Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/5134 E. 2019/9211 K. 17.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5134
KARAR NO : 2019/9211
KARAR TARİHİ : 17.10.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı üçüncü kişi vekili, geçici olarak haciz mahallinde bulunan iş makinesinin müvekkiline ait olduğunu açıklayarak, davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, müvekkili tarafından borçluya satılan iş makinesinin borçlunun akrabasına ait işyerinde haczedildiğini, iş makinesi üzerinde borçlu şirket yetkilisi Yahya tarafından kullanılan, “0 532 392 07 07” numaralı telefon yazılı satılık ilanı bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu iş makinesinin Türkiye Distribirtörü olduğunu, iş makinesinin kısa süre içerisinde birden fazla kişiye satılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; her ne kadar dava konusu iş makinesine ait 10/12/2014 tarihli satış sözleşmesi sunulmuş ise de, iş makinesi üzerinde haciz sırasında alacaklı şirket unvanının ve “SATILIK 0 532 392 07 07” numarasının yazılı olduğu, söz konusu telefon numarasının 17/11/2014 tarihinden bu yana Rabia Durgun adına kayıtlı olduğunun bildirildiği, SGK kayıtlarına göre ….’un borçlu şirket ortak ve yetkilileri oldukları, …’un da borçlu şirket yetkilisi Yahya Durgun’un eşi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Davaya konu iş makinesinin mülkiyeti 10.12.2014 tarihinde yapılan Noter Satış Sözleşmesi ile davacı üçüncü kişiye geçmiş olup, Ticaret ve Sanayi Odasına da üçüncü kişi adına tescili yapılmış, dava konusu haciz ise, 20.1.2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir.Buna göre, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Toplanan delil durumuna göre, davacı üçüncü kişinin kötüniyetli olduğu ve yapılan satış işleminin muvazaalı olduğu ispat edilememiştir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.