Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/195 E. 2019/2572 K. 12.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/195
KARAR NO : 2019/2572
KARAR TARİHİ : 12.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 11.10.2018 tarihli ve 2017/8975 Esas, 2018/17171 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davacılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava dilekçelerinde, davacıların …’da kurulu Mazbut Top Arabacıları Ocağı Yoklama Başkatibi Hafız … Efendi Bin … Vakfı’nın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti istenmiş; Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11.10.2018 tarihli ve 2017/8975 Esas, 2018/17171 Karar sayılı ilamı ile onanmasına dair kararının davacılar vekili tarafından düzeltilmesi istenildiğinden dosya yeniden incelenmiştir.
Dava, vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 3. maddesine göre mazbut vakıflar, bu kanun uyarınca Genel Müdürlükçe (Vakıflar Genel Müdürlüğü) yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlanmıştır.
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.
Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
Bir vakfın evladı olunabilmesi için vakfın kurucusuna kadar soy bağının götürülmesi zorunlu olmayıp, daha önceden kesinleşmiş mahkeme kararı ile evlat olduğuna karar verilen kişilerle veya 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre tevliyeti evlada bırakılan vakıflarda mütevellilik yapan kişilerle yöntemince kanbağı ilişkisinin kurulması yeterlidir.
Bir vakfın nasıl yönetilip işletileceği, vakfedilen maldan kimlerin hangi esas ve ölçüler içinde yararlanacağı vakfedenin iradesiyle belirlenir. Vakfedenin bu konudaki beyan ve şartlarını içeren, vakfın âdeta tüzüğü niteliğindeki yazılı belgeye “vakfiyye” adı verilmektedir. Vakfiyede yer alıp vakfın kuruluş ve meşruiyet esaslarına aykırı olmayan şartlara bir zaruret bulunmadıkça uyulması gerektiği kabul edilmektedir.
Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (Akgündüz, …; İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle mad.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.
Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
1.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacının babası Yaşar İhsan Sanrı tarafından … Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin (Kapatılan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesi) 2009/179 E sayılı dosyası üzerinden açılan dava konusu vakfın galleye müstehak evladı olduğunun tespiti istemli davada, Mahkemece yapılan yargılama sonunda 18.04.2012 tarihli ve 2012/205 K sayılı ilam ile, Hafız … Efendi ile davacının büyük dedesi Hacı … Paşa arasında bağ kurulamadığından, davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, soybağı kurulması yönünden incelemeye konu dosyaya sunulan raporda davacı ile vakfeden arasında soybağının silsile yolu ile mevcut olduğu beyan edildiğine göre öncelikle vakfeden ile davacılar arasında davacının babasının açmış olduğu ve soybağı kurulamadığından reddedilip kesinleşen hüküm de dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
2. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu gereği dava konusu vakfın, vakfiye ve zeyl vakfiyeleri gereği galle fazlasının nesiller boyu evlatlara dağıtılmasına dair şart bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de; bilirkişi raporuna esas incelenen vakfiyeler arasında temyiz aşamasında davacılar vekilince fotokopisi sunulan 9 Muharrem 1228 H /11 Ocak 1813 M tarihli vakfiyenin bulunmadığı, ilgili vakfiye incelendiğinde; “…mesarifi mezküreler ihraç olunduktan sonra fazla-i vakıf mevcut bulunan evlad-ı zükur ve inas beyinlerinde taksim oluna…” şeklinde galle fazlası sadece mevcut yani vakıfın “evlâd-ı sulbiyye”lerine şart kılınmış iken parantez içerinde; “bu şart 9 Rebüilahir 1235 tarihli hamiş/dipnot ile değiştirilmiş olup örneği aşağıdadır” şeklinde not ilave edildiği, ilave not incelendiğinde ise; “…şart-ı mezkurden rücu edüb zuhur eden fazla sekiz hisse itibar olunup dört hissesi mutlaka evlad ve evlad-ı evladımın beynlerinde alesseviyye taksim oluna…” biçiminde ifade edildiği, yani galle fazlasının “evlâd-ı sulbiyye” yanında vakfın ahfâdına da şâmil olacak şekilde ilave yapıldığı anlaşıldığına göre Mahkemece; dava konusu vakfın eksiksiz olarak vakfiye ve zeyl vakfiyelerinin Vakıflar Genel Müdürlüğünden, dava konusu vakıfla ilgili … Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Kapatılan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesi) 2009/179-2012/205 sayılı dosyası mahkemesinden, aynı vakıfla ilgili derdest veya kesinleşmiş başka dosyalar var ise yine mahkemelerinden getirtilerek, galle fazlasına dair vakfiyelerdeki şartların incelenmesi, var ise çelişkilerin sebebi, hamis olarak ifade edilen dipnotların hukuki mahiyeti ve vakfiye hükümlerinin etkisi üzerinde durulmalı, bu hususta öncelikle dosyaya rapor sunan bilirkişiden ek rapor alınmalı, yeterli görülmez ise eski vakıf hukuku alanında uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve çelişkiler giderilmeden davanın reddine karar verilmesi,
Bu defa ki inceleme sonucu doğru görülmeyerek hükmün bozulması gerektiğinden onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 11.10.2018 gün ve 2017/8975 Esas, 2018/17171 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 442/1 maddesi gereğince aynı mahkeme ilamı ile ilgili bir defadan fazla karar düzeltme isteğinde bulunulamayacağından ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 12.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.