Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/2989 E. 2019/5453 K. 23.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2989
KARAR NO : 2019/5453
KARAR TARİHİ : 23.05.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 4. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı 01.04.2015 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 10.04.2017 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 06.02.2017 vade tarihli kira farkı alacağı 3.397,00 TL ile 2017 yılı Mart ayı kirası 3.427,00 TL ve 2017 yılı Nisan ayı kirası 3.663,00 TL olmak üzere işlemiş faiziyle birlikte toplam 10.573,87 TL’nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 12.04.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 17.04.2017 tarihli itiraz dilekçesinde, takip tarihinin 10.04.2017 tarihi olduğunu, Mart ayı kira bedelinin ise 17.03.2017 tarihinde takipten önce EFT ile ödendiğini, 2017 Nisan kira bedelinin takipten sonra 14.04.2017 tarihinde ödendiğini, 06.02.2016 tarihli “kira farkı” açıklaması ile talep edilen 3.397 TL’nin haksız olduğunu, yeni kira döneminde kira bedelinin taraflar arasındaki sözlü mutabakat nedeniyle artırılmadığını, ancak sözleşme yazılı olup, sözleşmeye uyulacağını, ödeme emrine göre 2016 yılı aylık kira bedelinin 3.427 TL olduğunu, artış miktarının aylık 177 TL olduğunu, bir yıllık farkın 12×177=2.124 TL yapacağını, bu miktarın 2016 yılı kira bedeli farkı olarak ödeneceğini, kalan 1.303 TL’lik kısma itiraz ettiğini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, takip sonrasında 19.04.2017 tarihinde 3.402,00 TL takip dosyasına ödeme yapıldığı, yasal süre içerisinde hesaplanan kira borcunun tamamının ödenmediği, 10.573,87 TL takip çıkışı ile alacak talep edebileceği, davalı borçlunun bu alacağın 2.124,00 TL bölümünü kabul edip diğer bölümlerine itiraz ettiği, takip tarihinden sonra ve davadan önce 19.04.2017 tarihinde davalı tarafça takip dosyasına ödenen 3.402,00 TL’nin takip sonrası ödeme olarak İcra Müdürlüğünce mahsup edilmesi gerektiği, davacı tarafça sunulan hesap hareketlerinde takibe konu ay kiralarına ilişkin şerhlerin olmadığı, bu nedenle de haklı olarak bilirkişi tarafından yapılan ödemelerin BK’nin 102. maddesi gözetilerek öncelikle ödeme yapılmamış aylara mahsup edilmesinin usul ve yasaya uygun görüldüğü, yasal 30 günlük ödeme süresi içerisinde takip konusu borcun tamamının ödenmediğinin bilirkişi raporu ile de sabit olduğundan davanın kabulü ile davalının itirazının kaldırılmasına, davalı borçlunun kiralanandan tahliyesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu tarafça takip tarihinden sonra 19/04/2017 tarihinde 3.402,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin icra müdürlüğünce yapılacak hesapta değerlendirilmesi gerektiği, tüm kira bedellerinin düzenli olarak ödenmediği ve bir kısım dekontlarda ve 17/03/2017 tarihli dekontta hangi ay kirasına ilişkin olduğu yönünde bir açıklama olmadığı bu nedenle bilirkişi tarafından TBK’nin 102.maddesi gözetilerek yapılan ödemelerin öncelikle ödenmeyen ve muaccel olan aylara mahsup edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davacı alacaklının takip tarihi itibari ile 10.573,87 TL alacağı bulunduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce takip sonrası ödeme olarak mahsubu gerektiği anlaşıldığından mahkemece davanın kabulü ile itirazın kaldırılmasına ve davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında 01.04.2015 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Sözleşmede, ofis olarak kullanılmak üzere kiraya verilen taşınmazın aylık kira bedelinin 3.250,00 TL olduğu, ödemenin her ayın 1’i ila 5’i arasında yapılacağı ve kira sözleşmesinin özel şartlar 6. maddesi ile, kiracının sözleşme bitiminde kira bedelini yıllık ÜFE oranında artırmayı şimdiden kabul ve taahhüt ettiği kararlaştırılmıştır. Somut olayda, davacı 2017 yılı Mart ve Nisan ayları kira alacağı ile 06.02.2017 vade tarihli kira farkı alacağı 3.397,00 TL olmak üzere işlemiş faiziyle birlikte toplam 10.573,87 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu itiraz dilekçesi ile 2017 yılı Mart ve Nisan ayları kira bedellerini ödediğini, 06.02.2016 tarihli “kira farkı” açıklaması ile talep edilen 3.397 TL’nin ise haksız olduğunu, kira farkına ilişkin olarak 2.124 TL’yi ödeyeceğini, kalan 1.303 TL’sine ise itiraz ettiğini bildirerek kısmi itirazda bulunmuştur. Davalı borçlu itiraz dilekçesi ile kabul ettiği kısma ilişkin olarak icra dosyasına 19.04.2017 tarihinde 3.402,00 TL ödeme yapmıştır. Yine ödeme emri davalı borçluya 12.04.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük süre içerisinde olacak şekilde 14.04.2017 tarihinde “Nisan Ofis Kirası” açıklaması ile 3.663,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacı takip ile 2017 yılı Mart ve Nisan ayları kira alacağı ile birlikte kira farkı alacağının da tahsili talep etmiştir. Her ne kadar hükme esas alınan raporda eksik ödeme 10.487,00 TL olarak gösterilmiş ise de, bilirkişi tarafından talep edilen dönemler ile itiraza uğrayan alacak kısmı ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken sözleşmenin başından itibaren hesap yapılması doğru olmadığı gibi, yine dava tarihinden önce yapılan ödemelerin de gözardı edildiği, bu haliyle bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, takip talebi ile istenilen alacak kalemleri göz önünde bulundurularak alacak miktarının belirlenmesi, davalı tarafın 17.03.2017 tarihindeki 2 aylık ödemelerinin hangi ay kira ödemesi kabul edildiğinin davacıdan açıklattırılması ve davalının ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süre içerisinde ve dava tarihinden önce yaptığı ödemeler ve itirazın kısmi olduğu değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 23.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.