Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/9697 E. 2018/18962 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9697
KARAR NO : 2018/18962
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, müvekkilinin …,……… 197 ada 5 parsel sayılı 1366 m² yüzölçümlü arsanın maliki olduğunu, davalının müvekkilinin taşınmazına komşu parsel olan aynı ada 8-2-3 parsel sayılı taşınmazların maliki ve paydaşı olduğunu, davalının, müvekkilinin rızası ve bilgisi olmadan taşınmazlar üzerine otel ……ı ve bu …… ile ilgili hafriyat yaparak haksız el attığını, davalının müvekkilinin taşınmazında bulunan toprağı taşınmazından alıp götürdüğünü, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 299 D.iş sayılı dosyası ile yapılan tespitten sonra müvekkilinin taşınmazının yol cephesi olan doğu tarafını tamamen yüksek bir duvarla çevirdiğini, taşınmaz içine ağaç ve çim ektiğini, taşınmazın etrafındaki tüm alanı benzer şekilde kullanmakta olduğundan müvekkilinin taşınmazına girebilme imkanı kalmadığını belirterek, davalının el atmasının önlenmesine, müvekkilinin taşınmazının doğu tarafına yapılan ve yol cephesi olan tamamen kapatarak taşınmazına girmesini engelleyen duvarın, taşınmaza ekilmiş ağaç, çim ve sair muhdesatın kali ile taşınmazın eski hale iadesine, eski hale getirme bedelinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 31.429,00 TL eski hale getirilme bedelinin 05.10.12 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile eski hale getirme bedeline yönelik talebini 87.221,60 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının, 197 ada 5 parsel sayılı taşınmaza el atmasının önlenmesine, davalının bu parsel üzerindeki ağaç, çim vs. muhdesatın kal’ine, duvarın yıkılmasına yönelik talebin reddine, taşınmazın eski hale getirme bedeli olarak 83.221,60 TL’nin müdahalenin ve haksız fiilin tespininin yapıldığı 02.11.2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı lehine davalı taraftan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, eski hale iade ve yıkım istemlerine ilişkindir.
1-Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı vekilinin vekalet ücreti dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin duvarın yıkımına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesi uyarınca şey üzerinde mülkiyet hakkı sahibi, hukuk düzeninin sınırları içerisinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerine sahip olup malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açılabilir.
Öte yandan; başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, Türk Medeni Kanunu’nun 684. ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapılar üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmaz maliki ile muhdesatı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanunun 722, 723 ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 722. maddesinde; taşınmaz malikinin rızası olmaksızın yapılmış ve yıkımı aşırı zarar doğurmayan yapının yıkımını isteme hakkı tanınmış, yıkım masrafının yapı malikine ait olacağı hükme bağlanmış, Türk Medeni Kanunu’nun 723/son maddesinde ise “….yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Bir başka ifadeyle; başkasının taşınmazına yapı yapan, ağaç diken malzeme sahibinin iyiniyetini ispat etmesi gerekir. Burada genel kuralın aksine, 14/02/1951 tarih, 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca, malzeme sahibine iyi niyetli olduğunu ispat yükü getirilmiştir. İyiniyet kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece de re’sen gözönünde tutulmalıdır.
Somut olay yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu …,……… 197 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait, bu parsele komşu 8 parsel sayılı taşınmazın kayden davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır. 20.06.2014 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokiden dava konusu 197 ada 5 parsel sayılı taşınmazın hudutları itibariyle doğusunun kısmen yol, kısmen 197 ada 8 parsel, batısının 197 ada 6 parsel, kuzeyinin 197 ada 8 ve 6 parsel, güneyinin ise kumsal olduğu ve tamamının otel tarafından kallanıldığı görülmektedir. Davalının, davacıya ait parseli kendine ait otelin devamı niteliğinde kullanmak suretiyle el attığı sabittir. 11/07/2014 tarihli jeoloji ve …… mühendisi bilirkişileri tarafından ibraz edilen raporlardan, davalı tarafından dava konusu 197 ada 5 parselden toprak malzeme alınmak suretiyle parselin doğusunda bulunan yol ile parsel arasında kot farkı oluşturulduğu ve bu nedenle meydana gelebilecek toprak kaymasını önlemek amacıyla da yol ile parsel arasına duvar yapıldığı, duvarın 197 ada 5 parselin doğu sınırı ile uyumlu olduğu, herhangi bir taşkınlığı bulunmadığı anlaşılmakta ise de davalı tarafından yapılan duvar, davacının mülkiyet hakkını kullanmasına engel olduğuna, davacının mülkiyet hakkına dayanarak kendi taşınmazının doğu sınırında bulunan duvarın kaldırılmasını açıkça talep ettiğine göre, mahkemece duvarının yıkımına karar verilmesi gerekirken, bundan zuhul ile kaldırılması istenilen duvarın dolgu yapılmasından sonra dava konusu parselin yola ulaşımına engel oluşturmayıp ortadan kalkacağı, davacı vekilinin dolgu yapacak araçların duvar nedeniyle parsele giremeyeceği itirazının da, krokiye bakıldığında görüleceği üzere imar yolunun açık olması nedeniyle yerinde olmadığı gerekçeleri ile duvarın yıkımına ilişkin talebin reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yıkıma ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 21/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.