Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/3280 E. 2021/5603 K. 29.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3280
KARAR NO : 2021/5603
KARAR TARİHİ : 29.06.2021

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.05.2018 tarihli ve 2017/107 Esas, 2018/124 Karar sayılı kararıyla vakfın kapatıldığı gerekçesi ile yöneticilerin görevden alınmaları talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalıların beş yıl süre ile aynı veya başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili ile davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalılar …, …, …, … ve …’ın istinaf başvuru dilekçelerinin reddine, diğer davalılar Azmi, Hasan, Mesut, Mustafa, Orhan ve Musa vekillerinin ve Osman’ın istinaf başvurularının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile vakıf yöneticilerinin görevden alınmalarına ve davalıların 5 yıl süre ile aynı ve başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına ve meclis üyesi olamayacaklarına karar verilmiş, bu kez davalılardan… vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR
Dava dilekçesinde, davalıların yöneticisi oldukları Anamur Selçuklu Kültür Eğitim Vakfı’nın 23.07.2016 tarihli ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2/3.maddesinin verdiği yetkiye istinaden 29.09.2016 tarihli olur ile kapatılan vakıflar arasında yer aldığı, 01.01.2015-29.09.2016 yılları arası iş ve işlemlerinin denetimi sonucu düzenlenen 16.12.2016 tarihli ve 7 sayılı denetim raporunda davalıların vakfı zarara uğrattıkları, davalıların 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 10.maddesi uyarınca görevden alınmaları istenmiş; Mahkemece, davalıların yöneticisi olduğu vakfın dava tarihinden önce kapatıldığından davalı yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmasına ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalıların 5737 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 5 yıl süre ile aynı ve başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına karar verilmiştir.
Görevden alma hususunda karar verilmesine yer olmadığına ve davalıların 5 yıl süre aynı ve başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına dair verilen kararın davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili ile davalılar tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince; bir kısım davalıların istinaf dilekçesinin süre nedeni ile reddine, diğer davalıların istinaf istemlerinin ise esastan reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin ise istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulü ile davalıların görevden alınmaları ile 5737 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 5 yıl süre ile aynı ve başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına karar verilmesi üzerine bir kısım davalılar vekilince istinaf isteminin kabul kararı temyiz edilmiştir.
Dava, 667 sayılı KHK ile kapatılan vakfın yöneticileri olan davalıların, vakfı zarara uğrattıkları, vakfı amacına uygun yönetmedikleri gerekçesi ile Vakıflar Kanunu 10. madde gereği görevden alınmaları istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 3. maddesinde; Yeni vakıf: Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıfları, Vakıf yönetimi: Mülhak, cemaat ve esnaf vakıfları ile yeni vakıflarda; vakfiye, 1936 Beyannamesi, vakıf senedi, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ve bu Kanuna göre vakfı yönetmeye ve temsile yetkili organı, Vakıf yöneticisi: Mülhak, cemaat ve esnaf vakıfları ile yeni vakıflarda; vakfiye, 1936 Beyannamesi, vakıf senedi, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ve bu Kanuna göre vakfı yönetmeye ve temsile yetkili kişi veya yetkili organlarda görev alan kişileri, … ifade eder.” 10 maddesinde ise; “Vakıf yöneticileri; vakfın amacına ve yürürlükteki mevzuata uymak zorundadır. Birinci fıkrada belirtilen zorunluluğa uymayanlar ile; a) Vakfın amacı doğrultusunda faaliyette bulunmayan, b) Vakfın mallarını ve gelirlerini amaçlarına uygun olarak kullanmayan, c) Ağır ihmal ve kasıtlı fiilleriyle vakfı zarara uğratan, d) Denetim Makamınca tespit edilen noksanlık ve yanlışlıkları verilen süre içerisinde tamamlamayan, düzeltmeyen veya aykırı işlemlere devam eden, e) Medeni hakları kullanma ehliyetini kaybeden veya görevini sürekli olarak yapmasına engel teşkil edecek hastalığa veya maluliyete yakalanan vakıf yöneticileri, Meclisin vereceği karara dayalı olarak Denetim Makamının başvurusu üzerine vakfın yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesince görevlerinden alınabilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır.
Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir.
Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (mesela, görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (mesela, kesin hüküm gibi). Olumsuz dava şartlarından birisi mevcutsa veya olumlu dava şartlarından biri mevcut değilse, davanın esası incelenemez. Bunun amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da, açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Dava şartının eksik olması halinde nasıl bir usul işlemi yapılacağı, 6100 sayılı HMK’nin 115. maddesinde belirlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasında “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
6100 Sayılı HMK’nin 114.maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemenin, her dava açıldığında davacının dava açmakta hukuki yarar bulunup bulunmadığını kendiliğinden incelemesi gerekir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davalıların yöneticisi oldukları Anamur Selçuklu Kültür Eğitim Vakfı’nın 23.07.2016 tarihli ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2/3.maddesinin verdiği yetkiye istinaden 29.09.2016 tarihli olur ile kapatılan vakıflar arasında yer aldığı, incelemeye konu davanın ise vakfın kapatılmasından sonra 07.04.2017 tarihinde açıldığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından; konusuz olan davalıların vakıf yöneticiliği görevinden alınmaları talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekle birlikte davalıların 5737 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 5 yıl süre ile aynı ve başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise davacı vekilinin istinaf istemini, Vakfın kapatılmasına karar verilmiş olmasının, vakıf yöneticilerinin görevden alınmasına ilişkin istemin incelenmesine engel oluşturmayacağı gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile davalıların görevden alınmalarına ve 5 yıl süre ile aynı ve başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına karar verilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Eldeki davada, dava tarihinden önce kapatılan vakfın yöneticilerinin görevleri kapatma ile sona erdiği, yani dava tarihi itibari ile vakıftaki görevleri sona ermiş olduğundan bu hususta mahkemeden davalıların görevden alınmalarını istemekte davacı yanın hukuki yararının mevcut olmadığı, ancak görevden alınma için ileri sürülen sebeplerin varlığının sabit olması durumunda Vakıflar Kanunu’nun 10/4.maddesi kapsamında yöneticilerin aynı veya başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacakları yönünde hüküm kurmaya engel olmadığı da Kanunun açık düzenlemesi gereğidir.
Buna göre Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, (istinaf isteminin kabulü ile talep hakkında yeniden hüküm kurularak İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırıldığı göz önünde bulundurularak) görevden alma talebi yönünden hukuki yarar yokluğundan bu istem yönünden davanın usulden reddine, Vakıflar Kanunu’nun 10/4.maddesi kapsamında görevden almanın kanuni sonuçları hakkında hüküm kurulması gerektiğinden yanılgılı değerlendirmeye dayalı Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesi’nin 07.02.2019 tarihli ve 2019/54 Esas, 2019/117 Karar sayılı istinaf isteminin kabulüne dair hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın HMK’nin 373/2. maddesi gereği kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 29.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.