Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/3314 E. 2019/8659 K. 07.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3314
KARAR NO : 2019/8659
KARAR TARİHİ : 07.10.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, 301 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını belirterek, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalı vekili Av. …, dava konusu taşınmazda yıllar önce kadastro tespiti yapıldığını, taşınmazın özel mülkiyete konu edildiğini, imar ruhsatı verildiğini, buna binaen binalar yapıldığını ve 3. şahıslara satıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Diğer bir kısım davalılar vekili Av. …, dava konusu taşınmazın 03.04.1972 tarihli kadastro komisyon kararında kadastro tespitinin, taşınmazın deniz ile olan hudutlarının kesin olarak tespit edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 301 ada 22 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olan tapu kayıtlarının 21.05.2008 havale tarihli bilirkişi ek raporu ve ekinde krokide (B) harfi ile belirtilen 4710,50 m2 üzerinden kabulü ile kıyı kenar çizgi içerisinde kalan bu miktara ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile tescil harici bırakılmasına dair karar verilmiş olup; hüküm, bir kısım davalılar vekili Av. …, bir kısım davalılar vekili Av. …, bir kısım davalılar vekil Av. …, başka bir kısım davalılar vekili Av. … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, nizalı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile tapudan terkini istemine ilişkindir.
Öncelikle; dava, tapu iptali istemine ilişkin olduğundan, dava konusu taşınmazın tüm maliklerinin davaya dahil edilmesi gerekirken, tapu kayıt maliki …’ın mirasçıları davaya dahil edilmeden karar verilmiş olması isabetli değildir.
Ayrıca; dava konusu 301 ada 22 parsel sayılı taşınmazın yakın komşu parselleri hakkında kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunduğundan bahisle açılan, derdest veya kesinleşmiş tapu iptali ve terkin dava dosyası bulunup bulunmadığının araştırılmaması da doğru görülmemiştir.
Öte yandan; 03.11.2006 tarihli keşfin sonunda 24.04.2007 tarihli, jeoloji yüksek mühendisi ve harita mühendisinden oluşan heyet raporunda 25 adet araştırma çukuru açıldığı belirtilmesine rağmen, dosya arasında bulunan her iki keşif tutanağında da gözlem çukurunun açıldığına ilişkin herhangi bir belirleme yapılmaması veya sonradan her iki tarafın hazır bulunduğu zamanda gözlem çukuru açıldığına ilişkin herhangi bir tutanak tutulmaması da uygun değildir.
Bundan ayrı; idare tarafından oluşturulan kıyı kenar çizgisi ile, bilirkişi heyeti tarafından oluşturulan kıyı kenar çizgisi arasında fark olmasına rağmen bu farklılığın sebebinin belirlenmemesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak …; tapu kayıt maliki …’ın mirasçılarının davaya dahil edilmesinin sağlanması, dava konusu 301 ada 22 parsel sayılı taşınmazın yakın komşu parselleri hakkında kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunduğundan bahisle açılan, derdest veya kesinleşmiş tapu iptali ve terkin dava dosyası bulunup bulunmadığının araştırılması ve bulunduğu takdirde hüküm kurulurken göz önünde bulundurulmak üzere dosya arasına getirtilmesi, önceki bilirkişiler dışındaki bilirkişilerle oluşturulacak heyet eşliğinde yeniden keşif yapılması, dava konusu 301 ada 22 parsel üzerinde gözlem çukuru açılarak toprak analizi yapılması ve idare tarafından oluşturulmuş dosya arasında bulunan 1983 tarihli kıyı kenar çizgisi ile bilirkişi heyetince oluşturulacak kıyı kenar çizgisi arasında farklılık bulunması halinde, bu farklılığın sebebinin maddi ve bilimsel gerekçelerle izah edilerek, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek uyuşmalık hakkında bir karar verilmesi olmalıdır.
SONUÇ: Bir kısım davalılar vekili Av. …, bir kısım davalılar vekili Av. …, bir kısım davalılar vekil Av. … ve diğer bir kısım davalılar vekili Av. …’ın temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.