Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/9722 E. 2018/18987 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9722
KARAR NO : 2018/18987
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, … nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/350 Esas, … Karar sayılı kararı sonucunda davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verildiğini, davalının dava konusu taşınmazda haksız yere ve hiç bir ücret ödemeden yıllarca oturduğunu veya kira geliri elde ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL ecrimisil alacağının hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 03.09.2012 havale tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil isteğini 25.314,00 TL’ye arttırmış, davalı vekili tarafından ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’i talebinde bulunulmuştur.
Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde, davacının dava dilekçesi ve ıslah talebinin kısmen kabulüne, 10.000 TL’nin dava tarihi olan 01/07/2011 tarihinden itibaren, 12.013,17 TL’nin ise ıslah tarihi olan 03/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin … Esas ve 2014/5715 Karar sayılı ilamı ile ” ….ecrimisil hesabına ilişkin raporun yukarıdaki ilke ve usule uygun olduğunu söyleme imkanı yoktur. Raporda 28.3.2005-28.3.2006 tarihleri arasındaki dönem için 2 kez belirleme yapıldığı, maddi hatalar bulunduğu ve objektif verilerden yararlanılmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca; yeniden konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle dava konusu taşınmaz üzerinde keşif yapılması, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde somut emsaller belirlenmesi, bu emsaller değerlendirilerek ecrimisil hesabını içeren bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde “Davalı tarafın cevap dilekçesinde herhangi bir zamanaşımı def’inde bulunmadığı, davacı vekilinin 03/09/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile neticei talebini 10.000 TL’den 25.134 TL’ye yükselttiği, bunun ardından davalı vekilinin 13/09/2012 havale tarihli dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunduğu, dolayısıyla zamanaşımı hususunun ancak ıslah tarihinden itibaren uygulanabileceği, bu durumda ecrimisil davalarında zamanaşımının 5 yıl olduğu nazara alındığında, ıslah tarihi olan 03/09/2012 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği, bu durumda ıslah tarihi olan 03/09/2012 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı uygulandığında, ecrimisil tazminatı talep edilebilecek dönemlerin 03.09.2007 – 01.10.2010 tarihleri arasındaki dönem olduğu, bilirkişi raporu dikkate alınarak her dönem için ayrı ayrı hesaplama yapıldığında, 03.09.2007 – 18.09.2007 dönemi için 265,83 TL, 28.09.2007-28.03.2008 dönemi için 1.314 TL, 28.03.2008-28.03.2009 dönemi için 2.504 TL, 18.03.2009-28.03.2010 dönemi için 3.000 TL ve 28.03.2010-01.10.2010 dönemi için 1.644 TL olmak üzere toplam talep edilebilecek ecrimisil tazminatı miktarının 9.127,83 TL olacağı anlaşıldığından, dava ve ıslah talebinin kısmen kabulü ile 9.127,83 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar vermek gerekmiş..” gerekçeleriyle dava ve ıslah talebinin kısmen kabulüne, 9.127,83 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu … nolu bağımsız bölüm numaralı taşınmazda davacının kayden malik olduğu, davacının, dava dışı arsa maliki (ölü) … tarafından kendisine satış vaadi sözleşmesi ile satılan söz konusu bağımsız bölümün, dava dışı kooperatif tarafından muvazaalı yollarla (ihbar edilen) kooperatif üyesi …’e tahsis edildiğini, onun da davalıya satış yolu ile temlik ettiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinde (… K) yapılan yargılama neticesinde muvazaa nedeniyle taşınmazın tapusunun iptali ile adına tesciline karar verildiğini, söz konusu karar kesinleşinceye kadar taşınmazın haksız olarak davalı tarafından kullanıldığını belirterek ecrimisil isteği ile eldeki davayı açtığı, gerçekten de davacı tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesinde 21.8.2006 tarihinde açılan tapu iptal ve tescil davasının 12.11.2009 tarihinde kabul edildiği, 25.6.2010 tarihinde kesinleşen ilam uyarınca taşınmazın davacı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak davalı aleyhine ecrimisile hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Bozma kararından önceki yerel mahkeme kararında, toplam 12.013,17 TL ecrimisil alacağına hükmedilmiş ve bu karar davalı vekili tarafından temyiz edildiğine göre ecrimisil miktarı yönünden davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu sabittir.
Bilindiği üzere, kazanılmış hak kuralı kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.
Somut olayda, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile 10.000 TL üzerinden ecrimisil alacağı talep edildikten sonra 03.09.2012 tarihinde ıslah dilekçesi verilmiş, davalı vekili tarafından da (ıslah dilekçesine karşı) 13.09.2012 tarihli dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunulmuştur.
Bu durumda, ecrimisil alacağının (dava tarihi) 01.07.2011 tarihinden geriye doğru 5 yıl için 01.07.2006 ile davacı vekilinin son dönem olarak belirttiği 01.10.2010 tarihleri arasına yönelik hesaplanması gerektiği gibi davacı vekilinin dava dilekçesi ile talep ettiği 10.000,00 TL’ de zamanaşımı kapsamında kalmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı yararına oluşmuş usulü kazanılmış hak ile davacı vekilinin dava dilekçesiyle talep ettiği ve zamanaşımı kapsamında kalmayan miktar da gözetilerek, gerektiğinde bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle 01.07.2006 – 01.10.2010 dönemine ilişkin olarak ecrimisil alacağı hesaplanıp ondan sonra oluşacak sonuca göre karar vermesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.