Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/2911 E. 2019/5138 K. 16.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2911
KARAR NO : 2019/5138
KARAR TARİHİ : 16.05.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması Ve Tahliye

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava, kira alacağının tahsili için tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı borçlunun kira akdindeki imzaya bir itirazının olmadığı, borca itiraz ettiği, ancak itirazını İİK’nin 269/c maddesinde belirtilen noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeleri gerekirken, bu anlamda bir belge ibraz edemedikleri anlaşıldığından, davalının itirazının kaldırılmasına, takip konusu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı vekilinin alacağa ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Davacı tarafından 01.11.2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak haciz ve tahliye istekli olarak 23.02.2015 tarihinde başlatılan icra takibinde ödeme emri davalıya 14.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu yasal yedi günlük itiraz süresi geçtikten sonra 22.04.2015 tarihinde icra takibine itirazda bulunmuştur. Yapılan itiraz süresinde olmadığından icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi yerinde değildir. Bu durumda alacak yönünden takip kesinleşmiş olup, davacının itirazın kaldırılması talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece alacak yönünden itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
2. Davalı vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazlarına gelince;
TBK’nin 315. maddesi gereğince temerrüt nedeniyle tahliye davasının kural olarak kiralayan tarafından kiracıya karşı açılması gerekir. Kiralayan veya kiracının ölü olması halinde kira ilişkisi devam ettiği sürece mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın, mirasçıların tamamı tarafından, tüm mirasçılara karşı açılması gerekir. Bu husus kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Olayımıza gelince; kira sözleşmesi kiraya veren … vekili… ve kiracı … arasında akdedilmiş olup, sözleşmenin kiraya vereninin … olduğu,… tarafından vekil sıfatıyla imzalandığı anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesinin kiraya vereni … 22.03.2014 tarihinde vefat etmiş olup, geriye mirasçıları olarak davacı … ve dava dışı Nüket Demir kalmıştır. Buna göre, dava konusu taşınmaz miras bırakandan intikal etmiş olup, davacının dışında başka mirasçının da bulunduğu anlaşıldığından, davacının tek başına tahliye davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda tahliye isteminin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalının alacağa ve tahliyeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ye 6217 Sayılı Kanun’la eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.