Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/125 E. 2019/779 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/125
KARAR NO : 2019/779
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

… A R A R

Davacı 3. kişi vekili, 24/09/2011 tarihinde haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu, hem faturaların hem de vergi levhasının mevcut olduğu, hatta kira sözleşmesinin de bulunduğu belirtilmesine rağmen, alacaklı tarafça kötü niyetli davranılarak haciz yapıldığını, müvekkilinin bu malları bedelini ödeyerek aldığını iddia ederek, davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlunun alacaklı şirketten satın aldığı malları teslim alırken, faturalarda ve ödeme yaparken ödeme belgesinde, “… Orman Ürünleri” adını kullandığını, haciz işlemi sırasında borçlunun adresi sorulduğunda, davacının adresinin verildiğini, borçlunun esas icra dosyasından tebligat yapılan adresinin haciz adresi olduğunu, ilk hacizde yapılan aramada, davalı borçlu adına çek bulunduğunu, davacı ile borçlu arasında muvazaalı işlem olduğunu, borçlu vekilinin … 10. İcra Müdürlüğünün 2011/7360 sayılı dosyasında faturalara dayalı yapılan takibe kısmi itirazda bulunduğunu, ödeme belgesi olarak alacaklı tarafından verilen belgeyi ibraz ettiklerini, belgeye göre ödeme yapanın … Orman Ürünleri olduğunu, yine davacı vekili ile davalı borçlu vekilinin aynı ofiste birlikte çalıştıklarını, tüm bunların iki taraf arasında muvazaanın kanıtı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ispat külfetinin alacaklıda olduğu, mahcuzların borçluya ait olduğunu ispatlaması gerektiği, yapılan bilirkişi incelemesinde de davaya konu malların davacıya usulüne uygun olarak satıldığının anlaşıldığı, davalı alacaklının yapılan işlemin muvazaalı olduğunun ispatı olarak, davacı üçüncü kişinin avukatı ile borçlunun avukatının aynı ofiste çalıştığını ileri sürmüş ise de bu durumun yapılan işlemin muvazaalı olduğunu kanıtlayamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Takip dosyası ve 24.09.2011 tarihli dava konusu haciz tutanağının incelenmesinde; haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı görülmektedir. Buna göre, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi, borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Öte yandan; takip borçlusuyla aynı soyada sahip kişinin davacı şirketin hakim ortağı olduğu, dava dilekçesinde davacı 3. kişi şirket ile davalı borçlunun adreslerinin aynı yer olarak gösterildiği, dava konusu haciz sırasında borçluya ait güncel tarihli çekin bulunduğu, alacaklının sattığı mallar karşılığında takibe konu çekleri aldığını ileri sürmesine rağmen, borçlunun bu iddiaya karşı bir açıklamada bulunmadığı, ayrıca davacı 3. kişinin dayandığı belgelerin temini her zaman mümkün olup, istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmediklerinden, davacı 3. kişinin mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.