Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2019/1180 E. 2019/4174 K. 16.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1180
KARAR NO : 2019/4174
KARAR TARİHİ : 16.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili ve mülhak vakıf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Dava dilekçesinde, davacı …’nın Hacı … Ağa Vakfının batn-i evvel zükur evladı olduğunun tespiti istenmiş, mahkemece davacının vakfın 5.batından galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine dair kararı (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 2016/4737-13100 sayılı ilamı ile dava dilekçesinde sadece davacının batn-i evvel zükur evlat olduğunun tespitine karar verilmesini istemişken HMK’nin 26.maddesine aykırı biçimde talep aşılarak davacının vakfın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine de hükmedilmesi, ve yasal hasım Vakıflar Genel Müdürlüğünün yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmaması gerektiğinin düşünülmemesi gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, bozma sonrası açılan ve birleşen dava ile de davacının dava konusu vakfın galle fazlasına müstehak evlat olduğunun tespitinin istenmesi üzerine mahkemece bozma ilamına uyarak asıl ve birleşen davanın kabulü ile davacı …’nın davalı … Vakfının zukur evladı ve batnı evveli olduğu ile galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine mahkeme kararı davalılar Mülhak Vakıf ile … vekillerince temyiz edilmiştir.
Asıl dava, davacının dava konusu vakfın ön batında yer alan erkek evlat olduğunun tespiti; birleşen dava ise, vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı vekillerinin yerinde olmayan aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 3.maddesinde, Mülhak Vakıf Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun’un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların … tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun’un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanun’a göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.
Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu… Vakfı’nın 1321 H. (1903 M.) tarihli vakfiyesinde galle fazlası için; “…Şimdiye kadar bu vesikai münifede zikrolunanlar eda edildikten sonra her neki ziyade ve fazla kalırsa vakfa ait olur oda veledi züküre ait vakıftır Bu da batnen bade batnin ve akaben bade akabin ve neslen bade neslin ve fer’an bade fer’in ve zürriyyeten bade zürriyetin ta kıyamete kadar züküre mahsus olup inas bundan soraya kalır…” şeklinde şart koşulduğu, buna göre galle fazlasının batın şartı (ön kuşakta sağ vakıf evladı varsa sonraki kuşakta bulunan evladın hak sahibi olmaması kuralı) ile erkek evlada bırakılmıştır. Buna göre somut olayda mahkemece yapılacak iş; davacının gidebildiği kadar üstsoyuna ve bunların bütün mirasçılarına ait nüfus kayıtları getirtildikten sonra daha önce verilmiş ve kesinleşmiş galle fazlasına müstehak evlat kararlarında adı geçen vakıf evlatlarının açık kimlik ve nüfus kayıtlarına göre bir soyacağı çizelgesi çıkartılarak, davacının bulunduğu kuşağın (batın) tam olarak belirlenmesinden sonra üst batında sağ evlat bulunup bulunmadığının denetime elverişli bilirkişi raporuyla tespit edilip, üst batında sağ evladın bulunması halinde yalnızca vakıf evladı, bulunmadığı takdirde ise şimdiki gibi galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken, bu yönde değerlendirme içermeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yetersiz araştırma ve eksik inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle REDDİNE, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.