Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/333 E. 2019/3966 K. 10.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/333
KARAR NO : 2019/3966
KARAR TARİHİ : 10.04.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVACI (3. Kişi) : …
DAVALI (Alacaklı) :
DAVALI (Borçlu) : …
(Borçlu) :
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, 02.08.2013 tarihli haciz esnasında mülkiyeti müvekkiline ait olan harman makinesi ve giyotinin haczedildiğini, harman makinesinin 26.06.2013, giyotinin ise 15.07.2013 tarihinde müvekkili adına dava dışı firmalarca fatura edildiğini açıklayarak istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmada alınan beyanında mahcuzların kendisi ile ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, tanık anlatımları ve bilirkişi raporu uyarınca mahcuzların üçüncü kişiye ait olduğunun ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu haciz her ne kadar borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste gerçekleştirilmiş ise de, mahcuzların ilk defa, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste, borçlunun huzurunda 27.12.2011 tarihinde haczedildiği ve borçluya yediemin olarak bırakıldığı, borçlunun takip dosyasına sunduğu 05.11.2012 tarihli dilekçe ile mahcuzları dava dışı Çetin Özkırlı’ya ait adrese taşıdığını,taşınma esnasında etiketlerinin söküldüğünü beyan ettiği, borçlunun bildirdiği adrese gidildiğinde, mahcuzların bulunamadığı, dava konusu haciz esnasında öncesinde borçlu elinde haczedilen iki adet makinenin tespit edilerek haczedildiği, tüm bunlardan ayrı olarak aynı adrese 24.09.2013 tarihinde muhafaza işlemi için gidildiği, İİK’nin 8. maddesi uyarınca aksi ispat edilene kadar muteber olan haciz tutanağı içeriğine göre borçlunun muhafaza işlemi esnasında haciz adresinde hazır olduğu ve yapılan işleme bir diyeceğinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davalı üçüncü kişinin dayandığı, borcun doğum tarihinden sonra düzenlenen ve ayırt edici özelliği bulunmayan faturalar mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir, bu belgeler istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmezler,
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
10.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.