Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/9735 E. 2018/18964 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9735
KARAR NO : 2018/18964
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, DSİ Genel Müdürlüğüne ait … Köyünde bulunan … Barajından su sızdığını, müvekkillerine ait … köyü 555 parsel sayılı tarlanın sızan su nedeni ile kullanılamaz hale geldiğini, sızmanın halen devam ettiğini belirterek … Barajından müvekkillerinin tarlalarına vaki su sızıntısının giderilmesine, bu şekilde muarazaanın önlenmesine, tespit edilecek ecrimisil bedelinin kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın idari yargının görev alanına girdiğini belirterek, öncelikle yargı yolu nedeniyle olmadığı takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacılara ait taşınmaza davalı kurum tarafından doğrudan bir el atma olmadığı, uyuşmazlığın dava konusu taşınmazın yakınlarında bulunan barajdan sızan sular nedeniyle taşınmazın zarar gördüğü iddiasına dayandığı, iddianın davalı kurumun sulama hizmetini ifa ederken taşınmazda meydana gelen zarara ilişkin olduğu, muarazanın önlenmesi ve ecrimisil talebininin, 6100 Sayılı HMK’nin 7. maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında değerlendirilerek idari yargı yerlerince görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı haksız eylemden kaynaklanan muarazaanın giderilmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, 11.2.1959 tarih 1958/7-1959/10 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; bir kamu kuruluşu tarafından verilmiş olup, yerine getirilmesi gereken bir kararın, plan ve projesine uygun olarak uygulanması yüzünden zarar görenlerce açılmış davaların idari yargı yerinde görüleceği ifade edilmiştir. Bir idari karara dayanmayan, yahut plan ve projesine aykırı işlem nedeniyle bir zararın meydana gelmesi halinde bu işlemin haksız fiil niteliği taşıyacağı ve bundan kaynaklanan davaların Adli Yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; davalı idare tarafından yapılan barajdan su sızması sonucu doğan zararın giderilmesi istendiğine göre taraflar arasındaki çekişmenin dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre komşuluk hukukundan ve mülkiyet hakkından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. O halde, çekişmenin Türk Medeni Kanunu’nun 683. ve 737. maddeleri hükümlerinin gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulması gerekir.
Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmaz bakımından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanarak işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile çekişmenin çözümünün idari yargının görevi kapsamında olduğu kabul edilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 21/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.