Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/4039 E. 2019/9597 K. 28.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4039
KARAR NO : 2019/9597
KARAR TARİHİ : 28.10.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın elatma yönünden kabulüne, ev ve cam sera yönünden yıkımına, plastik sera yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil yönünden kısmen kabul kısmen reddine dair kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 09.10.2018 tarihli ve 2018/2119 Esas, 2018/17035 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, maliki olduğu 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazı dava dışı.. Şirketinden 23.07.2013 tarihinde satın aldığını, davalı hiçbir hakka dayanmadan taşınmazı gecekondu ve sera yapmak suretiyle kullandığını, önceki malik olan dava dışı şirketin ecrimisil hakkını temlik sözleşmesiyle kendisine devrettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, gecekondu ve seranın kal’i ile 04.12.2008 ile 03.12.2013 tarihleri kapsayan döneme ilişkin 60.000 TL ecrimisilin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile ihtarnamelerin tebliği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunup, mülkiyetin Kadastro Mahkemesinde görülen dava uyarınca çekişmeli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının haksız işgalci olduğu gerekçesiyle dava konusu 198 ada 7 parsel sayılı taşınmaza elatmasının önlenmesine, taşınmaz üzerine yapmış olduğu evin ve cam seranın kal’ine, taşınmaz üzerindeki plastik seranın taşınabilir olması nedeniyle bu sera yönünden kal kararı verilmesine yer olmadığına ve ecrimisil isteğinin kısmen kabul kısmen reddi ile 200.533,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmün davalı vekilince süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.10.2018 tarihli ve 2018/2119 Esas, 2018/17035 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına karşı davacı vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteklerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilamında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK’un 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan davacı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istemi yerine görülmemiştir.
2. Davacının dava dilekçesindeki talebine dayanak yaptığı dava dışı… Turizm İşletmecilik Seyahat Ticaret Ltd. Şti. ile 15.11.2013 tarihinde Noterde imzalamış olduğu “Ecrimisil Hakkının Devri ve Temlik sözleşmesi” başlıklı belgede; …… Şirketinin maliki olduğu 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tamamını 20.08.2013 tarihinde tapuda iş bu davanın davacısı … … İç ve Dış Tic A.Ş.ye devrettiği, devir ve temellük alanın iş bu taşınmazın satış bedeli ile birlikte ayrıca devir ve temlik eden…… Şirketine ait taşınmaz üzerindeki işgalcilerden geçmişe dair her türlü hukuki ve maddi hakların tamamını satın aldığı, ancak bu hakların alacağının tahsilatı belli olmadığından hak ve alacakların tamamının 10000 TL bedel karşılığı satın alındığı, bu kapsamda devir ve temlik edenin taşınmaz üzerindeki işgalcilerden geçmişe yönelik her türlü hukuki ve maddi talep ve dava haklarını taşınmaz satışı ile devir ve temellük alana tüm hukuki ve maddi sonuçlarıyla devir ve temlik ettiği belirtilmiştir.
Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Bilindiği üzere ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ecrimisil alacağı mülkiyetin aynına sıkı sıkıya bağlı bir hak değildir. Ayrıca alacağın temliki her şeyden önce asıl hakkı, yani alacak hakkı ve buna bağlı feri hakları kapsamakta olup bu bağlamda ecrimisil alacağının temliki de Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “Alacağın devri” kapsamında değerlendirilecek bir alacaktır ve devri mümkündür.
Gerek HUMK’da gerekse HMK’da devre ilişkin yasal bir düzenleme olmaması devrin kesinlikle mümkün olmadığı veya olmayacağı şeklinde yorumlanamaz.
Dolayısıyla bozma ilamının 1. bendinde davacının taşınmazı edinmeden önceki dönem için talep ettiği ecrimisilin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmişse de yukarıda açıklandığı üzere bu bozma nedeni yerinde olmayıp Mahkemece davacı vekilinin dayanağı olan temlik sözleşmesine itibar edilerek belirtilen talep tarih aralığı için ecrimisil hesaplaması yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, bu ecrimisil hesaplaması yapılırken talep edilen dönemlerde dava konusu taşınmazın niteliği (arsa / tarla) ne ise bu durum gözetilerek ecrimisil hesaplaması yapılması gerekirken eylemli gelir karşılığı ecrimisil bedelinin belirlenmesi doğru görülmemiş bu yönden yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
3. Bozma ilamının 2. bendinde ise “Somut olayda; çekişmeli taşınmazın da içinde bulunduğu bir kısım taşınmazların … Kadastro Mahkemesinin 1996/30 E. sayılı dosyası ile dava konusu oldukları; davacının da aralarında bulunduğu…” cümlesinde “davacının” yazılarak maddi hataya düşüldüğü tespit edilmiş olup “davalının” olarak düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/I-4. maddesi gereğince KABULÜNE, Dairemizin 09.10.2018 tarihli ve 2018/2119 Esas, 2018/17035 Karar sayılı bozma ilamının bu kısımlarının KALDIRILMASINA, açıklanan nedenlerle Mahkeme kararının BOZULMASINA, yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle ise davacı vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin reddine, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 28.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.