Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/5130 E. 2019/11418 K. 17.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5130
KARAR NO : 2019/11418
KARAR TARİHİ : 17.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … vekili, ortak miras bırakan eş …’nın 24.10.2006 tarihinde vefat ettiğini, tarafların 1957 senesinde evlendiğini açıklayarak evlilik birliği içerisinde edinilen muris eş adına kayıtlı 01.01.2002 tarihinden önce edinilen on adet taşınmazla ilgili olarak elde edilen kira gelirleri, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen altı adet taşınmaz ve taşınmazlardan elde edilen kira gelirleri, tarım araç-gereçleri ve banka hesaplarındaki paralar ile ilgili alacağın davalılardan faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili ve diğer davalılar vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Yargılama devamında; davalılardan …’ın murisin kızı olduğunun Büyükçekmece 1. Asliye hukuk Mahkemesinin 2007/151 Esas- 2007/1004 Karar sayılı soy bağının düzeltilmesine ilişkin kesinleşen kararı ile tespiti üzerine yeniden alınan Lüleburgaz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/73 Esas ve 2008/914 Karar sayılı mirasçılık belgesi ile murisin mirasçıları olarak sadece eşi davacı … ve kızı davalı …’ın belirlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece verilen ilk kararda davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Dairenin 2014/11666 Esas ve 2015/22645 Karar sayılı ilamıyla, dava konusu edilenlerden 2 nolu meskene yönelik eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği, kooperatif yoluyla edinildiği anlaşılan mesken yönünden eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre katılma alacağı hakkında bir karar verilmesi gerektiğine, murisin 15020927 nolu hesabında ölüm tarih itibariyle mevcut hazine bonosu yönünden ise davacının alacak talebi hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerektiğine işaret edilerek hüküm davacı yararına bozulmuş, diğer temyiz itirazları ise yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, meskenden 34.817,19 TL, bankadaki paradan 27.024,28 TL olmak üzere davacının katılma alacağı belirlenerek davanın kısmen kabulüyle 61.841,47 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Yargıtay ilamından geçerek kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin olup davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan …nın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eş de kısmen birleşmiştir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, somut olayda hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak temyiz eden davalının miras payı oranında sorumlu olduğu miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde alacağın tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.