Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/2221 E. 2019/4115 K. 15.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2221
KARAR NO : 2019/4115
KARAR TARİHİ : 15.04.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen, 42 ATZ 16 plakalı araç ve İş Bankası Porsuk şubesinde davalı adına açılmış olan altın hesabındaki altınlar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 9.600 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 08.04.2016 tarihinde, altınlarla ilgili taleplerinin 4.350 TL olup, talep ettikleri altınların kendilerine teslim edildiğini, araç için taleplerinin ise 5.250 TL olduğunu, araca yönelik taleplerini 8.200 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
Davalı … vekili, davaya konu aracı davalının babasının kendisine hediye ettiğini, bu nedenle kişisel malı olduğunu, davalının evlenmeden önce sahip olduğu, 42 PD 015 plakalı aracını satıp, parasını babasına verdiğini, babasının da bu araç karşılığında, davaya konu aracı aldıktan sonra davalıya devrettiğini, davaya konu aracın trafik kaydına bakıldığında, aracın davalıya babası tarafından devredildiğini, dolayısıyla karşılıksız kazanım nedeniyle aracın davalının kişisel malı olduğunu açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 8.200 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, dava konusu altınların davalı tarafından davacıya teslim edilmesi nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad. 229) ve denkleştirmeden (TMK mad. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad. 236/1). Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad. 222).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 17.05.2011 tarihinde evlenmiş, 18.02.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad. 10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 11.07.2012 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece, davalının davaya konu aracı babasından bağış yoluyla edindiğini ispatlayamadığı, davaya konu aracın edinilmiş mal olup, aracın son sürüm değerinin 18.975 TL, fakat talebin aracın dava tarihindeki değeri olan 16.400 TL’nin yarısı olduğu kabul edilerek, bu nedenle davacı lehine 8.200 TL katılma alacağına hükmedilmişse de verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Mal rejiminin tasfiyesinde anne ve baba gibi yakınlar tarafından eşlere yapılan temlik işlemleri resmi kayıtta bedelle yapılmış gibi gösterilse bile hayatın olağan akışına göre, karşılıksız kazandırma (TMK mad. 220/2) ve bir tür bağış işlemi niteliğinde olduğu; bu nedenle, eşe geçen bu malvarlığının onun kişisel malı olduğu fiili karine kabul edilir. Kuşkusuz bu işlemin karşılıksız kazandırma olmadığı iddia eden tarafından ispatlanabilir. Davalının, dava dışı 42 PD 015 plakalı aracı evlilik öncesi, 14.12.2009 tarihinde edindiği, bu aracı 28.07.2011 tarihinde üçüncü bir kişiye sattığı, davaya konu aracı ise 11.07.2012 tarihli Noter Satış Sözleşmesine göre 14.200 TL bedelle babası Ömer Lütfi’den devraldığı anlaşılmaktadır. Davalının babası tarafından satış gibi işlem yapılmış ve yapılan devir evlilik birliği içerisinde gerçekleşmiş ise de; bir fiili karine olarak, hayatın olağan akışına göre eşlerden birinin anne veya babası tarafından yapılan bu gibi malvarlığı devirleri karşılıksız kazandırma (bağışlama) olarak değerlendirildiğinden ve bu fiili karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını, tasarrufun karşılıksız kazandırma olmayıp karşılığı verilerek elde edilmiş bir edinim olduğunu, gerçek anlamda bir satış işlemi olduğunu iddia eden davacı eşin, başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle de ispatlayamadığı, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının, görgüye dayalı olmayıp soyut nitelikte olmaları karşısında, davalıya babası tarafından devredilen taşınmaz yönünden davacının mal rejiminin tasfiyesine bağlı bir alacak hakkının mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Tüm bu açıklamalara göre, dava konusu araç karşılıksız kazandırma yoluyla edinildiğinden, davalının kişisel malı olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.