Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/2164 E. 2019/6681 K. 01.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2164
KARAR NO : 2019/6681
KARAR TARİHİ : 01.07.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 13.12.2018 tarihli ve 2016/18419 Esas, 2018/20153 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … … vekili, evlilik birliği içinde edinilen 2180 ada 6 parselde kayıtlı gayrimenkulün 2002 yılından sonra alındığını, davacının yasa gereği taşınmazın yarı bedeli üzerinde katılma alacağı hakkı olduğunu açıklayarak, bu taşınmaz sebebiyle şimdilik 10.000 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davaya konu taşınmazın … çekilen banka kredisiyle alındığını, davalının babasının kredibilitesi yüksek bir müşteri olması sebebiyle garantörlüğü altında kredi çekildiğini geri ödemelerin tamamının davalının babası tarafından yapıldığını, 01.06.2011 tarihli ve 120 ay vadeli 220.000 TL bedelli konut kredi ödemesiyle yine davalının babasının isteği ve geri ödemelerini yapması üzerine, davalının eniştesi …’ün … Bankasından 26.05.2011 tarihinde 25.000 TL ve 27.05.2011 tarihinde 35.000 TL kullanması sonucu, 01.06.201l’de davaya konu taşınmazın 275.000 TL’ye alındığını, … tarafından çekilen kredi ödemelerinin de davalının babası tarafından yapıldığını beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 13.12.2018 tarihli ve 2016/18419 Esas, 2018/20153 Karar sayılı ilamı ile karar onanmıştır. Davacı vekili süresi içerisinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan, yerinde olmayan ve HUMK’un 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK’nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 14.07.2007 tarihinde evlenmiş, 27.05.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden, mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202). Tasfiyeye konu 2180 ada 6 parselde kayıtlı 4 nolu mesken, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.06.2011 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece, dava konusu taşınmaz için kullanılan kredi ödemelerinin ve peşinatların davalının babası tarafından ödendiği, davalının bu taşınmazı karşılıksız kazanma yoluyla edindiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Dava konusu taşınmaz için, davalı adına … çekilen 220.000 TL kredinin evlilik birliği içine isabet eden geri ödemelerinin, gerek tanık beyanları gerekse dosya kapsamında yer alan hesap hareketlerine göre davalının babası tarafından yapıldığı anlaşıldığından bu kısma yönelik mahkemenin kabulü doğru ise de, taraf beyanlarına ve dosya kapsamına göre taşınmaz edinilirken konut kredisi dışında da ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf, taşınmazın 275.000 TL’ye alındığını, … çekilen konut kredisi yanında, davalının eniştesi …’ın … Bankasından çektiği kredilerin de davaya konu taşınmazın ediniminde kullanıldığını ifade etmiş, bu kredilerin geri ödemelerinin de babası tarafından yapıldığını ileri sürmüştür. Dosya kapsamında yer alan … Bankası kayıtlarına göre, … adına 27.05.2011 tarihinde 48 ay vadeli 35.000 TL kredi kullanıldığı, 26.05.2011 tarihinde 60 ay vadeli 25.000 TL kredi kullanıldığı, 35.000 TL’lik kredinin 17.12.2014 tarihinde kapatıldığı, 25.000 TL’lik kredinin ise 19.08.2013 tarihinde kapatıldığı görülmektedir. Her ne kadar dinlenen davalı tanıkları, … Bankasından çekilen kredinin geri ödemelerinin de davalının babası tarafından yapıldığını beyan etseler de, soyut tanık beyanları dışında, … Bankasından çekilen kredilerin taşınmazın alımında kullanıldığına veya geri ödemesinin davalının babası tarafından yapıldığına ilişkin dekont, hesap hareketi v.s. gibi somut delil bulunmadığına göre, mahkemece davaya konu taşınmazın edinim değeri uzman bilirkişiler tarafından tespit edilerek, … çekilen konut kredisiyle karşılanmayan kısmının edinilmiş mal kabul edilmesi, bu kısım yönünden yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın tümüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, konuya ilişkin temyiz itirazı reddedildiğinden karar düzeltme talebinin bu nedenle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin devre mülke yönelen karar düzeltme isteği yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 442. maddesi gereğince, Dairenin 13.12.2018 tarihli ve 2016/18419 Esas, 2018/20153 Karar sayılı onama ilamının bu kısım yönünden kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer karar düzeltme taleplerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeplerle reddine, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 01 .07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.