Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/1950 E. 2019/4251 K. 17.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1950
KARAR NO : 2019/4251
KARAR TARİHİ : 17.04.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVACI (Alacaklı) : …
DAVALI (3.Kişi) :
DAVALI (Borçlu) :
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı alacaklı vekili, borçlunun muvazaalı olarak yarım bıraktığı işleri üçüncü kişi şirkete devrettiğini, devrin tamamen mal kaçırma amaçlı olarak yapıldığını, haciz sırasında borçlu şirket adına belge bulunduğunu, haciz yapılan şantiyede borçlu şirkete mal teslim edildiğine dair sevk irsaliyelerinin mevcut olduğunu, üçüncü kişi şirketin aynı malzemeleri kullanarak aynı şantiyede levhayı bile değiştirmeden sadece üzerine kendi adlarının yazılı olduğu bir etiketle önceki yüklenicinin üzerini kapattığını, eski personelle, aynı düzende, borçlu şirketin devamı niteliğinde olduğunu açıklayarak davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, MAKÜ Rektörlük Binası Yapımı ve Çevre Düzenlemesi yapım işini dava dışı …Üretim ve Tic. Ltd. Şti.’nin ihale ile kazandığını, ancak idarenin onayı ile yapım işinin müvekkili firmaya borcun doğumundan önce devredildiğini, muvazaalı olmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haciz borçlunun yokluğunda davalı üçüncü kişinin adresinde yapılmış olduğundan, mülkiyet karinesinin davalı üçüncü kişi yararına olduğu ,ancak haciz yapılan yerde borçlu şirket ünvanın faturalarda ve belgelerde kullanılmaya devam edildiği, Sosyal Güvenlik Kurumunun cevabi yazısında gönderilen dönem bordrolarında işyeri devri olduğu belirtilen 2012 yılı 6. ayından sonra da bazı işçilerin aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğinin bildirildiği, işyeri devrinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiş, karar, davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz etmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Haciz, ödeme emri tebliğ edilen adreste veya borçlu şirket yetkilisi ve ortağı huzurunda yapılmamıştır. Ancak haciz esnasında borçlu adına güncel birçok belge bulunmuştur. Davalı üçüncü kişi, ihale konusunda bilgi ve tecrübesi bulunan borçlu şirketten fatura karşılığında hizmet aldığını, borçlu şirketin işçi de çalıştırdığını, bu nedenle borçlu adına belge bulunduğunu savunmuştur. Bu durumda, davalı üçüncü kişi ile borçlu şirkete ait ticari defterler getirtilip bu defterler üzerinde araştırma yapılarak, davalı üçüncü kişinin borçludan hizmet aldığına dair beyanı da dikkate alınarak davacı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında süregelen bir ticari ilişki olup olmadığı, aralarında taşeronluk ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise taraflar arasındaki taşeronluk sözleşme hükümleri kapsamında malzeme ve hakedişlere ilişkin düzenlemeler, varsa şantiyeye ilişkin düzenlenen iş yeri teslim tutanakları, hakediş raporlarının tespit edilmesi, ayrıca alacaklı tarafından haciz mahallinde borçluya teslim edildiği belirtilen menkullerin, mahiyeti itibari ile borçlu ile üçüncü kişi arasındaki iş ilişkisi ile ilgili olup olmadığının belirlenmesi, öte yandan davacı alacaklı devrin muvazaalı olduğunu,üçüncü kişi şirketin aynı işçilerle çalışmaya devam ettiğini iddia ettiğine göre; devir sözleşmesinin davalı üçüncü kişinin kayıtlarına işlenip işlenmediği, sözleşmede devir bedeli olarak gösterilen bedelin ödenip ödenmediğinin araştırılması, ayrıca SGK kayıtlarına göre borçlu ve üçüncü kişi şirket bünyesinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru çalışanların tespiti ile varsa aynı çalışan olup olmadığı belirlenerek, aynı çalışan olması halinde borçlu ile üçüncü kişi arasında bulunduğu iddia edilen ticari ilişki veya taşeronluk sözleşmesi gereğince çalışıp çalışmadığının tespiti, bunların dışında mahcuzlar bakımından; davalı tarafından sunulan faturaların mahcuzlarla uyumlu olup olmadığı ve faturaların ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığı, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı, sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı hususlarının belirlenmesi için dosyanın konusunda uzman bir bilirkişiye tevdi ile birlikte Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.