Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/1424 E. 2019/3898 K. 09.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1424
KARAR NO : 2019/3898
KARAR TARİHİ : 09.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
İLGİLİ VAKIF :
DAVA TÜRÜ :

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde; davacının vakfedenin soyundan geldiği ileri sürülerek … Kayserili …nın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istenmiş; Mahkemece, davacı ile vakfeden arasında soybağı kurulamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 3. maddesine göre mazbut vakıflar, bu kanun uyarınca Genel Müdürlükçe (Vakıflar Genel Müdürlüğü) yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlanmıştır.
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.
Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soybağı olan ya da soybağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
Bir vakfın evladı olunabilmesi için vakfın kurucusuna kadar soy bağının götürülmesi zorunlu olmayıp, daha önceden kesinleşmiş mahkeme kararı ile evlat olduğuna karar verilen kişilerle veya 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre tevliyeti evlada bırakılan vakıflarda mütevellilik yapan kişilerle yöntemince kanbağı ilişkisinin kurulması yeterlidir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle Dairemizin geri çevirme kararı sonrası dosya içerisine alınan İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/418-2016/95 sayılı ilamından; incelemeye konu dosyanın davacı …’ın kız kardeşi Cevza Tülin ile oğlu …açtıkları dava sonucu nüfus kayıtları, tapu kayıtları tercüme-i hal evrakları ile şecere kayıtları birlikte değerlendirilerek sunulan bilirkişi kurulu raporu ile davacılar ile vakfeden Hacı Ahmet Paşa arasında soy bağı kurulduğu ve davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın Dairemizin 2017/8358-2018/14985 sayılı ilamı ile mahkeme kararının onandığı, 2018/14838-20352 sayılı ilamı ile de karar düzeltme istemi reddedilerek hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır. Dolayısı ile davacı … ile vakfeden arasında da kesinleşen bu ilam gereği soy bağının mevcut olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bundan ayrı olarak incelenmesi gereken ikinci husus; vakfiyede galle fazlası için öngörülen şartların davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerektiğinden, bu kapsamda Vakfın 989 H./1582 M. tarihli vakfiyesinin incelenmesi sonucu, galle fazlasının batın şartı ve kız erkek ayrımı olmaksızın vakıfın nesli kesilinceye kadar erkek evladına iki, kız evladına bir pay verilmesi şeklinde şart bulunduğu, davacının da bu şartlara haiz olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.