Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/2724 E. 2019/4811 K. 09.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2724
KARAR NO : 2019/4811
KARAR TARİHİ : 09.05.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 11. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davacı üçüncü kişi vekili ile davalı alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince davacının istinaf talebinin feragat nedeniyle reddine ve davalı alacaklı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiş, bu kez davalı alacaklı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R

Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile İİK’nin 96,97,97/a maddeleri gözetilerek dava konusu menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına; davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf talebinin feragat nedeniyle reddine; gerekçeli istinaf başvurusu yasal süresinde olmadığından davalı … vekilinin istinaf talebinin usulden reddine, HMK’nin 348/2.maddesi gereğince davacının istinaf talebi işin esasına girilmeden feragat nedeni ile reddedildiği için, katılma yolu ile istinaf yoluna başvuran davalı … vekilinin istinaf talebinin reddine, karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz
süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nin 321/2. maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 363 ve 364. maddelerinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur.
Bu açıklamalar doğrultusunda 20.03.2018 tarihinde hükmün tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilememesi nedeniyle, istinaf süresinin tebliğden itibaren başladığının kabulü gerektiği, somut olayda; gerekçeli kararın davacı tarafa 01.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 06.06.2018 tarihinde kararı istinaf ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince, 10 günlük istinaf başvuru süresi geçtikten sonra istinaf dilekçesi verildiğinden bahisle istinaf başvurusunun süreden reddine karar verildiği, davalı alacaklı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin iş bu kararını süresi içerisinde temyiz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça karara karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu açıktır. Bu durumda; Bölge Adliye Mahkemesinin karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine ilişkin kararı doğru değildir. Belirtilen sebeple; davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde kabul edilip, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken başvurunun süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.