Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/1992 E. 2019/3534 K. 02.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1992
KARAR NO : 2019/3534
KARAR TARİHİ : 02.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Galle Fazlasına Müstehak Vakıf Evladı Tespiti İstemli

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Dava dilekçesinde, davacıların Diyarbakır’da kurulu Mülhak İskender Paşa Vakfı galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti istenmiş, mahkemece davanın kabulü ile davacıların galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine mahkeme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 3.maddesinde, Mülhak Vakıf Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların … tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanunun (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.

Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda, galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacı ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
Bir vakfın evladı olunabilmesi için vakfın kurucusuna kadar soy bağının götürülmesi zorunlu olmayıp, daha önceden kesinleşmiş mahkeme kararı ile evlat olduğuna karar verilen kişilerle veya 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre tevliyeti evlada bırakılan vakıflarda mütevellilik yapan kişilerle yöntemince kanbağı ilişkisinin kurulması yeterlidir. Dolayısı ile idarenin (… veya Mülhak Vakıf Yönetiminin) tek taraflı olarak evlat listesine yaptığı dayanaksız bir kayıt yeterli olmayıp, açıkça galle fazlasını almaya hak kazanıldığını gösterir bir mahkeme ilamına dayalı olarak vakıf evlat listesine eklenen kişiler, daha sonra açılacak vakıf evlatlığı davalarında kesin hüküm olmasa da güçlü delil olarak değerlendirilebilecektir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; galle fazlası için vakfiyede öngörülen şartların incelenmesinden önce davacılar ile vakfeden İskender Paşa arasında kan bağına dayalı olarak soybağı kurulmasının üzerinde durulması gerektiği, davacıların Vakfın mütevelliliğini yapmış Yusuf Bey oğlu Zülfikar Zülküfl Bey’in üstsoyları olduğu iddia edilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu kişi üzerinden davacılar ile Vakıf arasında soybağı kurulmuş ise de tevliyet kayıtları ile nüfus kayıtlarının tam olarak örtüşmediği, tevliyet kaydına göre Yusuf Bey oğlu Zülfikar Zülküfl Bey 1309 H/1893 M tarihinde mütevelli olmuş ve 1928 yılında ölmüştür. Mütevelli Zülfikar Zülküfl; Diyarbakır İli Sur İlçesi, İskenderpaşa Mahallesi Cilt No: 13; Hane No: 411; BSN: 1 ile nüfusa kayıtlı Yusuf ve Sacide oğlu 1861 doğumlu olup 1928 tarihinde vefat etmiştir. Bu kişinin çocukları arasında davacıların üstsoyu Sait’in mevcut olmadığı, davacıların üst soyu Sait’in Diyarbakır İli Yenişehir İlçesi, Dokuzçeltik Mahallesi Cilt No: 63; Hane No: 24; BSN: 4 ile nüfusa kayıtlı olduğu, baba adının Zülkifil olduğu, ancak Zülkifil’in nüfusa kaydının olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, davacılar vekiline mütevellik yapan Yusuf ve Sacide oğlu 1861 doğumlu Zülfikar Zülküfl ile davacıların üst soyu Sait’in babası Zülkifil’in aynı kişi olduğuna dair delillerini sunması için imkan tanınıp, bu yönde deliller toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı … vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 02.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.