Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/4988 E. 2019/8172 K. 26.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4988
KARAR NO : 2019/8172
KARAR TARİHİ : 26.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazdaki binanın ve ağaçların vekil edenine ait olduğunu açıklayarak, binanın ve ağaçların mülkiyetinin vekil edenine ait olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan Hazine vekili davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 12 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan ev ve müştemilatı ile birlikte ağaçların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, …… davacı tarafça yapılan toplam 1.456,65 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Hazine vekili ile davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılardan Hazine vekili ile davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesine göre, mahkeme kararında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 12 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan ev ve müştemilatı ile birlikte ağaçların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, ancak, kabul kararı verilen ağaçlar, cins, yaş ve adet olarak hükümde belirtilmediği gibi, hükme esas alınan raporların hükmün eki sayılmasına da karar verilmediğinden hüküm bu haliyle infaza elverişli değildir. Davalılardan Hazine vekili ile davacı vekilinin temyiz itirazları bu yönden yerinde görülmüştür.
3. a) Davaya konu taşınmaz, taraflar arasında paylı mülkiyet şeklinde kayıtlıdır.
Bilindiği üzere, muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK’nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden her bir davalının tapudaki payları gözönünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir.
Bu durumda, mahkemece davalılar aleyhine hükmedilen yargılama giderinin ve vekalet ücretinin, davalılardan, payları gözönünde bulundurulmak suretiyle alınmasına karar verilmesi gerekirken, müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
b) Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 maddeler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekir.
Hal böyle olunca, davaya konu muhdesatın davacıya ait olduğunun ya da davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki; açıklanan tüm bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 1, 3 ve 4. bentlerinin HUMK’un 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Davalılardan Hazine vekili ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının 2.bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 1.maddesinin sonuna, “…. 02.06.2015 tarihli bilirkişi heyet raporu ile 27.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına….” ibarelerinin eklenmesine, davalılardan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının 3-a bendinde açıklanan nedenlerle kabulüne, hükmün 1 .maddesindeki “….mülkiyetinin….” kelimesinin hükümden çıkarılmasına, Hazine vekilinin temyiz itirazlarının 3-b bendinde açıklanan nedenlerle kabulüne, hükmün 3. ve 4. maddelerindeki “….müştereken ve müteselsilen….” kelimelerinin hükümden çıkarılmasına, yerine “….tapudaki payları gözönünde bulundurulmak suretiyle…” ibarelerinin yazılmasına, davalılardan Hazine vekili ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.