele ilişkin yukarıda sözü edilen Tapulama Mahkemesi kararının taraflar arasında görülüp, kesinleştiğinden güçlü delil oluşturduğu, 5841 Sayılı Yasa yürürlüğe girmeseydi dahi davacı Hazinenin açtığı eldeki davanın dinlenemeyeceği, Hazinenin, dava açmakta başından beri haksız olduğu gözetilerek, davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı da tartışmasızdır” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, (ikinci kararda) hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı … vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince, ”…Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak 3402 sayılı Yasa’nın 12/3 maddesindeki hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 sayılı kararıyla Hazinenin açtığı davalara da zaman yönünden sınırlama getiren bu hüküm iptal edilmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesinin bir istisnası da yargılama devam ederken sonradan kanun hükmünün değiştirilmiş olmasıdır. Bu nedenle hak düşürücü süre yönünden davanın reddi doğru değil ise de; aynı taşınmaz hakkında yine Maliye Hazinesi tarafından davalıların mirasbırakanı aleyhine taşınmazın kumsal niteliğinde olduğu iddiasıyla tapu iptal tescil davası açılmış, taşınmazın bir kısmının kadastro tespitinin iptaliyle kumsal olarak Maliye Hazinesi adına tescil edilmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir. Eldeki bu davanın ise Tapulama Mahkemesinde görülen davanın reddedilen bölümüne yönelik olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında daha önce görülmüş Erdemli Bölge Tapulama Mahkemesinin 1969/23 Esas, 1969/25 Karar sayılı dava dosyasının kesin hüküm veya güçlü delil olma durumu değerlendirilerek dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle bozma kararı verilmiştir.
Yerel mahkeme tarafından bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde (üçüncü kararda),“…yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 sayılı kararıyla Hazine’nin açtığı davalara da zaman yönünden sınırlama getiren bu hüküm iptal edilmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesinin bir istisnası da yargılama devam ederken sonradan kanun hükmünün değiştirilmiş olmasıdır. Aynı taşınmaz hakkında yine Maliye Hazinesi tarafından davalıların miras bırakanı aleyhine taşınmazın kumsal niteliğinde olduğu iddiasıyla tapu iptal tescil davası açılmış, taşınmazın bir kısmının kadastro tespitinin iptaliyle kumsal olarak Maliye Hazinesi adına tescil edilmiş ve bu hüküm kesinleşmiş olup, eldeki bu dava ise Tapulama Mahkemesinde görülen davanın reddedilen bölümüne yönelik olarak açılmıştır. Davalı adına tescilin dayanağı olan tespit tutanağının kesinleşmesinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre kamu düzeni ile ilgili olup, Mahkemece davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır. Ayrıca, çekişme konusu taşınmazın öncesini teşkil eden 709 sayılı parsele ilişkin Tapulama Mahkemesi 1969/23 Esas, 1969/25 Karar sayılı kararının taraflar arasında görülüp, kesinleştiğinden, kesin hüküm oluşturduğu, davacı Hazinenin açtığı eldeki davanın dinlenemeyeceği, Hazinenin, dava açmakta baştan beri haksız olduğu gözetilerek, davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı…” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararı Dairemizce: “…Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyulmakla tarafları yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, bozmada işaret edilen ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak davanın sonuca bağlanmasından ibarettir.
Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında aynı taşınmaz hakkında yine Maliye Hazinesi tarafından davalıların mirasbırakanı aleyhine taşınmazın kumsal niteliğinde olduğu iddiasıyla tapu iptal tescil davası açılmış, taşınmazın bir kısmının kadastro tespitinin iptaliyle kumsal olarak Maliye Hazinesi adına tescil edilmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir. Eldeki bu davanın ise Erdemli Tapulama Mahkemesinde görülen davanın reddedilen bölümüne yönelik olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında daha önce görülmüş Erdemli Bölge Tapulama Mahkemesinin 01.12.1969 tarihli ve 1969/23 Esas, 1969/25 Karar sayılı dava dosyası kesin hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca Mahkemece (hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda) davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bozma ilamına uygun düşmeyen gerekçeyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle düzeltilerek onanmıştır.
Hal böyle olunca davanın düzelterek onama kapsamında kesin hükümden reddi noktasında davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bu yönden de Mahkeme kararının düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün 1. fıkrasındaki “Davanın Hak Düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,” şeklinde olan ifadenin “Davanın kesin hüküm nedeniyle REDDİNE,” şeklinde değiştirilmesine; Dairemiz düzelterek onama ilamına ilaveten hükmün 4.bendindeki “… 10.750,00Tl nispi ücreti vekaletin …” ibaresinin çıkarılarak yerine “1.800 TL maktu vekalet ücretinin …” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 19.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.