Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/282 E. 2019/1117 K. 07.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/282
KARAR NO : 2019/1117
KARAR TARİHİ : 07.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

..K. A R A R

Davacı … vekili, 20.11.2014 tarihli dava dilekçesinde, edinilmiş malların tasfiyesi ile 15.000,00 TL alacağın davalıdan tahsilini istemiş, 28.05.2015 tarihli taleplerini açıklayan dilekçede dava konusu taşınmaza ilişkin kooperatif ödemeleri için 6.500,00 TL, taşınmazın iyileştirilmesi nedeniyle 25.000,00 TL, ev eşyaları nedeniyle 5.000,00 TL, davalının kızına yaptığı harcamalar nedeniyle 10.000,00 TL olmak üzere toplam 53.500,00 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiş, eksik harcı tamamlamıştır.
Davalı … Seviniş vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm, esasa yönelik olarak davacı vekili, vekalet ücretine ilişkin olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tasfiyeye konu taşınmazın kooperatif üyeliği yoluyla edinilmesi halinde, kooperatife yapılan ödemelerden ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi ile eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK’nin 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemden sonraya sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu kooperatifin ödemelerinin hangi dönemde yapıldığı ve oranları ile tasfiye tarihindeki sürüm değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için iddia ve savunma çerçevesinde, kooperatif üyelik bilgileri, ödeme belgeleri, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 08.03.2013 tarihinde evlenmiş, 12.11.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 08.07.2015 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad. 10, TMK mad. 202). Tasfiyeye konu kooperatife evlilik birliğinden önce 13.11.2007 tarihinde üye olunmuş, evlilik birliği içinde bir miktar ödemelerin yapıldığı iddia edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; her ne kadar kooperatif üyeliği evlilik birliği öncesinde ise de davacı tarafça dava konusu taşınmaza ilişkin bir kısım kooperatif ödemelerinin evlilik birliği içinde yapıldığı iddia edildiği halde Mahkemece bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece ilgili kooperatiften ödemelere ilişkin tüm belgeler getirtilerek, yukarıdaki ilke ve uygulamalar doğrultusunda iddia, savunma, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu hasıl olacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 07.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.