Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/5064 E. 2019/10958 K. 04.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5064
KARAR NO : 2019/10958
KARAR TARİHİ : 04.12.2019

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması Ve Tahliye
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 20.04.2017 tarihli ve 2014/1052 Esas, 2017/269 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı alacaklı 27.11.2002 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 19.06.2014 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 10.215,29 USD+KDV üzerinden eksik ödenen 2013 yılı Haziran, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ve 2014 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayları kira bedeli 102.844,67 USD kira alacağının işlemiş faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 01.07.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu şirket yetkilisi 08.07.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, takibe konu alacağın gerçeği yansıtmadığını, yetkilisi olduğu şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığını, söz konusu … AVM’de benzer nitelikte bulunan dükkanların çok daha ucuza kiralanmış olduğunu bu hususta yapılan görüşmelerde taraflarına kolaylık sağlanacağının bildirildiğini, ödeme emrinde belirtilen faiz oranının da fahiş olduğunu bildirerek borca, faize ve ferilerinin tamamına itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, dosyaya alınan her iki bilirkişi raporunun karar verilmesine elverişli olması üzerine, icra takip dosyasında asıl kira alacağına yönelik yapılan itirazların 81.822,55 USD üzerinden kaldırılarak takibin bu miktar üzerinden devamına, takipte 12.871,14 USD vade farkının ayrı bir yargılamayı gerektirdiğinden buna yönelik itirazın kaldırılması talebinin reddine, yabancı para alacaklarından temerrüt faizinin birer yıllık dönemler halinde kamu bankalarının 1 yıl vadeli USD mevduatına uyguladığı en yüksek oranın uygulanması gerekeceğinden aylık %2 faize yönelik itirazın kaldırılması talebinin reddine, takibe konu kira alacağının icra takip dosyasına yasal süresi içerisinde ödendiğine dair herhangi bir belge ibraz edilmediğinden, İİK 269 maddesi gereğince temerrüdün sabit olmasına binaen davalı borçlunun mecurdan tahliyesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının icra takibine ve davaya konu kira miktarına itiraz etmediği, kirayı tamamen ödediğini ispat edemediğinin anlaşıldığı, incelenen mahkeme kararı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2 maddesinde belirtilmiştir. Buna göre karar (hüküm), tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince kısa kararda “Asıl kira alacağına yönelik yapılan itirazın kaldırılmasına, 81.822,55 USD üzerinden takibin devamına, 12.871,14 USD vade farkı yargılamayı gerektirdiğinden buna yönelik itirazın kaldırılması talebinin reddine, kabul ve ret oranlarına göre davacı ve davalı yararına tazminata hükmedilmesine” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise tarafların icra-inkar tazminat taleplerine ilişkin hiçbir hüküm kurulmamıştır. İlk Derece Mahkemesince kısa kararla taraflar yararına tazminata hükmedildiği halde gerekçeli kararda tarafların tazminat istemleri hakkında herhangi bir hüküm kurulmayarak, bu şekilde kısa karar ile gerekçe arasında çelişki yaratılmıştır. Öte yandan mahkeme kısa kararında 4 nolu bentte taraflar lehine ne miktarda tazminata hükmedildiği de gösterilmemiştir. HMK’nin 298/2.maddesi ve 10.04.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni oluşturur. Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından yazılı şekilde kısa karar ile gerekçe arasında çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.